"Ne hakkında?" dedim. Cümlelerin asaletsizce çıkmasına göz yummuştum. Rositsa kendi içinde bir of çekmişti, sessizce. Anlatacağı şeyin zor anlatıldığını anladım. Fakat ne olursa olsun saklı şeylerin, saklı kalmasından daha iyiydi. Herkesin dağılmasına en fazla 20 saniye vardı.
"En azından içeri girin. Kapının önünde bekleyerek yakalanma olasılığımızı arttırmak dışında pek bir şey yaptığınızı söyleyemeyiz."
Kelimelerim benim bile sinirimi bozmuştu, bu durumda böyle sivri dilli konuşmanın zamanı değildi fakat kendime daha sonra kızabilirdim. Şimdi durumu berbat etmek dışında pek bir işe yaramazdı. Ben Rositsa'yı, Rositsa'da Neria'yı sürüklüyordu içeri doğru. Artık bir şeyler anlatmaya başlayacağını düşünsem de, ne Rositsa'nın ne de Neria'nın yüzüme bomboş bakmak dışında başka bir şey yaptığı yoktu. Cidden bu durumda konuşamamaya ayıracak vaktim yok diye düşündüm. Rositsa'nın konuşmak için debelenmesi karşısında göz devirmekten başka bir şey yapamadım, şu anda Evan'a da bir müdahale etmemiz gerekiyordu. Gözlerimi bir Evan'a bir de Rositsa'ya çevirdikten sonra iki elimi de belimin biraz altında tutarak dikildim, bedenim Evan'a doğru iken sadece başımı Rositsa'ya çevirmiştim.
"Anlatacak mısınız artık? Sonraya bekleyebilir bence şimdi Evan'a cidden..."
Kelimelerim son bulmadan, Evan'ın inlemesini duydum, acı dolu inlemişti. Ne olduğunu anlamaya çalışırken Evan'a döndüm. Ne oldu der gibi gözlerinin içine baktım, bu merakımı kesinlikle anlamış olmalıydı veya açıklama yapmak zorunda hissediyor da olabilirdi. "S-sadece doğrulmak i-istedim fakat..." cümlesini tamamlayamadan kan ter içinde kalmıştı, sağ eliyle sol göğüs kafesinin hemen altını tutuyor gibiydi, yanına iyice yaklaşıp tişörtünü yavaşça biraz yukarıya çektiğimde gördüğüm şey kesinlikle korkunçtu. Sol göğüs kafesinin hemen altında fazla derin bir kesik vardı, hatta yavaşça da olsa kanamaya devam ediyordu, tişörtünü yukarı kaldırdığımda Rositsa'da görmüştü kesiği.
"Reas, dikiş atmamız lazım. Yoksa kan kaybetmeye devam edebilir. Diğer kesikler için sargılamak yeterli olur fakat bu çok derin."
Kesiği gördüğümde böyle bir şey olacağını tahmin etmiştim, gözlerim kırdığım camın içindeki ilk yardım kutusuna gitti. İçinde dikiş atmak için gerekli olan malzemeleri aradı gözlerim. Fazla bir şey gerekmiyordu doğrusu fakat yine de buranın içinde olması zordu. Şimdi ise yeni bir sorunumuz oluşmuştu, dikişi kim atacaktı? Elimde malzemelerle gözlerim odanın içinde başka birileri varmış gibi ararken Rositsa'nın sesini duydum.
"Bana verir misin onları, Reas?" dedi, sesinde tedirginlik vardı.
Gözlerimi başkalarını aramaktan alıp Rositsa'ya diktim. "Sen dikiş atmayı biliyor musun?" dedim sesimde merak ve bilinmezlik hüküm sürmekteydi.
"Ne o çok mu şaşırdın?" dedi, cevapsız bıraktım sadece bakınıyordum, benden cevap alamayınca konuşmalarına birkaç kelime daha ekledi. "Bence ilk yardım çantasından bu malzemeler çıkmasına daha çok şaşırmalısın." dedi komik olmaya çalışmadan ciddi bir ses tonuyla söyledi bunu. Eline malzemeleri aldıktan sonra bana Evan'ın tişörtünü çıkarmamı işaret etti. Evan'a haber verdikten sonra bunu yavaşça ve en az şekilde acı çekmesine izin vererek yaptım. Sert bir şekilde nefes alıp veriyordum, bilerek yapmasam da stresten böyle olduğunu tahmin ediyordum. Rositsa, Evan'ın yarasına bakmakla yetiniyordu, bir şey yapmasına engel oluyor gibiydi fakat bunu öğrenmem pek uzun sürmedi. Rositsa bana omuzlarının üstünden bakarak konuşmaya başladı.
"Reas, beni geriyorsun, yapamıyorum. Bunu daha önce defalarca yaptım fakat bu sefer yapamıyorum." dedi, söylediklerindeki ciddiyeti belli eden düzgün bir ses tonuyla söylemişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/44050014-288-k334461.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Manipülasyon
Science Fiction"Bıkmadın mı denemekten." Rositsa'nın sesiydi bu. Tek tanıyabildiğim sesti. Cevap verecek gücüm kalmamış olsa bile cevap verecektim, fısıltı kadar az çıksa da sesim, konuşacaktım. "Burada kurtulmadan olmaz, çıkana kadar, özgür olana kadar olmaz. İn...