Multi müziği: Yoon Mi Rae - Always.
Chanyeol hatalar yapmıştı. Yaptığı şeylerin doğru olmadığını biliyordu ve bunların pişmanlığını yaşaması kendini aptal gibi hissetmesine neden oluyordu. Hayatında ilk kez, ilk defa bir şeylerin düzeleceğine inanmıştı. İntikam alabileceğini düşünmüştü. Planlar kurmuştu. Bu planların sonucunun bu olmaması gerekirdi. Adım attığı o karanlık tünelin sonu gözüküyordu artık. Ve sonu, hiçte tahmin ettiği gibi olmamıştı. Bu planda Park Chanyeol'un, Byun Baekhyun'a aşık olması yoktu.
Chanyeol otobanda son hız havaalanına gidiyordu. Bu hızla devam ederse 15 dakikaya oraya varırdı. Ama 15 dakikada oraya varırsa, her şey için çok geç olabilirdi. Hızını arttırdı. Yolda kendinin bile göremediği hızla ilerliyordu. Hızının yanına birde gözlerinin dolu olması eklenince yolu görmede çok zorlandığını fark etti. Seri bir şekilde koluyla gözünü sildi ve yolda son sürat gitmeye devam etti. Baekhyun gidemezdi. Onu kaybedemezdi.
4 kere kaza yapmaktan son anda kurtulmuştu ve 9 dakikada havaalanına varmıştı. Arabayı nereye park ettiğini bile fark etmeden hışımla havaalanına koştu. İçeri girdiğinde kulağına doluşan kargaşa ona Baekhyun'u bulamayacağı hissini verdi. Derin bir şekilde yutkunduktan sonra görevli olduğunu düşündüğü adamın yanına koştu.
"Japonya uçağı ne zaman kalkıyor?" Nefes nefese kalmış bir şekilde adama sorduğunda adam saatine bakmıştı.
"3 dakika sonra kalkacak." Chanyeol kafasıyla onaylayıp havaalanına koşuşturmaya başladığında aşağı kata inmesi gerektiğini yapılan anons sayesinde anladı. Yürüyen merdivenleri gördüğünde o tarafa koştu. Kaygan zemin ayaklarının kaymasına sebep oluyordu ve koşarken düşecek gibi hissetmişti kendini. Hızlı koşmaya çalışıyordu ama sanki ayakları ona meydan okuyor gibiydi. Yavaş gittiğini sanıyordu. Daha fazla hızlanması gerekti.
Yürüyen merdivenlerin yakınına geldiğinde hızlıca adımını atıp aşağı inmeye çalışan insanların arasına girdi. Yürüyen merdivenin gerçekten çok yavaş olduğunu fark ettiğinde insanları iterek -özür dilemeyi ihmal etmiyordu- hızlıca aşağı indi.
Japonya uçağına binecek yolcuları gördüğünde gözleri Baekhyun'u aradı. Japonya yolcuları uçağa binmek için sıradaydı. Biletleri kontrol edilip işlemler yapıldıktan sonra şeffaf camlı kısa bir yoldan uçağa giriş yapıyorlardı.
Chanyeol nefes nefese hala gözleriyle Baekhyun'u ararken, şeffaf camlar sayesinde geçişte yürüyen Baekhyun'u gördü. Kafasına bir şapka, ağzına bir maske takmıştı. Omuzları düşmüş bir şekilde elindeki bavulu sürüklerken yüzüne -Chanyeol'un görebildiği kadarıyla- yerleşmiş ifade Chanyeol'un kalbine bir bıçağın saplanması hissini vermişti.
Oraya gidip Baekhyun'u durdurması gerektiğinin farkındaydı fakat ayakları yere sabitlenmiş gibi hissediyor, kıpırdayamıyordu. Sanki kafasının aşağısı felç geçirmişti. İstemsizce dolan gözlerinden akan yaşlar Chanyeol'a ne kadar çaresiz olduğunu hatırlatıyordu. Yaklaşan karanlık, eski günler...
Chanyeol'un yere çöküp kendini teslim etmesine sebep olan şey çaresizlikten çok pişmanlık, sevgi, kaybetme duygusu idi. Dudakları titrerken hala Baekhyun'u izliyordu. O an, bir şey oldu ve Baekhyun sanki Chanyeol'un orada olduğunu biliyormuş gibi arkasına baktı.
Baekhyun, yerde dizlerinin üstüne çökmüş, ağlayarak kendisini izleyen Chanyeol'u gördüğünde tüylerinin diken diken olduğunu hissetti. Herhangi bir şekilde rüzgar almayan yerde soğuk bir rüzgar esmişti sanki ve bu rüzgar Baekhyun'un derisini her tatışında kesiyor, derin yaralar bırakıyordu.
Baekhyun kendisine bakan gözlerin bir şey anlatmak istediğinin farkındaydı. Çaresizce bakıyordu Chanyeol Baekhyun'a. Baekhyun, birbirlerine olan uzun bakışları sırasında söylemek istediklerini gözleriyle söylediğini umdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Plan is Over | ChanBaek
FanfictionChanyeol hatalar yapmıştı. Yaptığı şeylerin doğru olmadığını biliyordu ve bunların pişmanlığını yaşaması kendini aptal gibi hissetmesine neden oluyordu. Hayatında ilk kez, ilk defa bir şeylerin düzeleceğine inanmıştı. İntikam alabileceğini düşünmüşt...