《17. Bölüm》

1.5K 135 6
                                    

Hayatta istediğimiz şeyler her zaman yolunda gitmeyebilir. Her zaman mutlu olamayabiliriz. Ama ben... mutlu olmayı geçmiştim artık. Rahat nefes alabilmek istiyordum. Tüm bu sıkıntılardan kurtulmak. İçine düştüğüm kuyudan beni çekip kurtarabilecek kişiydin. Neden beni dahada dibe ittin? Sana güvenmiştim. Elini sıkıca tutmuştum. Bırakmayacak gibiydin. Sende mi yalandın?

*
*
*

Baekhyun parasını ödediği taksiden inmişti. Şoför bagajdan valizini çıkarırken kolunda asılı olan çantanın ipini sıkıca tutuyordu. Yol boyunca göz yaşları akmaya devam etmişti. İçinde ki o acı her düşündüğünde su yüzüne çıkıyor ve Baekhyun'un canını acıtıyordu. Boğazı düğümlenmişti, yutkunurken sanki nefesi kesiliyordu. Her sesli nefes alışında nefesi bile titrerken göz yaşlarını durdurma çabası onu daha da fazla ağlatıyordu. Baekhyun'a meydan okuyan göz yaşları savaşı kazandığında Baekhyun'un yanağından bir yaş süzülmüştü. Şoför'ün arkasını dönmesiyle hızlıca o yaşı sildi ve kendisine uzatılan valizi aldı. Kısa bir şekilde teşekkür ettikten sonra önünde durduğu koca havaalanına döndü.

Bu zamana kadar yaşadıkları, Baekhyun'u üzmüştü. Çok üzmüştü. Kötü şeyler yaşamıştı. Her mutlu olduğu şeyin sonu kötü bitmişti. Lanetlenmiş olmalıydı.

Değersiz hissetti.

Havaalanının giriş kapısına doğru bir adım attı.

Kullanılıp atılmış bir mendilden farkı yokmuş gibi hissetti. Sanki insanların istediği zaman oynayıp istediği zaman karanlığa ve tozlanmaya mahkum bıraktığı bir oyuncak gibi.

İkinci adımını atarken bavulunuda sürüklüyordu.

Dünyada ki en şanssız insan olduğunu fark etti.

Üçüncü adımı attı.

Aptal olduğunu biliyordu. Hala onu seviyor olması başka bir anlama gelemezdi.

Dördüncü adımı attığında kapıdan girmesi için sadece bir adım kalmıştı. Sanki sırtına bir lastik bağlanmışta, onu geri çekiyor gibiydi. Ayakları onu içeri sokmaya engel oluyordu. Atamıyordu işte o adımı.

Tanıdık melodiyi işittiğinde telefonunun çaldığını anladı ve durgun bir şekilde arayanı cevapladı.

"Havaalanında mısın?" Sehun'un ilk defa rahatlatıcı gelmeyen sesini duyduğunda kendini konuşmak için hazırladı. Kurumuş boğazını temizledi ve derin bir nefes aldı.

"Evet. 40 dakika sonra uçak kalkıyor." Umduğundan daha iyi çıkarabildiği sesiyle cevap vermişti.

"Uçuş ortlama 1 saat 20 dakika sürer. İnince beni ara. Orada olacağım." Baekhyun Sehun'un ne dediğini anlayacak durumda değildi fakat onaylayarak telefonu kapattı.

Kalbinde ki sızı her seferinde daha çok acırken derin bir nefes aldı. Sanki elinde ki valizden güç alıyormuş gibi valizin kulpunu sıkıca tutuyordu.

Kapıdan içeriye yanından geçip giren insanlar Baekhyun'a bakmıyordu. Baekhyun bu duruma sevindi. Havaalanında ki koşuşturmanın içinde kendini durgun bir deniz gibi hissetti. Etrafında belkide ilk defa uçağa binecek insanların endişeli yüzleri, çoğu insana ters olarak gayet rahat duran yüzler, yanındakiyle olan sohbetinden dolayı gülen yüzler, özlemiş yüzler... Kendisinin ne olduğunu düşündü. Çaresiz ve ne yapacağını bilmeyen bir aptal?

Hala içeri girmemişti. Son adımı atmadan önce durdu. Yavaşça kafasını arkasına çevirdi. Neye baktığını bilmiyordu. Belki uzaklara? Uzağa gitmek istiyordu. Çok uzağa. Ama bir yandan burada kalmak istiyordu. Saçlarını ordan oraya savuran rüzgar gözlerinin tekrar dolmasına neden olmuştu. Kıpırdamadan aynı yere bakmaya devam etti.

Plan is Over | ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin