Kyungsoo pipeti ile önünde ki portakal suyunu karıştırırken karşısında duran çocuğun onu izlediğinin farkındaydı. Kafasını kaldırır ve ona bakarsa göz göze gelirlerdi ve bu Kyungsoo'nun isteyeceği son şeylerden biriydi.
"Dün seni bıraktığım parka neden gittin? Senin için önemli bir buluşma olmalı" Kyungsoo karşılaşmaya korktuğu gözlere duyduğu cümle ile istemsizce baktı. Bir süre kendisine bakan gözlere baktıktan sonra yavaşça kafasını portakal suyuna çevirdi ve karıştırmaya devam etti.
"Önemli bir şey değildi." Konuyu didiklememesi için kendi içinden dua ederken gözlerini kaçırarak söyledi. Jongin duyduğu cümleden memnun kalmamış bir şekilde kaşlarını kaldırdı.
"O zaman o kadar acele etmenin sebebi neydi?" Kyungsoo konuyu bu kadar derine indirmemek istiyordu. Gözlerini devirdi.
Hadi ama daha karşısında ki adamı tanımıyordu. İçinden bir his ona güvenebilirsin diyordu fakat diğer bir histe ona güvenme diyordu. Daha dün hoş olmayan bir şekilde tanıştığı ve ona hoş olmayan şeyler yaptıran, her şeyi dalgaya vuran ve karşısına sürekli gizemli bir şekilde çıkıp onu kötü durumlardan kurtaran biriydi. Diğer tarafını dinledi ve ona güvenmemeyi seçti. Böylesi daha iyiydi. Risk almak her zaman korkutucuydu ve risk alma kararı bile kendi başına bir riskti. Kyungsoo risk alamayacak kadar cesaretsiz olabilirdi.
"Gerçekten, seni tanımıyorum ve bu...bu-- her neyse. Sana hiç bir şey anlatma zorunluluğum yok. Kim olduğuna dair fikrim bile yok. Rica ediyorum, bundan sonra benimle muhattap olmayın. Size iyi günler." Kyungsoo cümlesini doğru düzgün bir şekilde tamamladığı için belli belirsiz bir nefes aldı. Yanlış bir şey yapmamıştı. Doğru olan buydu diye düşünüyordu.
Jongin Kyungsoo'nun dediklerini idrak edene kadar Kyungsoo küçük kafeden ayrılmıştı. Jongin arkasına yaslandı ve küçük olanın dediklerini düşündü. Bir yanı dediklerinde onu haklı bulsa da diğer yanı tamamen saçma buluyordu. Onu dün deli gibi inletenin kendisi olduğunu söylese böyle der miydi merak etti. Hayır hayır, bu kesinlikle kötü sonuçlanırdı. Yumruklar.. tepinmeler.. tokatlar. Kafasını salladı ve gözü masada ki telefona ilişti. Düşünmeden telefonu eline aldı ve ekranı açtı. Açmasıyla beraber sırıtması bir olmuştu.
Birbirine sarılmış Baekhyun ve Kyungsoo.
Dalga geçercesine bakışlarıyla telefonu tereddüt etmeden açtı ve galeriye girdi. Girmesiyle beraber kafedekileri kahkahasından rahatsız etmemek için dudaklarını birbirine bastırması bir olmuştu. Kahkahasını engellemeye o da yetmeyince eliyle ağzını kapattı ve gülmekten yaşaran gözlerini kırpıştırdı. Kyungsoo'nun birbirinden saçma pozlar verip çekildiği fotoğraflar Jongin'in katıla katıla gülmesine sebep olmuştu.
Neredeyse tüm fotoğrafları ve telefonu tamamen inceledikten sonra kendi telefonuna ve Kyungsoo'nun telefonuna birbirlerini kaydetmişti. Küçük olanın rehberinde "esmer bomba" adlı kişinin numarasına sahip olmak çok iyi hissettiriyordu.
Küçük olan ise kafeden çıkar çıkmaz evine gitmişti. Geriye kalan zamanı ise odasında düşünerek geçirmişti. Baekhyun aklından bir türlü çıkmıyordu. Kyungsoo suçlu olmamasına rağmen üstünde bir yük varmış gibi hissediyordu. Abartmış mıydı? Sadece bir buluşma diye düşündü. Unutulan bir buluşmanın getirdiği sonuçlar..
Sevdiği adamı kaybetmişti. Belki de kendi elinin tersiyle düşünmeden tepmişti onu. Onlarca yılı.. onlarca anısı ve sevgisini hissettiği tek kişi. Onu gerçekten seviyordu. Bunu her zaman dile getirmese de Baekhyun onun yaşama kaynağı idi adeta. Baekhyun denince yüzünde bir tebessüm oluşur içi titrerdi. O mükemmeldi. Kyungsoo için fazla mükemmel. Yaşadıkları tüm şeyleri bu kadar hızlı silemezdi. Onların hikayesi burada bitemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Plan is Over | ChanBaek
FanfictionChanyeol hatalar yapmıştı. Yaptığı şeylerin doğru olmadığını biliyordu ve bunların pişmanlığını yaşaması kendini aptal gibi hissetmesine neden oluyordu. Hayatında ilk kez, ilk defa bir şeylerin düzeleceğine inanmıştı. İntikam alabileceğini düşünmüşt...