Okul

5.6K 308 11
                                    

        IYI OKUMALAR...
Medya/ Amy :)
Gizli odaya girdik ve babam mumlarla bir daire yaptı.
"Amy bunun ortasında dur. Yapacağım büyü senin büyüleri daha hızlı kavramana ve beynini daha hızlı boşaltmana yardım eder." dedi ve daireyi işaret etti. Hemen dairenin ortasına girdim. Babam
"Yez la mi uyze!" Bu kelimeyi 3 kez tekrarladı. Ve içimde bir güç hissettim. O kadar güçlü hissediyordum ki bu evi kaldırabilirdim. Ya da hayır tabii ki kaldıramazdım. "Baba bu ne işe yarıyacak?"
"Daha iyi adepte olarak daha hızlı büyü öğreneceksin." dedi ve gülümsedi. Aslında bu gerçekten işime yarardı. Odaklanmak en zor işti benim için. Babam
"Eveet başlıyoruz. Şimdi ilk önce dokunmadan eşyayı kaldıracaksın. Odaklan. Sadece odaklan ve onun havaya kalktığını hayal etmen yeterli." dedi. Odaklanmak zaten benim için bir sorun olmaktan çıkmıştı. Kolayca odaklanabiliyordum. Önüme bir tenis topu verdi ve birde küçük basket potası. Ne yapacağımı anlamıştım. Iyice topa odaklandım. Dişlerimi sıkıyordum. Gözlerimi topun havalandığını hayal ettim. Gözlerimi açtığımda top 20 cm havaya kalkmıştı. Çok seviniyordum ama soğukkanlılığımı korumalıydım. Ve onun basket potasından geçtiğini hayal ettim ve basket potasından geçti. Çok sevindim ve babama sarıldım.
"Aferin! Sıra büyük cisimlerde. Hadi bakalım şu masayı kaldır. Büyük cisimler için fazladan bir uğraş gerektirme aynı şeyi uygula." dedi. Odaklandım ve bu sefer gözlerimi kapatmadım. Birden tavana doğru yükselmeye başlamıştı. Iyiki babam bu büyüyü bana yaptı. Eğer başka birisi yapmaya çalışsa çok zorluk çekerdi. Odaklanmayı bıraktığım için masa birden bire yere düştü. Ve taban delindi. Babam büyü gücüyle masayı kaldırdı ve tabanı düzeltti. Şaşkınlıkla bakıyordum ama zamanı geldiğinde bana da gösterecekti.
"Aferin küçük cadı çok iyiydin. Ilk büyüleri aklından çıkarma fakat şimdi çok farklı birşey yapacaksın. Birden çok nesneye odaklanacaksın." Önümde bir masa ve üzerinde kirli tabaklar vardı. Birde su. Sanırım tabakları aynı anda kaldırıp sıra sıra yıkıyacaktım. Odaklanmaya çalıştım ama ilk denememde olmadı. Ikinci denememde de olmadı. Hırs yaptım ve iyice odaklandım. Evet kalmıştı sonra suya doğru götürdüm. Orada sıra sıra yıkanacaktı. Hayal ettim. Ve sıra sıra yıkamaya başladım. 2 tabak kırmıştım ama 15 tane de yıkamıştım. Babama göz kırptım ve gülümsedim.
"Çok iyisin tatlım." diyen annemdi. O gizli odaya geldiğimizden beri çıt çıkarmadan beni izliyordu. Anneme ve babama sarıldım. Akşam olmuştu. Gizli odadan çıktık ve yemeklerimizi yedik. Ben odama uyumak için gittiğim sırada bir mesaj sesi geldi. Telefonuma baktığımda bilinmeyen numaradan bir mesaj vardı. Merakıma yenik düştüm ve açtım
-Amy nasılsın? Ben Mike. Senin telefon numaranı buldum. Nasıl bulduğumu sorma çok karışık. Seni teyzem Rose ile tanıştıracağım. Yarın akşam 20:00  uygunmu?-
diyordu mesajda. Bu şapşal nasıl bulmuştu numaramı? Daha önemlisi teyzesi Rose! Bir vampir avcısıydı. Kesinlikle bir yığın kazığı vardır! Anneme söylemelimiydim? Evet, söyleyecektim çünkü söylemezsem durum daha kötü olacaktı...
Annem ve babam aşağıda televizyona bakıyorlardı. Ortalarına oturarak
"Size söylemem gereken birşey var." dedim ve korku dolu ve şaşkın gözlerle bana baktılar bütün olayları anlattım. Ikisi de düşünüyordu. Annem
"Gidemeyeceğini söyle. Annem izin vermiyor gitmeme de." dedi.
"Anne o çok iyi birisi. Burnuna yumruk atmama rağmen kendisini suçladı. Yani öyle birşey diyemem." dedim. Babam
"Ama Amy reddetmek zorundasın!" Haklıydı.
"Baba saklarsam 20 dk da olsa bence gitmeliyim." dedim. Ikiside kararıma saygı duydu. "Ama birşey olursa kaç!" dedi annem. Tamam dercesine başımı salladım. Odaya çıktığımda Mike'a mesaj yazdım. -Tamam ama sadece 15-20 dk. Daha fazlası duramam annem izin vermiyor. Anne kuzususun dersen kafanı kopartır hayvanlara veririm ;)- yazdım ve gönderdim. Anneme herşeyimi söylerdim. Yeri geldiğinde kafa dengi, arkadaş, dost, anne, abla yerine geçiyor. Onu çok seviyorum. Üzerime pijamalarımı giydim. Makyajımı temizledim. Kremlerimle günlük bakım rutinimi yaptım ve uyudum. Uyandığımda üzerime kot pantolon ve askılı bir t-shirt giydim. Bir parlatıcı sürdüm ve tabii fondotenimi de unutmadım. Saçımı topuz yaptım çünkü bugün okula kayıt yaptıracaktım. Sabah kahvaltımızı yaptık ve gizli odaya sürüklediler beni. Babam
"Evet Amy son olarak her an kullanacağın melez yüzün. Vampir veya kurt yerine melez yüzünle iki tarafı birden kullanacaksın al şu kan torbasını bakalım." dedi ve elime kan torbasını attı. Büyük bir zevkle içtim tam daha fazlasını isteyecektimki annem hayır dercesine başını sağa sola salladı.
"Tamam." dedim. Iyice odaklandım. Gücü hissediyordum. Ve dişlerimin büyüdüğünü fark ettim. Bunuda başarmıştım. Gülümseme ile kahkaha arasında birşey yaptım. Ve sarıldım. Çok seviyordum ve asla kaybetmek istemiyordum. Annem ve babam öne oturdular bende arabanın arkasına oturdum. Yolu iyice aklıma kaydediyordum. Gizli bir yerden geçtik ve şatoya benzer bir yer vardı. Galiba yeni okulum orasıydı. Heyecanlıydım. Yeni arkadaşlarım olacaktı. Babamın ve annemin ortasında kapıya doğru ilerledik. Içeri girdik ve müdürün odasını aramaya başladık. Müdürün odasını bulduk ve kapıyı tıklatarak içeri girdik. Müdürü kel ve gözlüklü sanarken gördüğümde yakışıklı, kumral ve mavi gözlüydü. Sandalyeleri gösterterek oturmamızı rica etti. Oturduk ve müdür bize sorar gözle baktı. Galiba müdürün akıl okuma gücü vardı ki kayıt formunu uzattı.
"Bay ve bayan Loners Hoş geldiniz. Sizi burada görmek büyük zevk." diyerek gülümsedi. Bu adam soyadımızı nereden biliyordu?
"Amy ben akıl okuyabiliyorum. Bu arada sizi bütün doğaüstü varlıklar bilir. Çünkü annen ilk melez ve sen 2. melezsin ve bütün varlıkların en güçlüsüsün senin adına açılmış bir ders bile var." dedi. Vay canına çok havalı! Kayıt işlemim tamamlanmıştı. Okul formasını uzattı içimiz serbest, dışımızda ise bir pelerin vardı. Siyahtı.
"Amy sana siyah vermemizin nedeni sen melezsin ve bunu herkes bilmeli. Vampirler kırmızı, kurtlar kahverengi, büyücüler ise mor." dedi. Yarın başlayacaktım. Hemen bir kız arkadaş edinmeyi düşünüyordum. Eve gitmeden önce yeni evime geldik. Mutfakta 2 dolap vardı. Birisi kan torbalarıyla doluydu, diğeri ise normal yemeklerdi. Mutfakda açık mavi ve gri renkler yoğundu. Oturma odası mor ve siyah renklerdi fakat çok iç açıcı bir havası var denebilirdi. Evim muhteşem! Lavabolar da yeşil renk yoğunlukuydu. Yeşilin her tonu vardı. Ev 2 katlıydı. Odama çıktık ve odamda pembenin tüm tonları vardı. Çok tatlı bir havası vardı. Yatağım 2 kişilikdi ve bembeyazdı. Gerçekten aralarında en çok odamı sevmiştim. Odamla birleşik bir banyo daha vardı. Gardolapın içi renkli kıyafetlerle doluydu. Meleziz diye karanlık giyinmek zorunda değiliz ya! Odamın yanındaki bir odaya girdik. Babam ve annem çıt ses çıkarmıyordu ve sadece önümde ki kapıları açıyorlardı. Bu oda evdeki gizli odamız gibiydi. Bir dolapta mumlar ve çarşaflar vardı. Bir masanın üzerinde ilk yardım için malzemeler ve yandaki dolapta büyü kitapları! Büyü kitaplarına göz gezdirmeyi ihmal etmeyeceğim tabii ki. Bugün burada yatmayı planlıyordum. Çünkü yarın okul günüydü. Aslında o kadar inek birisi değilim ama sadece dikkatimi çeken derslere çalışmayı seviyorum. Neyse konumuz bu değil.
"Baba ve anne sizi istediğim zaman ziyaret edebilecekmiyim?"
"Evet Amy bizi herzaman ziyaret edebilirsin. Bu arada annen ile konuştuk okulunu özürlü durumlar haricinde anlaştıkmı küçük cadı?" dedi babam. Olumlu anlamda kafa sallayınca ikisi de bana sarıldı. Onlardan nasıl ayrı kalacaktım? Hadi Amy şu anda sadece kalbinle hareket ediyorsun kaç yaşına geldin kendine gel!
"Kendinize iyi bakın. Bu arada baba amcamın adresini de bir kağıda yazarmısın?" dedim. Babam da
"Tamam küçük cadı. Araban dışarıda dikkat et." Ağzında birşeyler geveledikten sonra önünde bir kağıt ve bir kalem belirdi. Üzerine adresi yazdı ve cebinden arabanın anahtarıyla birlikte bana uzattı. Arabama camdan baktım. Çok tatlıydı. Siyah bir arabaydı ve jeep gibiydi. (Bana göre;) Annem ve babamla vedalaştıktan sonra kendimi koltuğa attım. Ah doğru bu akşam Mike'ın teyzesi ile tanışacağım. Teyzesinin fark etmemesini umut ediyorum. Off bilirse tek arkadaşımı da kaybederim. Tabii ölebilirimde... Ben böyle düşünürken kapı çaldı. Kapıya yöneldim. Kapının deliğinden baktığımda benim yaşımda bir erkek ve çok yaşlı bir teyze gördüm. Teyze için kapıyı açtım (Yalan). Erkek ofluyordu ve yere bakıyordu. Birden göz göze geldik ve biraz afalladı. Gözleri fal taşı gibi açılmıştı ve beni süzüyordu. Teyze ise çok tatlıydı. Kelimelerle tarif edilemeyecek bir tatlılığı vardı. Gülümsedim. Teyze konuşmaya başladı
"Merhaba kızım hoşgeldin. Biz yan tarafta oturuyoruz. Ben Olivia. Bu da torunum Erick." dedi. Erick cevap vermeyince Olivia dürttü ve arkadan da vurduğunu hissetmiştim çünkü bedeni öne doğru gitti.
"Merhaba ben Amy. Tanıştığımıza memnun oldum Olivia ve Erick." Erick birden kendine geldi. Bu haline gülmemek elde değildi ve usulca güldüm. Hemen içeri davet ettim. Dışarısı o kadar soğuk değildi ama kibarlık gerek sonunda. Komşuma iyi davranmak zorundayım. Erick hemen bir koltukta yayıldı. Komik biriydi. Bu çocuk beni hep güldürüyor. Erick kaslı, iri yapılı be oldukça yakışıklıydı. Bir sürü kız peşinden koşuyordur kim bilir? Sessizliği Olivia bozarak
"Ailen buradan uzaktamı Amy?"
"Evet." dedim. Erick oradan
"Sevgilin varmı?" diye sordu. Ağzım açık kalmıştı. Olivia durumu fark edince Erick'in elini sıktı. Erick yüzünü öne eğdi. Domates gibi olmuştu.
"Ahh şey. Yok Erick" dedim ve gülümsedim. Kafasını kaldırıp yüzünde bir sırıtış belirdi. Bir gülümseme değildi. Olivia'nın yüzünde telaşlı bir gülümseme belirdi.
"Ah gittikçe yaşlanıyoruz işte. Sana yaptığım turtayı getirmeyi unuttum!" dedi ve hızlıca kapıdan çıktı. Bu Erick beni niye her dakika süzüyordu? Amacı ne bu çocuğun? O aklımdakiyse ah hiç sanmıyorum beyefendi! Etlerini milim milim doğrar köpeklere yediririm.
"Ee Amy nasılsın?"
"Iyiyim. Sen nasılsın?"
"Seni gördüm daha iyi oldum." Oha bildiğin yavşıyo lan bu! Mutfağa yöneldim ve yemek hazırladım. Olivia için zahmete değerdi. Çok anlayışlı birine benziyordu. Ve bir flaş patlama sesi duydum. Oha Lanet Olsun! Arkamı döndüm ve Erick kendine söyleniyordu. Vampir yeteneğimi kullandım ve söylediklerini anlamaya başladım.
"Lanet olsun kesin fark etti!"
"Napıcam ben!?"
"Olivia'ya söylerse evde beni gebertir."
"Neyse ya söylemez." diyordu. O flaşı bana patlatmıştı. LANET OLSUN! Arka tarafımı çekmişti. Sapık herif! Hızla oturma odasına gittim ve üzerine atladım.

Tatlı MelezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin