Not: Arkadaşlar, bölüm geciktiği için çok üzgünüm. Tatilde olduğum için yayımlayamadım. Düzene girmek biraz zor olabilir, yani bölümün haftaya hangi gün geleceğini kestiremiyorum. Ama haftaya yayımlamaya çalışacağım :) Keyifli okumalarr, yorumlarınızı eksik etmeyin ve tekrar özür dilerim.
Karanlığa düşseniz bile biri size ışık tutar ve karanlıktan sizi çıkarır. Karanlığınızın aydınlığı olur. Peki ya aydınlıksanız. Aydınlığınızın karanlığı olacak bir var mıdır? Ya da biri sizi kaç defa ölüme sürükleyebilir. Kaç defa kendi karanlığıyla baş başa bırakabilir? Acılarınızı size kaç defa hatırlatır. Daha fazlasını yaşayamam derken ne kadar fazlasını daha yaşarsınız? Aydınlık dünyanız birden karanlığa dönüştü mü hiç? Koltuğa tek başınıza oturup hiç ''Ben şimdi ne yapacağım?'' dediğiniz oldu mu? Her şey düzelecek derken kaç kişi daha tekmeyi savurdu size... Hayata acı çekmek için geldiğinizi düşündünüz mü hiç? Biliyor musunuz, benim acılarım, o kadar fazla ki... Artık benliğimden bir parça oldular. Acılarımla bütünleştim.
Siyahın giydiği çocuğun son sözlerinden sonra sesimi kestim ve yavaşça ellerim kapıda aşağı doğru kaydım.
''Yalvarırım, bırak beni.'' Fısıldayarak söylediğim cümleyi sadece ben, tuvaletler ve lavabolar duyuyordu. Çaresizce yerimden kalktım ve aynada ki yabancıya baktım. Yabancı diyordum çünkü bu ben değildim. Göz altları belirgin, zayıflamış ve gözleri kızarmış biri bana bakıyordu. Ne zaman bu kadar çaresiz oldun sen Duru? Birazdan belki 10 kişi tarafından hayal gücümün bile almadığı tacizlere uğrayacaktım. Neden Giraya hala kızamıyordum? Ona belki kızabilsem, ondan nefret edebilsem benim için şuan ki durum daha kolay olurdu. Hayatımda yaşamadığım şeyleri bana yaşatıyordu ve ben ondan nefret edemiyordum. Acı çekmek hoşuma mı gidiyordu... Giray ve siyahın giydiği çocuk. İkisi çok farklı. Mesela Giray, boynuma bakarken gözlerinde ki pişmanlığı saklayamazken, siyahın giydiği çocuk umursamaz tavırlarıyla tam bir karanlık.... Giray benim için siyahtı. Siyahın giydiği çocukta karanlıktı. Karanlık, siyahtan daha korkunç. Çünkü karanlık geceleri, siyahı da içine alır. Karanlıksan, iliklerine kadar siyahsındır. Ama sadece siyahsan, karanlık görünmeye çalışan bir amatörsündür. Giray ikisini de yapabildiğine göre karanlığın başka bir boyutuydu belki. Telefonuma baktığımda 10 dakikanın kaldığını gördüm. Kalp ritimlerim düzensizleşirken ayakta durabilmek için elimi lavaboya yasladım. Gözyaşlarım benden bağımsız akmaya başladığında suyu açtım ve yüzüme çarptım. Sonra lavabonun camına baktım ama sonuç umutsuzdu. Benim buradan kurtulma şansım yoktu. Birazdan kapı açılacaktı ve benim sonum olacaktı. Aras'ı aramayı düşündüm ama telefon çekmiyordu. ''Allah kahretsin.'' Saçlarımı çekiştirdim ve duvara tekme attım. ''Gerçekten delireceğim.'' 1 dakika kaldığını gördüğümde çığlık atmak istedim. Gerçekten, içimde ki tüm öfkeyi ortaya dökmek istedim. 10 saniye. 10 saniye sonra, ben biteceğim resmen. Kapının kilidi oynamaya başladığında bayılacağım sandım ama kendimi toparlayıp dik durdum. Kapı yavaşça açılmaya başladı. Girayın boylarında oldukça esmer ve cılız bir çocuk gülümseyerek içeri girdi.
''Selam, güzelim.'' Korkan gözlerle çocuğa bakmaya başladım ve olabildiğince ondan uzaklaştım. Sonunda sırtımı tuvaletin duvarına çarptığımda gözyaşlarım akmaya başladı. Gülümseyerek bana doğru gelirken derin bir nefes aldım. Yanıma geldiğinde onu tüm gücümle geri ittim.
''Uzak dur.'' dedim ve gözyaşlarımı sertçe sildim. Giray, bunun bir kız için ne kadar kötü bir durum olduğunu anlayamıyor muydu? Anlıyordu... Ondan bana uyguluyordu.
''Ağlama. Çok güzel dakikalar geçireceğiz.'' Tekrar bana yaklaşıp ellerimi tuttuğunda çığlık attım. Diğer eliyle ağzımı kapattı ve beni iyice duvarla arasına sıkıştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHIN SEN TONU
ChickLitDar ve derin vadilerde sürtünerek büyüse de yara almayan ruhum, Gözlerinde okyanus barındıran adamın karanlığında boğuldu. Karanlığı, ruhunun en ücra köşelerine hapsetmiş genç adam, Geçmişinden gelip kalbine esen sert rüzgarla, kaybolduğu karanlıkta...