İyi Okumalar...
Ama Mike vampir olduğumu nasıl bilmişti? Acaba teyzesinden kaçtığımdanmı? Zaten Rose'da Mike'a birşeyler öğretmiştir tabii ki. Neyse diye düşünürken kapı çaldı. Kapının deliğinden baktığımda Olivia gelmişti. Yüzüme masum gülümsememi yerleştirerek kapıyı açtım.
-Merhaba tatlım. Nerelerdeydin? Sana o günler geldim ama yoktun. Merak ettim seni, dedi. Kadın çok iyi birisi ama çenesi çok düşük.
-Merhaba Olivia. Şeyy bir süre annem ve babamın yanına gitmek zorundaydım da, dedim ve elimle içeriyi gösterdim.
-Yok tatlım saol. Ben sadece senin iyi olup olmadığına bakmak için gelmiştim, dedi ve arkasını dönüp gitti. Bu da neydi şimdi? Neyse diyerek koltuğa yayıldım. Televizyonu açtım ve filmler, diziler, haberler arasında gezindim. Canım çok sıkkındı. Canımı o kadar sıkan şey var ki!
1. Daniel
2. Daniel
3. Daniel
4.John, ilk 3'te Daniel kesindi. Belki hepsine bile girebilir ama John'da canımı sıkıyordu. Odama çıktım ve giysi dolabımı açtım. Askılı bir t-shirt ve dize kadar olan bir tayt giydim. Saçımı at kuruğu yaptım. Aynaya baktığımda ne kadar halsiz ve çirkin olduğumu anladım. Sade bir makyaj yaptım. Dışarı çıktım. Biraz kafa dağıtmam lazımdı. Ormana doğru koşmaya başladım. Koşmak beni gerçekten rahatlatıyordu. Uzun bir süre ormanı dolandım. Tam eve gidecektim ki bir ses duydum. Tanıdık bir sesti. O yöne doğru yavaşça ilerledim. Daniel? Daniel'in burada ne işi vardı. Ama burası o kadar güzeldi ki! Masmavi bir göl ,üzerinde nilüfer çiçekleri ve etraf yeşilin en güzel tonlarıydı...
Vampir güçlerimi kullanarak Daniel'i dinlemeye başladım.
Neden hep ben? Neden benim başıma geliyor bunlar? Şimdi gidip asla Amy'den özür dileyemem. Çok sert davranmış olmalıyım ona. Ama biraz olsun kendime de hak veriyorum. Çünkü kaç seneden beri çocukluğumu onunla geçirdiğim kişiyi öldürüyor. Ne yapacağımı bilmiyorum. Belki Amy'yi unutmalıyımdır, dedi. En son cümlesi benim gözyaşlarımı dökmeme yetmişti. Dayanamayıp saklandığım yerden çıktım. Ve çok usulca bir ses tonuyla konuştum,
-Sen beni unutsan bile ben seni unutamam, dedim. Bu söze beynim ve gururum itiraz ediyor, kalbim ise...
Daniel hemen olduğum yere baktı. Ayağa kalktı ve bana doğru yaklaştı. Kızgınlığı o kadar belliydi ki! Doğrusu korkulacak bir tipi vardı ama ben ondan korkmuyordum. Birden bağırmaya başladı,
-Senin burada ne işin var!? dedi. Biraz daha sakin olabilirdi. O bağırdığı için bende az da olsa sesimi yükseltme gereği duymuştum tam konuşacaktım ama ne diyecektim? Seni dinledim mi diyecektim? Çok saçma. Bunun yerine sessizliği tercih ettim ve başımı öne eğdim.
-Duydun mu benim konuştuklarımı? dedi. Bilmemezlikten gelmelimiydim yoksa doğruyu söylemelimiydim? Doğruyu söylemeliyim, yalanlar bizi bu durumdan daha kötüsüne itebilir...
-Evet, duydum Daniel. Duyulmaması elde değil. Ormanın içinde bağırıyorsun resmen. Ve tamda ormanın ortasında, diye bağırdım. Sanki bu sözüm onu sakinleştirmişti. Bir saniye Daniel ağlıyormuydu?
-D-Daniel? İyi misin? dedim. Yüzüme bakarak
-Hayır iyi değilim anladın mı? Sadece senin sorunların yok, dedi ve ormanın çıkışına doğru yöneldi. Vampir hızımı kullanarak bileğinden yakaladım.
-Sorununu anlatırsan sana bir çözüm yolu bulabilirim, dedim. Yüzüme kızgınlıkla bakarak,
-Yeterince açık değil mi? Hem arkadaşımı öldürüyorsun hem de bir çözüm yolu bulmaya çalışıyorsun. Tamam bulalım hadi geri getir arkadaşımı. Bak bir çözüm yolu buldum bile, dedi alaycı bir tavırla. Artık sinirlenmiştim ve bende ona patladım,
-Daniel yeter tamam mı? Ben John denen herifi öldürdüm sanıyordum, dedim ve araya girdi
-Sanıyordum ne? Ne demek istiyorsun!? diye bağırmıştı.
-Sesini kesersen anlatacam! diye bağırdım. O kadar masumlaşmıştı ki bu sözümün üzerine ve devam ettim,
-Şimdi ben öldürdüm sanıyordum fakat bundan sonra 10 gün baygındım. O arkadaşın varya beni oraya getirdiğinde bana zehir enjekte etmiş. Vampir tarafımı kaybediyordum ben anladınmı? Panzehiri bulduk ve iyileştim. Şu anda hala bir melezim. Ve o gün eve geldiğimde yatak odasında bir not buldum. Benden kurulamazsın vs. yazıyordu. Yani arkadaşın evimi biliyor ve ben her an tehlikedeyim. Şu anda eve gittiğimde beni ne süprizler bekliyor bilmiyorum. Belki ölebilirim. Şimdi anladın mı? dedim. Bana bakıyordu. Birşey diyememişti. Bu çocuk çok inatçı! Elimden hızla tuttu ve ormanın çıkışına doğru ilerledik. Elimi fazla sıkıyordu ve bu benim canımı yakıyordu.
-Daniel! dedim ses vermedi.
-Daniel! diye daha yüksek bağırdığımda bana baktı elimi gösterdim. Morarmış ve kan toplamıştı. Hızlı bir hamleyle beni kollarına aldı. Çok hızlı koşuyordu. Bense sadece o güzel suratının ne kadar pürüzsüz olduğuna...
ஐஐஐஐஐஐஐஐஐஐஐ
Evime gelmiştik.
-Neden evime geldik? dedim kollarından ayrılırken.
-Eğer bir süprizi varsa bende görmeliyim, dedi. Beni korumak için gelmişti! Çok tatlı. Ama hala burnundan soluyordu. Evin anahtarını verdim ve içeri girdik. Tam bende içeri girecekken Daniel'in bağırma sesini duydum
-Eğil! diye bağırdı. Hemen eğildim ve tam kafama isabet edecek kazığı önlemiş oldum. Eğer Daniel olmasaydı. Düşünmek bile istemiyorum!
-Teşekkür ederim, dedim mahçup bir tavırla. Cevap vermedi ve bütün odaları kontrol etmeye başladı. Sıra sıra kontrol ediyordu. O kontrol ederken arkamdan bir ses duydum tam arkamı dönecekken bir el beni boynumdan kıstırdı. Çırpınıyordum ama işe yaramıyordu. Zaten yorgundum eğer halisünasyon gücümü kullanırsam nefes bile alacak gücüm kalmaz. Arkamdaki kişiyi göremiyordum.
-Daniel! diye bağırdım. Daniel hemen aşağıya indi.
-Kızı bırak John! dedi. John doğru ya! Zaten ölmemesi lazımdı. Nottan öncede bilmem gerekirdi. O ilk vampirlerden yani köken. Çok güçlü olması köken olmasından kaynaklanıyordu. Aptal kafam!
-Daniel senle işim yok! Bas git yolumdan! Benim işim şu tatlı melezimle, dedi ve kahkaha atmaya başladı.
-Bir kazıklık canın var John şimdi bas git buradan, dedi Daniel. Beni korumak için kaç yıllık arkadaşını öldürmeyi düşünüyordu!
-Ah Daniel cesaret kelimesi ile aptallık arasında çok ince bir çizgi vardır. Ama sen şu anda aptallık yapıyorsun. Aptal köpekcik sen ölümsüz değilsin! Beni nasıl öldürmeyi planlıyorsun? dedi hala gülüyordu. Daniel'in gözleri sarılaşıyordu. Ve evin ortasında bir kurda dönüştü. Gözleri altın sarısıydı. Hatta sarının en koyu hali! Daniel'in hiç bu kadar sinirlendiğini görmemiştim. Birden hırlayarak John'a doğru atladı. John ki elini Daniel'e yöneltince bende fırsat bilip kaçtım. John Daniel'i fırlattı ve Daniel duvara hızla çarptı. Daniel'e bakarken John birden üstüme atladı ve tam yumruğunu yüzüme vuracakken ayaklarımla onu tavana fırlattım. Daniel kalktı ve silklendi. John tavandan düşünce parkenin içine girdi. Bu kadar güçlümüydü bu çocuk!? Daniel hemen John'un üzerine zıpladı ve pençelerini geçirmeye başladı. John sadece yatıyordu. Birden bire Daniel yere düştü ve John ayağa kalktı. Sırıtıyordu. Ben ise korkuyordum. John tam üstüme atlayacakken odaklandım ve John'u büyüyle havaya kaldırdım. Çok güçlü hissediyordum. Yumruğumu sıkınca acı çekmeye başladı ben ise onun az önceki sırıttığı gibi sırıtıyordum. Büyüyle gizli odadan 10 tane kazık aldım. John hayır der gibi başını sallıyordu bende evet der gibi sallıyordum. Cani gibi hissediyordum fakat umrumda değil!
-Final gösterisi! diyerek kazıkları büyüyle tek tek saplamaya başladım. Daniel kıpırdıyordu. Kendine gelmişti ve zar zor ayağı kalkıp yanıma geldi. Hiçbir tepki vermiyordu. Son kazığı saplayacakken elimi tuttu. Kazık yere düştü ve kazığı yerden aldı. Ne yapıyordu bu? John'a yaklaştı ve son kazığı da onun kalbine sapladı. John asla kurtulamaz!
-Oyun bitti, dedi ve büyüyü bıraktım. O kadar halsizdimki birden bire yere yığıldım.
∞∞∞∞∞
Yorum ve vote gelirse sevinirim. İlle de yorum ^_^ Sizi seviyorum. Diğer bölüm kısa sürede gelecek...
∞∞∞∞∞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı Melez
VampireO bir Melez. Karanlıktan kurtulmak isteyen Aydınlığa yakın… O karanlık değil… O aydınlık değil… Sadece bir genç kız. Yaptıklarından pişmanlık duymadan sadece hayatını yaşayan. Sadece…