~7~

753 31 2
                                    

Emir ve Ece ile şehirde gezmek iyi gelmişti. Aklımda ikamet eden şeyler biraz olsun uzaklaşmış hissediyordum. Sinema ve yemekten sonra sahilde yürüyüp Ege'nin eşsiz güzelliğini seyrettik dolunay altında. Çekirdek ve gazoz ikilisi ile dalgaları dinledik sadece bir süre. Emir üniversitede kızlarla arasında olan kısa süreli ilişkilerden bahsederken kendini best model sanıyordu. Ve bu durum gerçekten komikti. Hoş yakışıklıydı. Ama yine de kendini fazla abartıyordu. Kahkahalarımı bastırmanın zor olmaya başladığı an Ece'ye baktım. Onun da benden farkı yoktu. İkimiz aynı anda kahkaha atmaya başlayınca Emir kızgın ve komik bir halde dudak büzüyordu. Bu haline daha çok güldük. Bir süre sonra o da bize katıldı.

Keyifli akşamımız sona erdiğinde bitkin bir halde ilçeye geri döndük. Keyifli sohbetimiz balkonda sürdü biraz daha. Emir yatmaya gittiğinde biz oturmaya devam ettik Ece ile. Soruları başladığı sırada karşıda ağacın altında bekleyen Yağız'ı gördüm. Dikkatle beni izliyordu. Ama duyabilecek kadar yakında değildi.

"Gerçekten ondan hoşlanmıyor musun?"

"Hayır Ece. Hoşlanmıyorum."

"Bence bu yalan. Bakışların başka şeyler söylüyor."

"Hayır dedim ya Ece! Ben aşkı yaşadım. Bu kesinlikle aşk değil."

"Kendini kandırmaya devam et."

"Peki onu gerçekten bırakacak mısın? Yani demek istediğim gerçekten gidebilecek misin?"

"Onu bırakmak için önce onunla olmam gerekiyor değil mi? O benim değil. Zor da olsa gideceğim. Ve burada olan her şeyi unutacağım."

"Madem öyle zor olmaması gerekmiyor mu?"

"Evet ama zor işte. Elimden gelen bir şey yok."

"Onunla konuşmayı düşünüyor musun peki?"

"Hayır kesinlike hayır."

"Neden?"

"Çünkü beni etkilemesini istemiyorum."

"Onunla konuşmalısın."

"Yapamam. Anlamıyorsun."

"Bence o da anlamıyor."

"..."

"Şuan karşıda."

"Biliyorum."

Tekrar ona baktığımda biraz daha yaklaşmıştı. Gözleri yaşlı bir halde parlıyordu. Konuştuklarımızı duyduğundan emin olmuştum. Nedensizce gözlerim dolmaya başladı. Gözlerinin içine bakarken kalbim sıkıştı. Ona daha fazla haksızlık yapamazdım. Bu kadar yaklaşmasına bile müsaade etmemeliydim. Ece ile konuşur gibi kelimeleri dilimden döktüm. Beraberinde göz yaşlarını da getiren kelimeler o an onun da kulaklarına ulaşıyordu.

"Hayatımda pişmanlıklarım olsun istemiyorum. Evime döndüğümde arkamda bir şey kalsın istemiyorum. Yeterince pişman oldum zaten. Bundan sonrası için elimden gelenden de fazlasını yapıp içim rahat bir şekilde döneceğim."

Gözlerindeki yaşlar yanaklarından süzülürken içimde bir yerlerin parçalandığını hissettim. Hıçkırıklarımı yutup gözlerimi sildim. Yerine yenileri akmadan yerimden kalkıp içeri girdim. Yastığa yüzümü gömüp yaşların akmasına yine izin verdim. Kendimden nefret etme seansına başlamış bulunuyordum. O siyah gözlerin buğulanması paslı bir bıçağın saplanması gibi acı vermişti. Onu hayatımda zorla açtığı yerden boşluk kalması pahasına çıkaracağıma dair söz verdim kendime. Bunun sancılı olacağı belliydi. Ama umrumda değildi. Haketmiştim bu acıyı. Kalan izleri kalp ağrısı olarak benimle o uçağa binecekti. Bundan adım kadar emindim.

Vuslat #Perspektif2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin