silgi

831 68 9
                                    


Sıkıcı okuldan sonra çıkış zili çaldı ve sınıf ipini koparmış inekler gibi sınıfı terk ettiler. Kuzey ise hala beni bekliyor. Çok sevdiğim silgimi bulamıyorum. En son matematik sorusu çözüyordum daha sonra kolum çarptı yere düştü bende dikkatim dağılmasın diye sonra alırım dedim ama şimdi bulamıyorum. O silgi benim için önemli hemde çok özel bir nedeni yok ama bana şans getirdiğine inanıyorum. Ya ben onunla daha ne sınavlara girecektim

-başlatma silgine yürü gidelim

-sen git ama ben bulmadan şuradan şuraya gelmem

-yenisini alırsın kafan o kadar mı çalışmıyor

-çok zekisin sen allahım ya

-kapa çeneni ve beni iyi dinle sadece beş dakikan var buldun buldun yoksa eve gideriz ve sen kendine yeni bir silgi alırsın

-off tamam sende yardım et

-sabrımı zorlama çabuk bul şu lanet silgiyi

-o lanet değil uğurlu

-kızım sen salak mısın? Lan çabuk bul şunu valla elimden bir kaza çıkacak

-tamam bekle az

-ya sabır

Allahtan sabır dileyerek yukarı baktı. Bende hala silgiyi bulmaya çalışıyordum. Sanki yer yarıldı içine girdi. Biri almış olmasın...

Şu anda arabadayiz ve ben ağlamak üzereyim. Silgiyi bulamadık. Ben gerçekten bana şans getirdiğine inanıyordum ama şansım beni terk etti. Kuzey çok sinirlenmisti bana. En son kolumdan sürükleyerek arabaya bindirdi. Kesin biri aldı. Neyse artık unutmam lazım.
Sonunda eve geldik. Ben direk odama çıktım. Moralim zaten bozuktu. Bu yaptığım Çocuksu gelebilir ama beni anlayan anlar.

Bazen bir cismin size şans getirdiğine inandirir kendini. Bazen bir kolyeden medet Umarız bazen bir tokadan. Bende bir silgiden işte. Ama çok abartmamaya karar verdim. Kısa bir duş aldım. Sonra saçlarımı kurutup dağınık bir şekilde topuz yaptım. Rahat bişeyler giydikten sonra aşağıya indim ama kimse yoktu. Bende geri yukarıya çıktım. Kuzeyin yanına gitmek istedim ama sonra ondan da vazgeçtim.

Gözlerimi açtığımda saate baktım. Nasıl olur ya saat on iki ydi. Uyuyakaldim sanırım. Karnimdan gelen tuhaf sesler utanmama sebep oldu resmen. Yüzümü yikadim ve aşağıya indim. Parmak uçlarında yürüyerek mutfağa girdim. Bakalım ne yemek var? Ocağın üstündeki tencerelere yaklastim ve birinin kapağını tutup açtım
Allahım sarma.

Ağzıma kadar doyduğumu anladığım da yemeyi bıraktım. Tencereyi yerine geri bıraktım ve hiç ışığı açmadan yolu bulmaya çalıştım. Merdivenlere geldiğimde ayak sesleri duydum ama umursamadim. Tam bir adım daha atmıştım ki sert bir cisme çarptım. Dengemi kaybedip düşeceğim anda bir kez daha güçlü kollar beni yakaladı. Daha sonra reflex
olarak beni kendine biraz daha yaklaştırdı.

Karanlık yüzünden bişey göremiyordum sadece hissediyordum. Onun varlığını kollarını hissediyordum. Ikimizde tek kelime bile etmeden öylece duruyorduk. Birden ışıklar açıldı ve Kuzeyin babası bize şaşkın şaşkın bakmaya başladı. Kuzey hemen beni bıraktı ve boğazını temizlermis gibi sesler çıkardı.

Allahım rezil oldum

-siz ne yapıyor sunuz

-şey ben düşüyordum kuzey de beni yakaladı yani tuttu yanlış anlamayın

-yok bişey baba

-kuzey sen benimle gel sende odana

Kuzey gözlerini devirerek babasını takip etti allahım şu adama sinir oluyorum ya. Ben başımı eğerek önlerinden geçtim.

Odaya girer girmez içimi bir sıkıntı kapladı. Acaba babası çok kızar mı kuzeye ya. Daha fazla dayanamayıp Kuzeyin odasına gitmeye karar verdim.

Kapısının önünde derin bir nefes alıp kapıyı açtım. Kuzey hala gelmemişti. Yatağına oturamayacağıma göre masasının yanından sandalye çekip oturdum.

Kapı hızlıca açıldı ve karşımda gözlerinden ateş çıkan kuzey belirdi. Beni görünce şaşırmış gibi oldu ama daha sonra yine ifadesiz haline döndü. Yatağına gitti ve benim tarafıma doğru oturdu.

-ne işin var senin burda

-Özür dilerim

-neden

-baban sana kızmadı mı

-hayir

-ama çok sinirliydi

-seninle ilgili bir durum yok tamam mı

-anladım

-ne güzel

Gözlerini devirdi ve ellerini saçlarının arasından geçirdi. O ara beni bile şaşırtan soruyu sordum.

- benim bir sonum var mı

-bu sana bağlı

-nasıl yani

-babam ve ben sana güvenmiyoruz. Bilmediğin bir sürü şey var. Ve emin ol öğrenmek istemezsin. Her neyse bu evden ve benden kuruluşun yok tek çaren bu hayata alışmak

-ama ben bu hayatı seçmedim

-biliyorum bu yüzden hala yaşıyorsun

-korkuyorum

-neyden

-bu hayata alışmaktan

-neden

-bilmiyorum ama çok yanlış geliyor

-o zman seni çok zor zamanlar bekliyor

-peki ileride aşık olup evlenirsem o zman özgür olurmuyum

-aklından geçirme bile

-n..ne neden

-sen aşık olamazsın

-benimde bir kalbim var

-yok

-na..nasıl

-sen bana aitsin benim emrim altindasin yani kalbin bana ait.

Göz kırptı ve kapıya doğru ilerledi. Açtı ve çıkma mi belli eden bir şekilde elini öne doğru uzattı. Oturduğum yerden kalktım ağır adımlarla ilerledim. Tam karşısında durdum ve

- kalbim sana ait değil. Kendini bu yalana inandirma. Ve elbet bir gün aşık olup burdan gidecem.

-bu kadar emin olma ben işimi sağlama alırım. Sana güvenmiyorum. Hareketlerine dikkat et yoksa sen zararlı çıkarsın.

Daha fazla konuşmaya gerek duymadan odadan çıktım. Kendi odama girer girmez kendimi yatağa attım ve bugünü düşünmeye başladım. Yarın beni neler bekliyordu acaba. Ve ben çınar la ödev işini konuşacak tim. Keşke hiç zaman geçmese...








Biraz kısa bir bölüm oldu. Artık haftada iki bölüm yayınlamayı düşünüyorum. Okuyan herkese çok teşekkür ederim :) ) ) ) )

Siyahın içindeki beyazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin