Siyah, süper mini bir elbise, altına siyah bir çizgisi olan külotlu çorap giymişti Nastya. Leopezevenknardo'ya inat seksi olmak için südyenine pamuk koymuştu.
Sarı saçları kıvırcık olduğu için bir şey yapma gereği duymamıştı. Biraz makyaj ve topuklu ayakkabılarla tamamdı her şey.
Aynaya baktığında, Ariana'ya benziyorum, diye düşündü. Yüzünü buruşturup evin güvenliğini açtı. Kapının önüne çıkmasının üzerinden birkaç dakika geçmişti ki, Leopezevnknardo kapısının önünde belirdi.
Arabasından inip ona şaşkın şaşkın baktı. Ardından memnun olmuş bir gülümsemeyle ona baktı. "Burada mı yaşıyorsun? Ne arıyorsun burada?"
"Belamı," diye cevap verdi aksi bir sesle.
Gece hemen bitsin istiyordu.
"Sana bir hediyem var, leydim."
Yalaka.
Bir kutudan kolye çıkarttı. Ucunda periye benzeyen bir şey vardı. Kolye Nastya'nın göğsüyle boynu arasındaki o noktada durdu.
Ve arabaya binip gitti.
Yol boyu Leopezevenknardo ona akrabalarıyla hiç mi hiç umrunda olmayan bilgiler vermiş, susmak bilmemişti.
Arabayı valeye verip tam kapıdan geöerken Leo elini beline koydu ve kulağına eğildi. "Nazik ol."
Seni nazik nazik sikerdim de… diye geçirdi içinden. Bunu düşünmek bile bu kadar zevkliyse, yapmak ne kadar zevkliydi acaba?
Komik olmayan şeylere gülümsemek için kendini zorlamasıyla geçen hayatından çalınmış en iğrenç yirmi beş dakikaydı. Ayakları uyuşmaya başlamıştı ve tek tesellisi atacağı yumruklardı.
Ve herkes gibi biri daha geldi.
Esmer, uzun boylu cüsseli biri gelip Leo'yla saçma salak geçmişe dair espriler yaptılar. Karşıdakinin bakışları ona dönünce siklemedi Nastya. Herkes bunu yapmıştı.
"Ben, Chris," dedi karşıdaki elini uzatarak.
Nastya tek kaşını kaldırıp eline baktı.
Yalakalık bu aileye özgü bir şey miydi?
Adını söyleme gereği duymadı.
"Suskunmuş ha," dedi iki numaralı yalaka bir numaralı yalakaya. "Sıkılınca bana da verirsin değil mi?" dedi Nastya'dan tarafa bakmayarak.
Ona orospu mu demişti?
"Tabii," dedi Leo gülerek.
Leopezevenklardo isminin hakkını verip pezevenklik mi yapıyordu?
Nastya Chris'in karnına dirseğini geçirdi. Aletine de tekmeyi indirdi. Ardından onu havuza attı.
Herkes havuz partisinin başladığını zannedip suya girdi. Leo Nastya'nın elinş tutup çıkarttı onu ordan. Fazla bile kalmışlardı ya neyse.
Kapıdan çıkar çıkmaz Leonardo kahkahalarla gülmeye başladı. Hala Nastya'nın elini bırakmamıştı.
Nastya onun anırmasının bitmesini bekledi.
Bitince Leo, onu tuttuğu elinden kendine çekti. Ve öpüşmeye başladılar. Bir süre dilleriyle savaştıktan sonra Leo boynunu öpmeye başladı. Ardından Nastya'nın gözlerine bakıp "Bu gece benim ol," dedi. Neydi o gözlerindeki? Arzu mu?
Nastya için sorun yoktu. Sevişmek onun için her gün ekmek almaya giden çocuğu izlemek gibiydi. Annesi olacak kadın sayesinde. Ancak südyenindeki pamuklarla o iş pek de iç açıcı gözükmüyordu.
"Olmaz," dedi net bir şekilde.
"Sadece bir gece."
"Olmaz."
"O zaman polisin bu ihbarı çok seveceğine eminim."
Bu iş fazla uzamıştı. Elmacık kemiğine yumruk indirdi. Alt çenesine bir yumruk daha. Karnına sert bir yumruk.
Hala hırsını alamamıştı ama sakinleşti.
"Söyle, annene de söyle."
Arkasını dönüp gitti.
Gidecekti bu ülkeden. Uzun bir tatil ona iyi gelecekti.
Korktuğundan değil… Belki biraz korkmuş olsa bile, bu tatile ihtiyacı vardı.
Kesinlikle uzun upuzun bir tatil yapmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
internet faresi
Mystery / ThrillerBazen, kazanmak için cüsseye değil, zekaya ihtiyacınız vardır.