KAVGA

10 0 0
                                        

Arkadaşlar okuyucu sayısı 100'e ulaştı hepinize çok teşekkürler.bu arada multimedia'da damla var.bol bol yorumlarınızı bekliyorum iyi okumalar

Gözlerimin dolmasına engel olamıyordum kalbimin acımasına da öyle sesimin titremesine... bütün bunlardan nefret ediyordum bunlar beni zayıf gösteriyordu ve bir savaşçı asla zayıf görünmemeliydi olmamalıydı şu an baş düşmanımın önünde aciz bir böcekten farkım olmadığına emindim hatta sırf eda nın değil arkadaşlarının da gözlerinde bir zayıflık abidesiydim bunu onların bakışlarında görüyordum öyle bakıyorlardı ki... acıyarak küçümseyerek... oysa ki kurallarımızın arasında acımamak ve küçümsememek de vardı ama düşmanlar böyledir işte insanın açığını bulduklarında hemen saldırırlar şu anda düşmanlarım da öyle yapıyordu James benim en hassas noktamdı ve onlar bu kez beni canevimden vurmuşlardı ama gün gelecek bunu hem o helen denen sürtüğe hem jamese hem de bana burada bakışlarıyla kendimi dünyanın en iğrenç yaratığı gibi hissettiren eda ve arkadaşlarına bunu en ağır şekilde ödetecektim zamanı geldiğinde ama şimdi tek ihtiyacım olan şey kimsenin beni göremeyeceği bir yerde saatlerce ağlamaktı...bu ekipte James haricinde kimse beni ağlarken görmemişti o da zaten önüme atladığı gün istemeden şahit olmuştu gözyaşlarıma... doğru ya! James benim hayatımı kurtarmıştı benim koruyucu meleğimdi... şimdi de başkalarının meleği olmuştu bu düşünce beynimi kavururken ''ahh sert kızımız ağlıyor mu?hem de bir erkek için aşk aptallar içindir görüyorum aşık olmak seni daha da aptallaştırmış''dedi alaylı bir ses tonuyla ''ağlamıyorum''diye bağırdım gereken yükseklikte çıkan sesim dışarıdan terkedilmiş gibi görünen otoparkta yankılanırken kılıcımı sapladığım yerden çıkardım ve arabaya doğru gitmeye başladım ama beklemediğim bir şekilde kedi kız önümde durup gitmemi engelledi sonrada bana bir yumruk attı yediğim yumruğun etkisiyle dengemi kaybedip düştüğümde''aşık olman demek üstümde tepinmenin boğazımı sıkmanın intikamını almayacağım anlamına gelmiyor canım''dedi bu sırada bizimkilerin hamle yapmak için hareketlendiklerini hissettim hızla kendimi toparlayıp yeniden ayağa kalktığımda onlara''bırakın ben halledeyim yere yığıldığımı bile görseniz müdahale etmeyin''dedim bu sırada ağzıma gelen kan tadı dudağımın kanadığının işaretiydi tekrar kedi kıza odaklandığımda bana doğru koşup bir yumruk attı ama bu kez yere düşmedim sonra kılıcını alıp birkaç saniye bekledikten sonra tekrar yerine sapladı ben de kılıcımı az önce çıkardığım yere tekrar sapladım sonra ona doğru koştum ve bileklerinden tutarak onu otoparkın duvarlarına kadar ittim bedeni soğuk duvara çarptığında yine boğazına yapıştım sanki helene olan sinirimi ondan çıkarıyordum boğazını sıkarken bacağıma sert bir tekme geçirdiği inleyerek yere düştüm bu kez ben altta o üstteydi bu kez de boğazımı sıkmaya başladı''sanırım aldatılmanın hesabını soramadan öleceksin''diyerek nefesimin kesildiğini hissettiğimde koluna tırnaklarımı geçirmemle boğazımı serbest bıraktı ''yanılıyorsun''diye cevap verdim ve altında debelenmem sonucu ayağa kalktığında beni boğazlamasının bedeli olarak tırnaklarımı bu kez koluna değil yüzüne geçirdim o ''bunu ödeyeceksin küçük fare derken keyifle kahkaha attım sanki az evvel aldatıldığını öğrenen ben değildim bu kez o az önce ona yaptığım gibi beni kollarımdan tutup duvara doğru iterek çarpmama neden oldu ama ben ondan kat kat daha şiddetli çarpmıştım eda ''bunu ödeyeceksin''dediğinde bunu blöf sanmıştım gerçekten arka cebinden bir bıçak çıkarana kadar bıçağı fark eden arkadaşlarım endişelenseler de az önceki uyarım yüzünden bişey demediler ben dikkatimi onlara verdiğimde eda bıçağını omzuma saplamıştı zırhımı delmek için daha sıkı bastırırken ben de çekmesi için tüm gücümle bağırıyordum bıçağın metal yapısı tenimi bulduğunda bıçağı biraz daha aşağı indirdi ben daha fazla bağırırken ve kolum kanamaya başlarken bıçağı biraz daha indirip sonunda çıkardı omzumda iki karış büyüklüğünde bir iz oluşmuştu çok acıtıyordu ama kalbimin acısından daha çok değildi James şu anda belki de başka bir kadının kollarındaydı ve ben eda yüzünden gidemiyordum... kolumun ve kalbimin acısını umursamadan onun bana attığından daha sert bir tekme atıp yere düşürdükten sonra kalkmasına izin vermeden kalkmak için destek aldığı elinin üstüne bastım ben bunu yaparken daha fazla devam edebilirdim ama eda nın kardeşi aynı zamanda kardeşimi canından bezdiren selin ''yeter artık!''diye bağırınca sırf onu kardeşinin önünde küçük düşürmemek için ayağımı elinen çekip arkadaşlarıma sarıldım deniz arabanın bagajından aldığı ilk yardım çantasındaki malzemelerle kolumu sararken eda nın kardeşi de ona pansuman yapıyordu deniz kolumdan akan kanı durdurduğunda sinem ''iyi misin?''diye sordu ona kafamı sallayarak cevap verdim çünkü konuşmaya bile gücüm yoktu tek isteğim gidip jamesin bana ihanet edip etmediğini görmekti deniz kanı durdurup kolumu sarmasına rağmen hala inanılmaz acıyordu kim bilir belki kalbimin koluma vurmuştu... gidip arabanın ön koltuğuna bindim diğerlerine de gelmeleri için işaret verdim Oğuzhan sürücü koltuğuna binip arabayı çalıştırdığında camı açıp ''seninle okulda görüşeceğiz''dedim sesimin yine aynı sertlikte çıkmasına dikkat ederek bu sırada sarah kendall ı arıyordu kızlar da çok sinirlenmişlerdi hem James hem de çocuklara sarah ın telefonu hala çalarken bir el omzuma dokundu bu el meleğe aitti önü dönünce ''iyisin değil mi?''dedi ''iyiyim'' dedim hiç bişey olmamış hiçbir şeyi önemsemiyormuş havası vermeye çalışarak yalancı bir ses tonuyla içim paramparça olsa da bunu onlara belli edemezdim bir savaşçıydım neticede daha onların yanında ağlamaya utanıyorken James in beni aldatarak kalbimde kırılmadık bir şey bırakmadığını anlatamazdım onlara meleğe cevapla yetinmeyen deniz''iyi olduğuna eminsin değil mi ablacağım?''diye sordu ben güçlü görünmeye çalıştıkça direncimi kırmaya çalışıyorlar gibi hissediyordum ''kaç kere söylemem gerekiyor ben iyiyim''dedim sesimin yine mutlu ve umursamaz çıkmasına dikkat ederek bu sırada telefonunu açtığında kendall ı anlayabilmek için kulaklıklarını takmışlardı bile.nihayet kendall telefonunu açtığında hoparlöre alıp konuştu sarah ''kendall neredesin sen? Daha önemlisi James nerede?''diye hışımla sordu kendall birkaç saniye cevap vermedi sonra ''burada ne oldu ki?''dedi sesinde yanlış olan bişeyler vardı sanki ''ona ver konuşacağım''dedi sarah herkes çıt çıkarmadan dinliyordu bu sırada üsse doğru gidiyorduk Amerika daki üssümüz biraz uzaktı avm ye kendall ''ne yapacaksın ki sen jamesi''dedi sinirli bir ses tonuyla ama bu tonu zaman kazanmak için ya da onu caydırmak için yaptığı belli oluyordu çünkü James kızların erkek kardeşinden farksızdı bunu o da biliyordu sarah da biliyordu ben de biliyordum sarah ''kardeşim değil mi konuşacağım'' dediğinde çok geçmeden ''tamam al''demesi beni şaşırtmıştı sonrasında ''alo''diyen ses ise daha çok şaşırtmıştı çünkü bu ses jamese değil logana aitti yani logan James in taklidini yapmaya çalışıyordu sanırım ama beceremiyordu bu sesin logana ait olduğunu anladığında ''logan?''diye atıldı elsa logan ''size inanmazlar demiştim'' dediğinde bu oyun da bozulmuş oldu bu kez de deniz yineledi sarah ın sorduğu soruyu ''o James olacak boyu devrilesice arkadaşınız nerede?''diyerek kızlar bu boyu devrilesice kısmının anlamını melikeye sorarken kendall olayı anlatmaya başladı ''sizin yanınızdan ayrılıp olayı çözdükten sonra tam üsse gittik ayaklarımızı uzatacağız ihbar geldi bir haneye tecavüz olayıymış sanırım biz de başkası bakar dedik sonra helen aradı jamesi sesi çok kötü geliyordu ''james çabuk gel sana ihtiyacım var erkek arkadaşım gelip her yeri dağıttı''falan deyince biz ihbarın helen için yapıldığını anladık onun da evi los Angeles da olduğu için bizi yönlendirdiler James de ne yapsın gitti... işte böyle bişey mi oldu?''diye soruyla bitirdiğinde ''yoo''diye yanıtladı sarah ''şu kızın adresini versene sen jamesi ve onu öldüreceğiz sadece''dedi sinirli bir tonda kendall adresi verdikten sonra orada buluşacağımızı söyleyip kapattı

SAVAŞÇILARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin