NEFES ALMASINA BİLE...

494 32 22
                                    

KUZEY DEN ;


Kızlar sabahtan beri hazırlanıyordu. Odadan sadece alışveriş için çıktılar. Daha ne aldıklarını bile bilmiyorduk. Batuyla acayip merak ediyorduk. Denize ne giyse yakışır aslında. Bu arada deniz çoğu şeyi hatırladı. Doktoru arayıp söylediğimde o bile şaşırdı.


Bu kadar erken kendine gelmesini kimse tahmin edemiyordu. Onu bizim aşkımız iyileştirdi. Birbirimize olan inancımız ayakta tuttu onu. Merdivenlerden sesler gelince gözlerimizi o yöne çevirdik. Topuklu ayakkabıları parkeyle bütünleşince ortaya çıkan ses tüm evi dolduruyordu.



Gözlerimi yavaş yavaş ayaklarından yüzüne doğru gezdirdim. Nefesim kesilmişti resmen. Su yeşili elbisesinin üzerinden siyah dantel işlemeleri vardı. Saçlarını düzleştirmişti. Gözlerine siyah ve mavi ağırlıklı makyaj yapmıştı. Siyah derken eyeliner diyorlar sanırım adına. Ondan sürmüş işte. Kısacası harika görünüyordu. Tek sorun elbisenin kısa olması ve onun çok güle olmuş olmasıydı. Bu gece kavga çıkabilirdi.





Kafamı Batuya çevirdiğimde onunda benden farksız olmadığını gördüm. Seda da mavi ve siyah karışımı bir elbise giymiş saçlarını dalga dalga yapmıştı. O da çok güzel olmuştu fakat benim gözüm denizden başkasını görmüyordu.


Seda Batu nun deniz ise benim yanıma gelince kolumu girmesi için üçgen şekline getirdim. O da gülümseyerek koluma girdi. Seda ise Batu nun koluna girdi. Önceden denize yapacağım süprizi hazırlamıştım. Daha doğrusu iki üç saat önce hazırlattım. Bakalım neler olacak.


Denizin kulağına yaklaşıp nefesimi ona aktardım. Bir anda titredi. Beklemediği içindi bu titreme.




-çok güzel olmuşsun. Bugün sana süprizim var hazır ol




-teşekkür ederim. Ne süprizi çok merak ettim.



-adı üstünde süpriz.



-ip ucu versen.



-Hayır




-ya kuzey peki iyi bişey mi kötü bişey mi?






Kötü bişey derken bile gözlerinden korku geçmişti. Bu benim gülümsememi soldurmaya yetmişti.





-bak orası sana bağlı




-nasıl yani




-deniz yeter.








Bişey demeden önüne döndü. Bende kolumu indirip elini tuttum. Parmaklarımı parmaklarına kenetleyip yanağına öpücük kondurdum. Bu onu gülümsetmişti. Deniz gülünce neden yaşadığımı anlıyorum. Hayata bağlanıyorum. Yaşadığım acıları unutuyordum.





Deniz benim arabama seda ise Batu nun arabasına bindi. Zaten öyle olmalıydı. Sessiz bir araba yolculuğundan sonra boğaz manzaralı bir restauranta geldik. Arabalardan inip içeriye ilerlemeye başladık. Terasta yemeyi tercih ettik. Hem oranın manzarası çok daha güzeldi.






Siparişleri verdikten sonra biraz sohpet ettik. Ve şu anda batuyla seda karşımızda resmen can çekişiyordu. Bize bişey söylemeleri lazımmış ama bir türlü cesaret edemiyorlardı.




-lan söyleyin artık.



-bence de kuzey haklı seda




-tamam be Batu sen söyle



Siyahın içindeki beyazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin