Evet ben şuan bu dağ kaçkını kılıklı ve baştan sona gözleri de dahil olmak üzere simsiyah olan - teni tüm o siyahlıklara karşı zıt bir şekilde bembeyaz - adamla kalmayı tercih etmiş ve ondan yardım istemek için hazırlamıştım ki adam bana
"Cidden mi ? Beni buraya kadar takip etmiş olamazsınız. Size hayır demiştim. Bu ne ısrar kardeşim! " diye bir anda kükreyince korktum.
Beni başka birisiyle karıştırıyor olmalı. Neyse korktuğumu belli etmiyim yabancı biri sonuçta. Korktuğumu anlarsa kandırmaya çalışabilir.
"Beni biriyle karışırdınız galiba. Ben birinden kaçıyordum ve bu kulübeyi görünce sahipsiz sandım ve buraya sığındım. Lütfen kısa bir süre kalmama müsaade eder misiniz? Dışarıda beni bekleyen tehlike geçene kadar sadece ?" diyerek kibarca ricada bulundum.
Adam yanlış anladığını farketmiş olacak ki kafa salladı. Kafa mi salladı? Yani insan bi tehlike ne? sen kimsin de kaçıyorsun? Neden izin veriyim ki? hırlı mısın hırsız mısın? falan derdi dimi yani normal de biz türkler pek bi güvenmeyiz yabancılara yani güvenip de nasıl izin verdi anlamadım valla. Neyse canım ben de canıma mı susadım ne diyorum yani izin vermiş ne güzel adam hah! Bende ki de laf. Herşey de bi kulp bulucam yok bulmazsam olmaz. Yine çok konuştum. Tabi ki de kendimle konuşmada bile rekor kırıyorum hayranım kendime -_-
Kulübe de küçükmüş mutfakla giriş aynı yerde salon zaten giriş oluyor.
Dağ kaçkını bana "adın ne?" diye sordu.
Ben de "Gül. Sizin?" dedim. Dedim demesine de adam beni tın yani. Mutfağa geçip 2 fincan birşey koyup koltuğa oturdu.
"Gelmeyi düşünmüyor musun? Yoksa ayakta dikilmek hobin mi?" diye sordu. Vayyy!!! Cidden nasıl bildi ya.
Şaşkın bir şekilde "evet nasıl bildin?" dedim.
O da ciddi olduğumu yüz ifademden anlamış olucak ki şaşkın bir şekilde baktı ve "sen ciddisin?" dedi. Ben de kafa salladım karşısına oturdum ve elime fincanı aldım. İçtim ve işte bu çok iyi geldi papatya çayı. Imm mis. Şuan da tam da ihtiyacım olan şey. Gözlerimi kapatarak içtim. - evet içeceklerini böyle içerim. Böyle de garibim. -
"Ben ilkokuldayken hayat bilgisi dersinde öğretmenim arkadaşımla konuşuyoruz diye bizi tahtaya çıkarttı ve 20 dk sağ 20 dk sol olmak üzere tek ayak üzerinde durma cezasını yedik. Hayat bilgisi dersini sevmediğimizden ötürü her ders konuşuyorduk arkadaşımla ve hep aynı derste bu cezaya çarptırıldık. Artık alıştığımız için de bizde eğlenceli hale getirip kim daha uzun kalıcak diye iddiaya falan girerdik ve bu bizim hobimiz haline geldi. İşte böyle nasıl bildin ya maaşallah zeki adam " dedim ve kafa salladım.
O da ben nasıl birini almışım evime der gibi baktı bana. Ben yine çok konuştum galiba. Neyse çok konuşmayayım yoksa adam kovacak beni maazallah.
Çayı yudumlarken dağ kaçkınına - şuraya bak adam sayesinde paçayı yırtmışım hala adama dağ kaçkını diyorum - daha iyi bakabiliyorum. Saçları beresinin altından dağılmış bir şekilde anlına düşmüş ve sakalları 'beni kesin' diye bağırıyordu adeta, o kadar uzun yani hoca olmaya yüz tutmuş. En yakın arkadaşım Masal burada olsaydı 'adam biraz kendine çekidüzen verse ya da farketmez vermese de olur böyle de çok yakışıklı dağ kaçkını denir mi buna manyak mısın kızım sen!?!!' diye böğürürdü. Ama ben der miyim? Hayır. Neden mi çünkü arkadaşlar ben hiçkimseyi yakışıklı sıfatıyla tanımlamam. Benim için kesinlikle karakter önemli. O kişinin karakteri benimle uyumlaysa ve bana değer veriyorsa tabi ki benim için en yakışıklı kişi o'dur derim. Neyse bu gördüğüm adam tam bir dağ kaçkını. Sanki hayatım da kaç tane dağ kaçkını gördüysem. Ben de işte.
Adam benimle ilgilenmiyordu. Aman neyse beni umursamayanı ben hiç umursamam -_- Sülalem rahad oturuyorum ne güzel koltukta bir de yabancı kimselerle uğraşamam. Ama bir elimi yüzümü yıkamam gerek öyle değil mi? Sonuçta o kadar yol koştum ağaçların arasında gerek yuvarlanarak ilerledim gerek takla atarak -evet karateye gittim idmanlıyım :D - tabi arada düşmeler de oldu insan sakar olunca.
Neyse kaçkına "lavaboyu kullanabilir miyim?" dedim.
O da hiç bana bakmadan "sağdan birinci kapı" dedi. Ben de fincanı bırakıp ayağa kalkıyordum ki kapı yumruklanmaya başladı.
" Eyvahhh!! Fena yumruk, kesin bu yaşlı moruk!"
Merhaba. İsmim Gülcan. Bu benim ilk hikayem. Beğenileriniz ve yorumlarınız benim için çok önemli. Bu sayede devamlı yazabilirim. Bu hikayenin birkaç bölümü hazir. Bölüm bölüm atmaya çalışıyorum. Beğenildiyse bilmem gerek ki devamlı yazabileyim. içim içimi yiyor gerçekten. Okuyanlara çok teşekkür ediyorum. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gardenya
Teen Fiction*Kapat gözlerini ve bir aşk hayal et. Hiç olmadın mı? Peki o zaman deneme ve hikayemi okumaya başla. *Bu hikayede kendinizi bulacaksınız. *Sevgiyle yoğrulup size gelen mizah-komedi karışımı bir hikaye. Gül; konuşkandır, susmayı pek beceremez, ağzı...