14)Malum Kişi'm

44 5 0
                                    

Gül'ün kaçırıldığı zaman ki hali^^
Bölüm şarkısı; Christina Perri-Human

Iyi okumalar^^

Güzel bir sabaha uyandım. Güneş tepemde ışıldıyor, sanki herşey yolunda dermiş gibi.

Tabii ki bunun rüya olduğunu anladım şipşak -çok zekiyim fışkırıyor görmüyor musunuz :O-. Çünkü hiçbir zaman herşey yolunda olmadı, olmuyorda. Yine de rüya benim değil mi tadını çıkartayım bari.

Derin nefes alıp bulunduğum ormanda kendi etrafımda dönüyorum. Dönerken eteklerim de etrafımda benimle birlikte dönüyor. Etek mi? Birden üzerime baktım ve gördüğüm şey beni sevindirdi. Üzerimde eski zamanlara ait kontes kıyafetlerinden var. Eski zaman kıyafetlerini çok severim. Gülümseyerek gözlerimi kapadım ve dönmeye devam ettim. Taa ki yağmur yağana kadar. Yağmuru severim fakat bu öyle normal bir yağmura benzemiyor.

Yağmur sanki tüm kasveti üzerime yığmak ister gibi kafama büyük damlalar halinde yağıyordu. Bu da nesi? Galiba uyanmamın vakti geldi. Zaten olmayacak kadar güzeldi, inanmam hata...

Gözlerimi daha açmamıştım ama bilincim yerine geldi. Olayları hatırladım. Kaçırıldım. Kendimi sert bir yerde veya sandalyede bağlı bir şekilde beklerken yumuşak bir yerde olduğumu hissettim. Gözlerimi açtım yavaşça ve gözlerimin ışığa alışmasını bekledim. Işığa alıştıktan sonra etrafıma baktım. Bir yataktayım.Yatak mı?! Aman Allahım! Birşey olmamıştır değil mi? Kıyafetlerim hala üzerimde ve hiçbir belirti yok dokunmaya dair. Ohh!

Tamam sakin olmalıyım.Şimdi beni kaçıran kişi kim ve benden ne istiyor? Kim sorusuna cevabım biricik(!) sapığım. Peki kim bu? İşte buna ve nerede olduğuma dair hiç bir fikrim yok.

Düşüncelerimde boğuşurken kapı açıldı. Kafasında siyah kar maskesi olan biri girdi odaya.

"Uyanmışsın uyuyan güzel. Çok uyudun he. Şu ışığı da kapatalım sabah oldu zaten" deyip lambayı söndürdü. Ama karanlıktı. Perdelere doğru gitti ve hızla çekti. Güneş ışığı içeri girerken rüyamı hatırladım. Herşey yolundaymış gibi yine oradan bana ışınlarını gönderiyor. Tabi ki bu bir aldatmaca. Aldanmamaya ve umutlanmamaya alışık bir insanım. Çünkü ne zaman birşey için hayal kursam veya birşeye inansam tersi çıkar ve bana kıçıyla gülüp 'hah salak' der ve rüyamdan uyandırırdı. Yine öyle bir gün. Ve ben bu sapığın elinden kurtulmak için başkalarını beklemeyeceğim, kendim halledeceğim. Zaten dövüşebiliyorum. 2 yıl boyunca yaptığım boksu boşuna yapmadım herhalde. Boş bir anını kollayacağım. Ama önce nerede olduğumu öğrenmem lazım.

"Nereye getirdin beni?" dedim en soğuk halimle. O da sesli gülüp bana döndü. Bu ne cesaret dermiş gibi.

"Nerede olduğumuzu bilmek mi istiyorsun? Gel de bak o zaman" dedi pencere kenarından çekilip eliyle pencereyi gösterip. Hemen kalktım yerimden biraz başım döndü o yüzden durakladım ama devam ettim sonra. Pencereye ulaştığımda ormandaydım. Olamaz ya yine mi? Hayal kırıklığı ile baktım ormanın derinliklerine doğru. İşte budur hayalin son umudunun sonu. Cümlemin en içine ben...

"Noldu canım hoşuna gitmedi mi manzara yoksa? Ne bekliyordun ki? Beş yıldızlı otel mi yoksa villa veya apartman dairesi mi? Sence ben ordan bakınca salak gibi mi görünüyorum?" dedi bir kahkaha atarak. Bende hiç istifimi bozmadan;

"Evet" dedim. Bana kızgın gözlerle baktı ve açık dalgalı saçlarımdan tuttuğu gibi fırlattı yatağa. Belindeki kemeri çıkartırken gözleriyle bana bakıyordu. Yakıcı mavi gözlerini yeni farkettim. Tabi ışıl ışıl yanınca farketmemek mümkün olmadı. Sapığım hakkında öğrendiğim -öğrenmek istemezdim- ilk şey onu kızdırmamam gerektiği idi. Bana hızla kemeri sallarken nefesimi tuttum ve gözlerimi kapattım.

GardenyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin