~4~

985 29 2
                                    

Yakınlarımın tek bir muhitte birleşmiş olması bir yandan iyiyken bir yandan kötüydü. Diğer kuzenlerimde kalacak olsam bile bu arsız esmerden uzaklaşamıyordum. Bu yüzden annemi arayıp despot kadını ikna etmeyi denedim. Annem bir dediğini iki edemeyeceğiniz bir kadındı. Babam bile onun sözünün üstüne söz söyleyemiyordu. Benim itirazım boşa kürek çekmek olsa bile denemeye değer diye annemi aramıştım.

"Anne lütfen ya! Çok sıkıldım ben burada. Erken dönsem ne olur ki?"

"Kızım gez toz işte. Denize git. Tatilini değerlendir. Neden gelmek istiyorsun şimdi? Daha iki gün oldu."

"Anne burası o kadar da güzel değil. Başka bir yere tatile gitsem olmaz mı?"

"Hayır. Bu kesin bir cevap. Orada kalıp kuzenlerin ve akrabalarınla vakit geçir. Bir kere izin alabildin zaten."

"Offf anne ya. İstemiyorum burada kalmak. Offf."

"Bu kadar ısrar etmeni anlamıyorum. Orada iznini geçireceksin Kübra o kadar."

Konuşmamız benim sokakta attığım voltalarla son bulmuştu. Annem tahminimi doğru çıkarmış dönmeme izin vermiyordu. Saçlarımı sinirle çekiştirdim. Burada iki haftayı nasıl geçirecektim? Gecenin köründe elimde telefon evin önünde gidip geliyordum. Yorulunca kaldırım taşlarına oturdum. Burada yaşıtım bile yoktu. En büyük kuzenim üniversiteliydi. 22 yaşında olan kuzenimle vakit geçirmek istiyordum. Ama şartlar pek istediğim gibi değildi. Başımda Yağız gibi bir arsız bela vardı. Bir tehlikeydi benim için. Nitekim kafamı gördüğüm spor ayakkabılarla kaldırdığımda yüzünü gördüm. Sinirle başımı iki yöne sallayıp telefonuma döndüm. Yanıma oturduğunu hissedince biraz uzaklaşmaya çalıştım. Ama kolumu tutup engelledi yine. Ters bakışlarım yüzünde gezinirken arsızca sırıtıyordu.

"Annenden mi izin alıyorsun? Halbuki evli bir kadın eşinden izin alır değil mi?"

"Git başımdan seninle uğraşamam."

Evli bir kadın sözüne yaptığı vurgu canımı sıkmıştı. Evli olmadığımı biliyordu. Öğrenmesi değil buna bu kadar takılması sorundu.

"Gidemem."

"Bela mısın oğlum? Git başımdan."

"Ben bela demezdim. Olsa olsa tatlı bela olur benden."

"Hı-hı tabii."

"Dudaklarının tadını unutamıyorum."

"Kapa çeneni çocuk."

"Bana çocuk demekten ne zaman vazgeçeceksin? Yedi yaş fark bana çocuk demeni gerektirmez."

"Bak, senin saçmalıklarınla harcayacak vaktim yok benim. Uğraşma benimle."

"Yapamam. Saçmalık dediğin şey senden uzak durmamı engelliyor."

"Beni ilgilendirmez."

"Bak gidemiyorsun sen de. Bunun bir anlamı yok mu sence de."

"Yok. Hiç bir şeyin anlamı yok. Senin çocukluklarından başka bir şey yok ortada."

"Aklımdan çıkmaman benim çocukluğum mu?"

"Hayret bir şey ya! Etrafında kız mı kalmadı? Git onlarla uğraş. Ha tabii onlar sana çabucak kandığı için cazip gelmiyordur sana."

"Seni istiyorum ben onları değil."

"Ben seni istemiyorum ama."

"İstiyorsun."

"İstemiyorum diyorum ya. Kendini ne sanıyorsun sen?"

"Kendimi bir şey sanmıyorum. Bakışların beni istediğini açık ediyor."

Vuslat #Perspektif2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin