HİKAYEMİ OKUYANLARA SONSUZ TEŞEKKÜR EDERİM!!! SADECE ŞU OKUNMA SAYISI BİLE BENİ MUTLU EDİYOR. NE KADAR VOTE ALAMASAM DA BİR İKİ KİŞİ SAOLSUNLAR OKUYUP BEĞENİYOR VE YORUMLARINI DA EKSİK ETMİYORLAR. BU BENİM YAZMAMA VE DEVAM ETMEME TEŞVİK EDEN ŞEYDİR. YOKSA ÇOKTAN YAZMAYI BIRAKMIŞTIM. O KİŞİLERE BURADAN TEŞEKKÜR EDİYORUM. BU BÖLÜM ONLARA GELSİN... :)
Bölüm şarkısı; Esin Iris - Senin Şarkın ft. Koray Candemir
"Sebepsizdi bu iç çekişler, artık sadece bir hiçlik yumağı tüm bu dertler."
İyi okumalar^^ :D
****
Güneş tepede, ağaçların arasından bana bakıp gülümsüyor. Bu sefer kasvetli gibi bir hava da yok. Ağaçtaki yapraklar ışıl ışıl parıldıyor, kuşlar cikcikliyor, nal sesleri duyuluyor. Nal sesleri mi? Evet yine klasik eski zaman tipi rüyamdayım. Sanki tepeden bakıp kendimi izliyor gibiyim.
Etrafımda dönerek kahkahalar atıyorum. Ah bu kıyafetlere bayılıyorum (yazarınız da bayılır adashbd). Karşıdan bir at dört nala üzerime doğru koşuyor. Bir an geri çekiliyordum fakat at gelip önümde durunca elimi kaldırıp yüzünü okşadım. Kahverenginin en güzel tonunda bir rengi var. Çok, çok güzel birşey. "Nerden çıktın sen" diyerek başını okşamaya devam ediyorum. Birden at kişnemeye başladı. Etraf karardı,güneş artık tepede değildi. Hani artık herşey güzel olmuştu?! Haksızlık!!
Atın üzerine doğru baktığımda bana bakan bir çift gözle karşılaştım. O gözler öyle yakıcı bakıyordu ki gayr-ı ihtiyari geriye gitmeye başladım, tökezleye tökezleye. "Benden kaçabileceğini mi sandın Gül'üm.." dedi ve iğrenç bir kahkaha attı. Atın kişnemesinin sebebini kar maskeli sapığımın elindeki kırbacı görünce anladım. Ata her kırbaç attığında sanki bana da vuruyor gibi sırtıma iğneler saplanıyordu. Ellerimi yere koydum ve yüzümü eğerek inlemeye başladım. "Benden kurtulamazsın, nereye gidersen git seni takip ediyor olacağım."diyerek bu sefer kahkahlarının en büyük ve en iğrencini attı.
"Hayır. Hayırr! HAYIR!!" diye bağırdım. Gözlerimi açtığımda ter içinde kalmıştım. Etrafıma baktığımda önce algılayamadım nerede olduğumu. Biri ellerimi sımsıkı tutuyor. Aniden korkup ellerimi geri çekmeye çalıştım ama bırakmadı. Sağıma döndüğümde simsiyah zeytin çekirdeği gözlerle karşılaştım. Endişeli bir şekilde beni izliyor. Onu görünce çırpınmayı bıraktım.
"Geçti Gül tamam bak hastahanedeyiz. Annen doktorla konuşmak için bir iki dakikalığına çıkmıştı gelir şimdi. Sakin ol." Can'ı görünce sakinleşmeye başladım zaten. Onun gözleri beni rahatlatıyor. Nedendir bilinmez kendimi güvende hissediyorum onunlayken.
"O.. o yaka-" genzimi temizledim ve bir kez daha konuşmayı denedim. "O.. yakalandı mı?" Bu sorunun cevabından ne kadar korksam da öğrenmeliyim.
Gözlerini kapattı ve sinirli bir şekilde nefes alıp vermeye başladı.
Cevabımı aldım...
"Yakalanmadı ama an meselesi. Sen sakın korkma ve merak etme sakın bunları. Dinlenmene bak. Yanlız değilsin. Annen var, baba-" derken sözünü kestim hızla;
"Benim babam yok. Abi gibi benimsediğim Umut ve annemden başka aile üyem yok" dedim kararlı çıkan sesimle. Gözlerimin içine baktı derin derin ve;
"Pekala o zaman bir aile üyesi daha eklensin ister misin?" dedi beni şaşırtarak.
"Ha?" dedim. O kadar kaçırılıyorum ama şu hödüklüğümden birşey kaybetmiyorum ya helal olsun bana. Kendime bir alkış..!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gardenya
Teen Fiction*Kapat gözlerini ve bir aşk hayal et. Hiç olmadın mı? Peki o zaman deneme ve hikayemi okumaya başla. *Bu hikayede kendinizi bulacaksınız. *Sevgiyle yoğrulup size gelen mizah-komedi karışımı bir hikaye. Gül; konuşkandır, susmayı pek beceremez, ağzı...