~13~

495 23 4
                                    

Eski sevgililer... Yeni ilişkilerde konuşulan kişiler... İnsan geçmişini değiştiremez değil mi? Ama yeni ilişkinde bunların etkisi oluyordu. Sinan'ın hakkında pek de bir şey bilmiyormuşum. Bunu öğrenmiştim o akşam. İster istemez canımı sıkmıştı. Bir şeyleri yoluna koymak için bir adım atarken başka çözümsüz bir yola girmek istemiyordum. Elbette eski sevgilileri vardı. Boşuna çapkın demiyordu millet ona. Ama bilmem gerekiyordu. Bilmeliydim ki hazır olayım. Düşünceli düşünceli fincanı elimde çevirirken karşımdaki adamdan habersizdim resmen. Adımı seslenmesiyle kendime geldim.

"Kübra? Her şey yolunda mı?"

"Konuşmamız gerekiyor."

"Tabii. Sorun ne?"

"Bak, biliyorum bu yaşa kadar hayatında birtakım insanlar oldu. Bu çok doğal. Ama bunları başkalarından değil de senden öğrenmeyi isterim."

"Ah! Anlıyorum. Birçok kişi girip çıktı hayatıma. Ama şuan senden başkası yok."

"Yakın zamanda birlikteymişsiniz. Neden ayrıldınız?"

"Dediğim gibi pek ciddi bakmıyordum ilişkilerime. Ebru da onlardan biriydi. Ama takıntılı çıktı. Umut beslemiş benden bağımsız. Seninle ilgili düşüncelerimi fark ettiğimde ayrıldım tamamen."

"Ayrıldığınızdan onun haberi yok anlaşılan? Baksana seni sorduruyor millete."

"Evet. Galiba öyle. Ama Serap biraz tuhaftır. Hem Ebru'nun arkadaşı olduğu için kendiliğinden de bunu söylemiş olabilir. Aklınca arkadaşını destekliyor."

"Anlıyorum. Peki bir sürpriz daha çıkar mı? Yani..."

"Hayır. Artık ciddi bir ilişkim var. Ve bunu bozacak bir durum olmaması için elimden geleni yapacağım. Söz veriyorum. Özür dilerim. Kafanı karıştırdı değil mi?"

"Hayır. Aslında bazı şeylerin konuşulması gerektiğini hatırlattı."

"Ne gibi şeyler?"

"Kübra?"

Sesin geldiği yöne dönünce hayal sandığım kişiyi gördüm. Yağız tüm gerçekliğiyle karşımdaydı. Bir kaşı yukarıda, sorgular vaziyette bir bana bir Sinan'a bakıyordu. Böyle öğrenmesini istemiyordum ikisinin de. Tam anlatacağım sırada neden ortaya çıkıyordu ki? Nutkum tutulmuş tek kelime edemiyordum. Sadece özlediğim gözlerine bakıyordum. Onu tekrar görmeyi nasıl da istediğimi hissetmekle meşguldüm. Bir açıklama yapmalıydım. Biliyordum ama sesim çıkmıyordu. Sinan durumu fark edip ayağa kalktı ve selamladı Yağız'ı. Tabii aynı nezaket esmer gencimizde mevcut değildi.

"Merhaba?"

"Kübra, konuşalım mı biraz?"

"Ta-tabii. Sinan müsaade eder misin?"

"Ben daireye geçiyorum o zaman. Görüşürüz."

Bozuntuya vermeden elimi hafifçe sıkıp gülümsedi. Ama biliyordum ki canı sıkılmıştı. Gidişini izleyip karşıma oturan Yağız'a döndüm. Ne kadar özlemiş olsam da tavrımı bozmadan nezaketsizlik yaptığını vurguladım bakışlarımla.

"Kimdi o adam?"

"Neden geldin?"

"Neden geldiğimi biliyorsun. Kim o adam?"

"Sözlüm."

"Ne sözü lan!"

"Bağırma. Herkes bize bakıyor."

"Kimse umrumda değil! Sözlüm ne ha ne!"

"Sözlendim."

"Vay vay. Beni gönderip hemen başkasına mı koştun?"

Vuslat #Perspektif2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin