Mine, gerçek ailesi hakkında konuşmak için Profesör Dumbledore'un odasına gitmeye karar verdi.
Son derece çirkin bir hayvanı resmeden oluk ağzının önünde durdu ve parolayı söyledi:
"Limon Şerbeti!"
Parolayı önceki gün Profesör McGonagall söylerken duymuştu.
Hayvan birden canlandı ve arkasındaki duvar yarılırken kenara zıpladı. Duvarın gerisinde kıvrıla kıvrıla yukarı çıkan merdivenin bir basamağına atlayıp, Dumledore'un odasına vardı.
Dumbledore odasında yoktu. Onu beklerken etrafa göz atmaya karar verdi. Gözüne ilk önce Fawkes ilişti. Tüyleri dökülmüştü. Bitkin görünüyordu. Birden Fawkes alev aldı ve Mine'nin gözleri önünde küle döndü. Mine ne yapacağını şaşırmıştı.
Derken küllerin arasından minicik bir Anka kuşu göründü. Fawkes küllerinden yeniden doğmuştu.
Mine derin bir oh çekti ve bakınmaya devam etti. Seçmen Şapka'yı gördü. Yüksek bir rafta duruyordu. Parmak uçlarında rafa uzandı ve şapkayı aldı.
"Beni neden Slytherin'e uygun görmüştün?" diye sordu şapkaya.
Şapka uykudan uyanmış gibi gözlerini açtı. Bir an gülümser gibi oldu: "Bunun cevabını sen de biliyorsun." dedi ve tekrar gözlerini kapadı.
Mine'nin kafası iyice karışmıştı. Şapkayı rafına bıraktı ve etrafa bakınmaya devam etti. Fawkes'ın yanındaki dolaptan çıkan ışık sızıntısı dikkatini çekmişti. Dolabın yanına gitti ve kapağını araladı.
Işık, tas çanağın içindeki masmavi; yoğun bir sıvıdan çıkıyordu. Mine bunun ne olduğunu biliyordu: düşünseli. Dumledore'un hatıralarıydı bunlar.
Saygısızca olacağını biliyordu ama içindeki dürtüye engel olamadı. Başını tasın içine soktu ve o anda Dumledore'un bir anısında buldu kendini.
Dumbledore, McGonagall, Hagrid ve Bakanlık görevlisi Arthur Weasley; bir bebeği, Mine'ye çok tanıdık gelen bir evin kapısına bırakıyordu. Ev, Mine'nin şu an yaşadığı evdi ve biraz yaklaşınca, kaşındaki yara izinden, bebeğin o olduğunu anlamıştı.
"Onu annesinden alırken, kadının son sözleri She is mine... Mine...* olmuştu. Türk mugglelar hakkında çok araştırmalarım var. Mine ismi, kız çocuklarına koyulan bir isim. Belki de bir daha asla göremeyeceği annesinin son sözü, bu küçük kızın hayatı boyunca taşıyacağı ismi olmalı diye düşündüm. Mektuba isminin Mine olduğu da yazdım." diyen Bay Weasley, elindeki zarfı bebeğin üzerine iliştirdi.
Mine düşünselinden başını kaldırdı.
"Demek hepsi doğruymuş." diye mırıldandı gözleri yavaş yavaş dolarken. İçeri giren Dumbledore'u fark etmemişti bile.
"Bana soracağın sorunun cevabını çoktan almışsın bakıyorum da." dedi Dumbledore şefkatle.
Mine toparlandı: "Profesör, böyle acımasız bir büyücünün kızı olduğumu kabullenemiyorum. Ben onun gibi değilim. Asla olmayacağım da. Tüm hayatım boyunca Evliyaoğlu soyadını taşıdım, ben buyum. Mine Evliyaoğlu. Annem Melahat, babam Mahmut. Doğma büyüme Angaralıyım. Sıradan bir muggle ailenin cadı kızıyım. Ben buyum."
Dumbledore sıcacık gülüsemesiyle şunları söyledi:
"Haklısın Mine. Asıl önemli olan birinin nasıl doğduğu değil, nasıl büyüdüğüdür."
____________________________
*O benim... Benim... (çn)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hogwarts'ta Türk Cadı
Hayran Kurgu"Büyüyünce ne olacaksın?" sorusuna kimse "Seherbaz" dememiştir, herhâlde. Mine de öyle planlamamıştı. Tâ ki Avon paketinin altındaki mektubu görene kadar: "Bayan Mine Evliyaoğlu Koridorun Sonundaki Oda Yenimahalle, Ankara" ─────────────────── ϟ Kapa...