Jongin 1 saat boyunca arabasıyla dolaşmıştı ve düşündüğü gibi zaman hızlı geçmişti. Şimdi ise Kyungsoo'nun kafeden çıkmasını bekliyordu.
Kyungsoo Jongin'i çoktan unutmuştu. Gelse de onunla bir yere gitmeyecekti. Adını bile bilmediği biriyle konuşmak bile aptalcaydı. Kafe'den çıkarken kafasını iki yana salladı. Gideceği yön sağ taraftaydı ama Kyungsoo sağ tarafa doğru yöneldiğinde bir kol onu sertçe aksi tarafa çekti ve dengesini kaybetmesine neden oldu. Kyungsoo dengesini bulup onu çeken kolun sahibine baktı ve gözlerini devirdi.
"Seninle bir yere gelmeyeceğim. Gitmem gereken bir yer var." Jongin kollarını göğsünde birleştirirken yüzüne bir sırıtış yerleştirmişti.
"Gelecek misin diye sormadım. Ve gitmen gereken bir yer olması beni ilgilendirmiyor." Jongin iğneleyici bir şekilde konuştuktan sonra ellerini tekrardan Kyungsoo'nun kollarına götürdü ve minik kolları arabasına doğru çekiştirdi.
"Sana gitmem gereken bir yer var dedim! Beni rahat bırak." Kyungsoo kollarını kendi ellerinin aksine daha büyük olan ellerden çekiştirerek kurtarırken söyledi. Jongin'in konuşmasına izin vermeden gideceği yöne, sağ tarafa döndü ve hızlı adımlarla sokağın başından dönerek gözden kayboldu.
Hadi ama Jongin tam 1 saattir bu anı bekliyordu ve bu an elinden kayıp gidiyordu. Buna izin verir miydi? Tabi ki hayır.
Çok acele etmeden arabasına bindi ve motoru çalıştırdı. Ne kadar yavaş gitse de araba ile ona yetişeceğine emindi.
Emin olduğu gibi yavaş sürdüğü arabanın 2 metre ötesinde Kyungsoo'yu gördü ve aynı hızda arabayı sürmeye devam etti. Arabayı yavaş sürmesine rağmen Kyungsoo'ya çoktan yetişmişti. Kyungsoo'yu yan koltuğun camından rahatlıkla görebiliyordu. Kyungsoo Jongin'i fark etmemiş gibiydi. Kolunda ki çantanın kolunu sıkıca tutmuş yere bakarak ilerliyordu. Kyungsoo aceleci davranıyordu ve sürekli kolunda ki saate bakıyordu. Gideceği yere yetişmeye çalışıyordu.
Jongin arabayı yavaşlatıp Kyungsoo'nun yanına gelince camı açtı. Tam konuşacaktı ki Kyungsoo'dan gelen bir sesle sustu.
"Ah! Bileğim!" yere düşerken bağırmıştı Kyungsoo. Yerde oturur pozisyondayken yüzünü buruşturarak bileğini tutuyordu. Düz yolda yürümeyi bile beceremiyor muydu bu?
Jongin gözlerini devirdi ve arabayı sağa çekti. Sallana sallana arabadan inerken gözü Kyunsoo'daydı. Kyungsoo hala aynı pozisyondaydı. Jongin Kyungsoo'nun yanına gelince çöktü. Kafaları aynı hizaya gelince Kyungsoo'nun yüzüne baktı.
Kyungsoo önünde beliren gölgeyle şaşkın bir şekilde kafasını kaldırmıştı. Kafasını kaldırdığını gördüğü görüntünün Jongin'in dibinde ki yüzü olacağını bilmiyordu. Bir milim daha yaklaşsalar burunları değecekti ve Kyungsoo bu mesafeden hoşlanmamıştı.
"Beni mi takip ettin?" kafasını geri çekerken hala bileğini tutuyordu.
"Evime gidiyordum. Yolda yerde oturmuş küçük bir çocuk görünce bakayım dedim. Meğersem bu çocuk kafede ki çalışkan karıncaymış." Jongin iki bacağının yanından sallandırdığı ellerini kendi bacaklarına koydu ve oradan güç alarak ayağa kalktı. Kyungsoo dudağını büzerek Jongin'e baktı.
"Kalk" elini Kyungsoo'ya uzattı. Kyungsoo gözlerini kaçırarak ona uzatılan eli tutmak için kendi elini havaya kaldırdı. Jongin elini geri çekince Kyungsoo şaşkın bir şekilde Jongin'e baktı.
"Çantanı ver." Kyungsoo elin uzanış amacını anladığında kendini rezil olma kralı ilan etti ve kafasını başka yöne çevirdi. Kendine küfür ederken çantasını Jongin'in eline tutuşturdu. Kyungsoo yerden tek eliyle güç alıp ayağa kalktı. Bileğinin sızlamasıyla acı bir şekilde inledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Plan is Over | ChanBaek
FanfictionChanyeol hatalar yapmıştı. Yaptığı şeylerin doğru olmadığını biliyordu ve bunların pişmanlığını yaşaması kendini aptal gibi hissetmesine neden oluyordu. Hayatında ilk kez, ilk defa bir şeylerin düzeleceğine inanmıştı. İntikam alabileceğini düşünmüşt...