12)Usta-Çırak/Patron-Eleman/Sadece Çocukluk Arkadaşları^^

70 6 7
                                    


Fotoğrafdaki Gül'ün çocukluğu
Bölüm şarkısı; Bridgit Mendler-Blonde

Can bana ne yapacağımı bakmak için gözlerini dikmiş bakarken ben elime telefonu almış annemi aramaya koyulmuştum bile.

Annem üçüncü çalışta açtı telefonu. "Nasılsın kızım ne yapıyorsun?" dedi. Acaba eve gitmedi mi hala?

"Anne ben eve gelemeyeceğim bu gece bir arkadaşım çok hasta ve benden başka bakacak kimsesi yok onu böyl-" diyordum ki annem sözümü kesti.

"Tamam kızım anladım sen bak tabi arkadaşına merak etme beni o zaman yarın akşam görüşürüz arkadaşına geçmiş olsun dileklerimi iletirsin. Benim şimdi işim var konuşuruz yine haydi öpüyorum seni" dedi ve kapattı. Annem? Kim olduğunu, nerede olduğumu sormadan ve hiç sorun çıkarmadan izin verdi öyle mi? Duysam inanmazdım. Kendime bir cimcik attım ve "Ah! Acıdı, gerçekmiş gerçekten" dedim kendi kendime sesli bir şekilde. Sonra Can'a dödüm bana gülüyordu. Tabi gülmeye çalışıyordu öksürüklerinin arasından. Onu anlıyorum ne zaman hasta olsam Umut gelir iğrenç iğrenç espri yapar beni öksürük krizine sokardı. Can beni cimcik atarken de izliyordu herhalde.

Yanına gittim ve "Neyi bu kadar komik buldunuz acaba Can Bey?" dedim kollarımı bağlayıp ve tek kaşımı kaldırırken. O da gülmesini kesip bana baktı ama hala gülümsüyordu.

"Senin cimciklemen ve dediğin şeyler komik geldi hep böyle misindir?" dedi.

"Nasılım mıdırım?" dedim de dedikten sonra cümlemin farklılığını -ne farklılığı resmen saçmalığını- farkettim. Ve yine Can Beylerden bir öksürük krizi senfonisi duyulmaya başladı. Ben de kaşlarımı çatarak mutfağa gidip bir bardağa su doldurup yanına geri döndüm ve sol elimle kafasını kaldırıp suyunu içirdim. İçtikten sonra bana dönen bakışlarından yakınlığımızı farkettim. Basbaya çocuğun kafasının üzerinde gibiyim. Gözgöze gelince hemen elimde olan kafasını yastığa fırlattım, evet resmen fırlattım ve ayağa kalktım mutfağa gidip bardağı koyup tezgaha yaslandım. Hızlı olan kalp atışlarımı yavaşlatmaya çalıştım. Bu da nesi şimdi? Neden bu kadar hızlı atıyor ki? Yani Can'la olan yakınlaşmamdan ötürü değildir dimi yani. Aslında düşününce meyve suyumu içtiğim zamankinde de böyle bir yakınlaşma yaşadık ve o zamanda böyle hızlanmıştı bu kalp. Ne oluyor be kalbim sana? Kim hızlı at dedi ki sana? Ne yapmaya çalışıyorsun? Aklımı karıştırmaya çalışıyorsan iyi becerdin söyliyim aferin.

Biraz sakinleşince Can'ın yanına gittim. Gözleri kapalıydı. Bezi ıslatıp anlına koydum. Yine sayıklıyordu. Ama bu sefer farklı birşey söylüyor. "Domannamişko" deyip duruyordu ama derken sesi aynı çocuk sesi gibi inceliyordu. Ne demek şu kelime acaba ya? Can söylerken sanki dilimin ucunda gibi benim de ağzımdan çıktı aynı kelime ve aynı çocuksu sesle birlikte. Ne oluyor bana? Gerçekten biliyor muyum bu kelimeyi? Biliyorduysam neden şimdi hatırlamıyorum?

Koşuyorum, koşuyorum yine ama ormanlık alanda değil de bizim sitede. Ve şuanki halim değil de çocukluk halimle.  Niye koşuyorum ki acaba? Arkama baktım benden biraz daha uzun ama benim kadar küçük olan bir çocuk beni kovalıyor. "Kaçma Güllllll. Ya yoruldum amaaaaa" deyip şikayet ederek hala peşimden geliyordu.  Ben de gülerek önüme döndüm. Bir ses gelince arkama döndüm çocuk düşmüştü. Hemen geri dönüp yanına gittim. "Ya ama yaa en sevdiğim pantolonum yırtıldı senin yüzünden Gül ya." deyip somurttu. Kanıyordu dizi bir de ama o pantolonun derdinde hey Allahım. "Aman be sana peşimden koş diyen mi vardı ya" diye çemkirdim. Çocukken de aynıymışım -.- "Ama domannamişko 'Gül'ü yanlız bırakma yine düşerse sana kızarım' dedi. Senin sakarlığın artık beni de etkiliyor sen düşünce beni sorumlu tutuyorlar hep" deyip somurtmaya devam etti. Zeytin çekirdeğini andıran gözleri büyümüş çocuksu haliyle çok tatlı gözüküyor diye düşünüyorum ve gülümseyerek elinden tutup kaldırıyorum. "Peki Doruk o zaman birlikte koşalım" dedim gülümseyerek. Sonra o da çatık kaşlarını düzeltti ve gülümsedi "Peki o zaman haydi ağacımızın yanına kadar yarış ama elimi bırakmak yok ona göre" dedi bir abi ve arkadaş edasıyla. Ben de "Yok" dedim gülerek. Sonra beraber ileride görünen ağaca doğru kahkaha atarak koştuk.

GardenyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin