O Ölmedi Mi!?

3.7K 253 12
                                    


İYİ OKUMALAR...
Medya/Daniel

Marcus'la portaldan geçtik ve eve geldik. Eve geldiğimizde hemen Jenny'yi çağırdık ve Amy'yi de gizli odaya getirdik. Hemen kazanı getirdim. Yanlarına olmazsa olmaz mumlar...
Karışımı Marcus okumaya başladı.

-Bir tutam yarasa tüyü,
Bir damla melezin kanı
Bir Alev Çiçeği, dedi. Jenny oradan atıldı,

-Ben yarasa tüyünü buldum. Evin çatı katında var, dedi ve tüyü bana doğru uzattı. Amy'nin koluna ufak bir çizik attık ve bize gerekli olan kanıda aldık. Geriye kalan Alev Çiçeğiydi. Hepsini sırasıyla kazana atmaya başladım. Ve o büyülü sözleri söylüyordum. Jenny elini anlına koymuş bekliyordu. Marcus ise boş gözlerle kazana bakıyordu. Ben ise. Ben bütün kötü duyguları bir arada yaşıyordum. Büyüyü yaptım. Kazanın içindeki sıvı bir anda morlaştı ve büyüyü doğru yaptığımdan artık emindim.

-Oldu, dedim ve gülümsedim. Marcus ve Jenny bana sarıldılar. Hemen bir bardak aldım ve Amy'nin ağzını açtım. Amy sanki ölü gibiydi. Kıpkırmızı dudaklarının yerine çatlamış mor dudaklar, canlı yüzünün yerine kağıttan farksız bir ten rengi. Ağzına götürdüm ve içirmeye başladım. Bunun Amy'yi iyileştirmesini umut ediyordum. Tamamen bitti ve bize sadece beklemek kalmıştı.
6 Saat Sonra
Amy hala uyuyordu veya ne olduğunu bilmediğim bişey. Ölümü canlımı olduğu farksızdı. Kalbi o kadar düzensizdi ki sanki her an duracakmış gibi. Tam umudu kesip arkamı dönmüşken öksürük sesi duydum. Arkamı döndüm ve Amy öksürüyordu. Jenny ve ben yanına koştuk hala şu lanet olasıca herifin adını sayıklıyordu. Onu bi elime geçirirsem kimse beni durduramaz! Amy gözünü açtı ve

-Neredeyim, noluyor? dedi. Jenny bir taraftan ağlıyor bir taraftan da gülüyordu. Amy ise şaşırmışcasına bakıyordu. Bende kendimi tutamayıp ağlamaya başladım. Ilk kez ağlamışımdır belki. Ama bu üzüntü gözyaşları değildi. Bunlar sevinç gözyaşlarıydı. Amy'ye Jenny ile birlikte sarıldık.
Amy'nin Gözünden
Ne olduğunu hatırlayamıyorum. En son Daniel'i hatırlıyorum ve Daniel'le dövüştüğümüzü. Ondan sonrası yok. Annem ve babam bana sarılmaya başladılar. Sarılmayı bırakıp bana baktıklarında tam neler olduğunu soracakken babam benden önce davrandı

-Herşeyi sana anlatacağım kızım. Şimdi sadece dinlen, dedi.

-Peki, evime gidebilirmiyim? dedim ve tatlı bir gülümseme yaptım.

-Hayır tatlım iyileşene kadar burada kalacaksın, dedi annem. Olumlu anlamda kafa salladım. Oturma odasına geçtik ve annem elinde kan torbasıyla geldi. En son bunlardan tiksinmiştim ama şimdi kokusu bile büyüleyici!
Hemen annemin elinden kaptım ve içmeye başladım. Herkes bana bakıyor ve gülüyordu.

-Ne var? dedim ve daha çok gülmeye başladılar. Ben hiç onlara aldırmadan içmeye devam ettim. Bitirdiğimde bana herşeyi anlattılar. Olanlar karşısında ne diyeceğimi bilmiyordum. Belkide susmak ve sarılmak en iyisidir dedim. Anne ve babama sarıldım. Marcus amcanında bana baktığını biliyordum. Yanına gidip ona da sarıldım. Kulağına

-Teşekkür ederim, dedim.

-Lafı bile olmaz, diye fısıldadı.

-Peki ben kaç gündür baygınım? dedim. Hepsi birden hesaplamaya başladılar

-10 gün, dediler. Okulda 10 gün devamsızlık! Ama nasıl okula gidecektim ki! Orada Daniel vardı ve gözümden bir yaş geldi. Hemen onlar fark etmeden elimin tersiyle sildim. Iyi görünmeye çalışıyordum ama elimde değildi. Içim kan ağlıyordu. Eve gidince kesinlikle ağlayacağım. Içimi dökmem lazım dedim kendi kendime. Ama ben kendimi haklı görüyordum. Bana saldırana ve beni öldürmek isteyene ne yapabilirdim? Ama asıl soru John öldümü? Yani öldüğünden pek emin değilim. Ben onun kalbine sapladım ama öldüğünü görmeden kaçtım. Onun öldüğünü görmedim ki! Off Amy ne saçmalıyorsun? Kalbine kazık gelen bir vampir nasıl hayatta kalabilir? Ya fazla güçlü ve dayanıklı olması ya da büyü bilmesi. Ama John bence ikisinde de yoktu. Annem sessizliği bozdu

-Amy, evine gitmek istiyormusun? dedi. Ben böyle bir soru beklemiyordum doğrusu.

-Evet anne. Evime gitmek istiyorum biraz dinlenmeye ihtiyacım var ve okulumda fazla devamsızlığım var, dedim.

-Peki, öyle olsun o zaman, dedi. Yerimden kalktım ve kapıya doğru yol aldım. Aşırı derecede yorgundum. Arabaya bindim. Eve doğru yol alıyordum. Zar zor kullanıyordum, nefes alış verişlerimde düzensizdi zaten. Hem ben eve dinlenmek veya okul için gitmiyordum. Içimi döküp saatlerce ağlamak için. Saatlerce...
••••••••••••••

Eve geldim. Içeriye girdim. Içerisi o günkü bıraktığım gibiydi. Yerde peçeteler, ev darmadağın... Hemen üstüme bir pijama geçirdim. Banyoya girdim. Banyo yaptım ve tam çıkacakken kafamda sesler duymaya başladım.
Ben Emily. Bende melezim. Senle aramızda asla kopmayacak bir bağ var. Bir nevi birbirimize bağlandık. Ben vampir özelliklerimi kaybettim. Bu yüzden sadece kurdum. Ve şu anda ölüyüm. Ben senin koruyucu meleğinim. Sana yardım edeceğim. Biraz duraksadı ve devam etti,
O ÖLMEDI! dedi. Bu sözcükler beynimde yankılanıyordu. John'dan bahsetiyor olmalıydı. John ölmemişmiydi? Odama doğru yöneldim ve odamda bir not buldum. Notta şöyle yazıyordu,
"Beni öldürebileceğini mi sandın? Benden kurtulmak o kadar kolay değil güzelim. Bu arada Daniel benim öldüğümü sanıyor. Eğer tek bir kelime edersen seni gebertirim. Senin hakkında herşeyi biliyorum.
Ex-aşkın"
yazıyordu. John evimi biliyordu! Olacak şeylere karşı çok dikkatli olmalıyım. Ama bu kağıdı da ne olursa olsun Daniel'e ulaştırmalıyım. Üstüme birşeyler giydim ve dolaptan biraz kan ve yemek aldım. Karnımı doyurduktan sonra telefonumu elime aldım. Mike'dan birsürü mesaj vardı. Daniel ise bir kez aramıştı o da dövüştüğümüzden önce... Mike'ın mesajlarını hiç okumadım. Teyzesine de gitmeyi düşünmüyordum açıkçası. En son mesajda bir şey dikkatimi çekti. Mesajda şöyle yazıyordu,
"Sen vampirmisin?" demişti. Doğruydu fakat bir cevap vermemiştim. Vermek istemiyordum veya bir süre görüşmek...
°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°°•°•°•°•°•°•°

Bölüm hakkında görüşlerinizi veya ne olmasını istediğinizi yazınız... Her yoruma cevap yazıyorum. ^°^
•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°

Tatlı MelezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin