《16. Bölüm》

1.5K 139 7
                                    

Jongin hala aynı yerde, aynı pozisyondaydı. Gözüne gram uyku girmemişti ve yaptığı tek şey tavanı izlemek olmuştu. Kapının çalınmasıyla dünyayla olan kesilmiş bağlantılarını devreye soktu ve kendine ayağa kalkıp kapıya bakmasının gerektiği düşüncesini sindirdi.

Ayağa kalkıp kapıya giderken vücuduna zincirlerin bağlanmış olduğunu hissetti. Vücudunu taşıyabileceğini sanmıyordu. Kendini yoracak bir şey yapmamasına rağmen bu kadar yorgun hissettmesini ağırlaşan kalbine verdi. Kapıyı açmak için elini kaldırdığında kaldırdığı kolu uyuşmuş hissi yaratmıştı. Kapıyı ifadesizce açtığında karşısında görmek isteyeceği ilk kişi duruyordu.

"Telefonum burada kalmış sanırım." Jongin saatlerdir duymak istediği sesi duyduğunda nefesinin kesildiğini hissetti. İçinde anlam veremediği kıpraşmalar olurken gözleri dolmuştu. Jongin Kyungsoo'nun gözlerinin içine uzun bir süre baktıktan sonra kapının önünden çekildi. Kyungsoo kendisine bakan anlamlı gözlerle buluşmamak için ayrı bir çaba harcarken içeri girdi.

Darmadağın yaptığı ev hala aynı şekildeydi ve Jongin bıraktığından farksızdı. İçi burkulmuş bir şekilde telefonunu bıraktığı odaya girdi. Burasının da bıraktığından farksız olduğunu görünce kendisini takip eden Jongin'e döndü. "Pasaklı biri olduğunu bilmiyordum." Kyungsoo bunu herhangi bir cevap almak için söylememişti ve Jongin cevap da vermemişti. Verecek cevabı, söyleyecek tek kelimesi bile yoktu zaten. Kyungsoo'yu gitmemesi için ikna etmek saçmaydı. İkna etmek istese de kelimeleri düzgün bir hizaya sokup cümle kurabileceğini sanmıyordu. Fakat açıklaması gereken şeyler vardı ve nasıl olacaksa olsun anlatması gerekiyordu.

"Kyungsoo." Jongin orada yokmuş gibi etrafta telefonunu arayan Kyungsoo'ya seslendi. Kyungsoo cevap verecek gibi durmuyordu bu yüzden devam etti. "Lütfen beni dinle. Sadece 5 dakika." Sanki Jongin hiç konuşmuyormuş gibi hala telefonunu arıyordu küçük olan. Yüzü ne kadar kendine gelmiş gibi gözükse de içi ağlıyordu, belliydi.

"Seni seviyorum Kyungsoo." Jongin açıklama yapmadan önce içinden gelen cümleyi söylediğinde Kyungsoo sesli bir şekilde güldü. "Buna inanmamı bekleme benden." Jongin sonunda cevap geldiğinde Kyungsoo'ya yaklaştı ve telefon aramayı bırakıp kendisini dinlemesi için kollarından tuttu. Ev gibi dağınık olan yatağa Kyungsoo ile beraber oturduğunda Kyungsoo itiraz etmemişti.

"Bak yaptığım şeyler hataydı. İnan bana çok pişmanım." Kyungsoo gözlerini devirdiğinde Jongin her şeyi anlatmadan önce derin bir nefes aldı.

"Chanyeol, başından beri Baekhyun'a acı çektirmenin peşinde. Baekhyun'un annesi ve onun babası evlendikten sonra babası Chanyeol yerine Baekhyun ile ilgilenmeye başladı ve resmen kendi çocuğunu unuttu. Chanyeol o yaşından beri Baekhyun'dan nefret ediyor. Baekhyun'a acı çektirmek için planlar yapıyordu ve benden de yardım istedi. İlk olarak sen ve Baekhyun'u ayırmamız lazımdı. Bu işi bana vermişti. Ben çok üzgünüm. Çok pişmanım. Böyle olacağını bilmiyordum ve istemeden seni sevdim. Bunun içinde özür dilerim. Hayatını, Baekhyun'un hayatını mahvettik. Benimle konuşmamakta haklısın. Çok haklısın. Ne desem bilemiyorum ama beni affetmeni istiyorum." Kyungsoo şaşkınlıktan hafif aralanmış ağzıyla duyduklarını sindirmeye çalışırken Jongin Kyungsoo'nun tepkisini ölçüyordu.

"Y-yani Baekhyun'un randevuya geç kalması, o anda Chanyeol ile beraber olması.."

"Hepsi planlanmıştı." Jongin Kyungsoo'nun dediği şeyi tamamladı. Cümlesini bitirir bitirmez yüzünde hissettiği sıcaklıkla gözlerini yumdu. Kyungsoo'nun attığı tokat canından çok kalbini acıtmıştı ve zaten perişan halde olan Jongin tamamen yıkıldığını hissetti.

Plan is Over | ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin