~3~

1K 31 7
                                        

Kendimi dışarı atar atmaz gözlerim yaşlarını serbest bıraktı. Sandaletlerimi ayalarıma geçirip bağlarını bağlamadan hemen yukarı kata yöneldim. Hızla çıkıp boş evde hıçkırarak ağladım. Herkesin düğünde olması işime gelmişti. Bavulların olduğu odaya geçip sessizce ağlamaya devam ettim. Selim'den başkası olmazdı olamazdı. Ben hayat boyu kimseyle olmayacağımı düşünürken şımarık bir çocuk her şeyi mahvediyordu. Kendini beğenmiş pislik! Selim'i ne kadar unutmuş olsam da yerini doldurmaya niyetim yoktu. Birini kaybetmenin acısını çekmişken bir daha kimseyi hayatıma dahil edemezdim. Kaldı ki bir çocuk mu kurduğum bu dengeyi yıkacaktı? Daha neler. Ki beni evli bilen biri bunu nasıl yapabilmişti? Kime nasıl anlatabilirdim bunları? Düğünden hemen sonra gitmeyi düşünmeye başladım. Bilet bulabilir miyim? Bu düşüncelere dalmışken dinen göz yaşlarım kurumuştu yanaklarımda. Kalkıp banyoya girdim. Yüzümü yıkayıp çıktıktan sonra kapının karşısındaki koltuğa oturdum. Banyoda iyice yıkadığım halde dudaklarımı ıslak ellerimle silmeye başladım. Hırsla silmeye devam ederken o sinir olduğum tipi karşımda merdivenlere dayanmış dururken gördüm. Sinirle kalkıp bağıracağım sırada düğünden birileri geldi ve bana seslendi.

"Kübra! Neredesin sen kızım? Fotoğraf çekecektin sen hani?"

"Tamam geliyorum. Kameramı almaya geldim."

Yalanıma kanıp giden akrabamın arkasından baktım. İçeri girip kameramı ve telefonumu almak için arandım. Aklım uçmuş halde nereye koyduğumu hatırlamak amacıyla evin içinde dolaşırken bir bedene çarptım. Kafamı kaldırırken kim olduğunu anladığım için sinirle elimi de kaldırdım ama elim havada kaldı. Kolumdan yakaladığı için yüzüne ters ters bakmakla yetindim. Elimi çekmeye çalışırken bir yandan da sessizce bağırdım.

"Bırak kolumu! Bıraksana çocuk!"

Sinirlendiğini görebiliyordum. Ama ben yanlış bir şey söylememiştim. Baygın gözlerimi yüzünde gezdirdim. Kolumu bırakması için daha ne kadar sert bakabilirdim?

"Bana çocuk demekten vazgeç. Ben çocuk değilim."

"Bana göre çocuksun."

Sinirle soluyup dik dik bakmaya başladı. Bense kolumu çekmeye çalışırken yüzümü buruşturdum. Acımaya başlayan kolum açık olduğu için dikkat çekebilirdi. Ayrıca az önce giden ve beni bekleyen kişiler anlayabilirdi bu çocuğun yaptığını.

"Bırak kolumu. Bir daha demem."

Tehditvari sözümden gram etkilenmeyen çocuk daha da sıkıp duvara yasladı beni. Diğer elimi kaldırıp tokat atacakken onu da bileğimden yakaladı. İkisini de aşağı indirip bileklerimden tutarak sabitledi. Yüzüme dikkatle bakan koyu gözleri merak doluydu. Diyecek kelime bulamıyordum. Nasıl kurtulacaktım? Bir kere daha denedim uzaklaşmayı ama nafile. Çocuk falan ama baya bir güçlüydü. En sonunda konuşma kararı aldım.

"Amacın ne senin? Bıraksana beni ya!"

"Amacım hımm bir düşüneyim. Bilmem sence?"

"Ne bileyim ya ben. Manyak mısın nesin? Evli bir kadınla böyle yakın olmak doğru mu sence? Çabuk bırak beni yoksa bağırırım."

"Evli mi sen mi?"

"Bağırırım diyorum sana."

"Bağır. Bence bir sorun yok. Millet gelene kadar ben seni öper kaçarım bile."

Donmuş bir halde yüzüne bakıyordum. Amacını anlamayı geçtim önce elinden kurtulmayı düşünüyordum. Oflayıp yeniden denedim kurtulmayı ama yine başarısız oldum.

"Debelenmeyi bırak. Bir çocuğa bile gücün yetmiyor."

Sinirle bir şey söylemeyip kendiliğinden bırakmasını beklemeye başladım. Etrafı izleyerek ofladım.

Vuslat #Perspektif2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin