Bölüm II

5.8K 520 186
                                    

"Gel buraya!"

George, Mine'yi ensesinden tuttuğu gibi çekti ve aracın arka koltuğuna attı.

Mine, arka koltukta gördüğü yavru ejderha karşısında dondu kaldı. Korkmamıştı ama ejderha her gün karşılaşabileceği bir canlı değildi. Sonuçta, Taht Oyunları'nda değillerdi. Bu yüzden ne yapacağını bilememişti.

"Charlie, bize göz kulak olması için yanımıza verdi. Henüz iki aylık ama kesinlikle ölümcül nefesi var. Korkma, sana zarar vermeyecektir. Sadece tehlike hissettiği zaman saldırıya geçer." diye konuya açıklık getirdi Fred.

Böylelikle yolculukları başlamış oldu. Mine, Fred, George ve ismini Boncuk koydukları ejderha; uçan arabayla, gökyüzünde süzülmeye başladı.

Geze geze gitmeye karar verdiler. Mine'nin isteği üzerine ilk önce Afyonkarahisar'a gidip sucuk aldılar. Mine arka koltukta, Boncuk'un nefesiyle sucukları pişiriyordu. Boncuk, Mine söylediği zaman sucuklara üflüyordu. Kısa bir süre sonra pati vermeyi ve ölü taklidi yapmayı bile öğrenmişti.

Bursa üzerinden geçerken kestane şekeri almayı ihmal etmediler. Fred ve George Türk muggle mutfağına bayılmıştı. Kovuk'a götürmek için birkaç paket daha kestane şekeri aldılar.

Büyük bir hata yapıp, İstanbul üzerinden geçtiler. İstanbul'da trafik o kadar sıkışıktı ki, gökyüzü bile etkilenmişti. Boğazdan geçmeleri iki saat sürdü.

Yolculuğun kalan kısmı daha hızlı geçti. İngiltere'ye vardılar. Mine, İngiltere'ye ilk kez gelmişti -King's Cross dışında tabii.

Kırmızı telefon kulübeleri, iki katlı otobüsler, London Eye derken kısa bir İngiltere turu yaptılar.

Sıra, Mine'nin annesini bulmaya gelmişti. Alçaktan uçmaya başladılar. Navigasyon eşliğinde, İngiltere'nin kenar mahallelerinde arayışa geçtiler. Terk edilmiş binalarla dolu sokaklar boyunca ilerlediler.

Gece yarısı, kapısında "Anne Madison Young" yazan evi buldular.

Hogwarts'ta Türk CadıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin