Ölüme Bir Saat Ara

166 21 9
                                    

"Kedicik bekle beni." diyen adamın bağırışından, benim kelepçeli olduğumu fark edemeyen onlarca insana kadar herkes dışarı çıkıyordu, bunu hatırlamış olmam bütün planımı bozmuştu, şimdi 'hücreme' gitmem pek bir işime yaramazdı, fazla olmasa da Evan'ın aklı başında gibiydi. Ondan bir konuda bilgi alabilirdim, ne olursa olsun, önemli olan verdiği bilgiden çok onu nasıl kullanabileceğimdi. Bunun için ise gerekli olan tek şey yine bilgiydi. Muhtemelen Evan dışarı çıkmış olsa da öncelikle hücreme bakmak daha akıllıca olurdu, hem daha yakın hem de daha kısaydı. Elimde kelepçe olduğu saklamam gerekiyor muydu? Evet fakat sadece görevlilerden, öbürlerinin ya umurunda olmuyordu ya da göremeyecek kadar akli dengelerini kaybetmiş oluyorlardı. Hücremin bulunduğu kattaydım artık. Gözlerim sürekli hücremin sayısını arıyordu. Git gide yaklaştığım sürede kapının açık olduğunu fark ettim, muhtemelen Evan çıktığı için açık kalmış olmalıydı. Daha fazla yakınına gittim, biraz daha. Kapının tam önüne gelince, içeride birinin olduğunu gördüm. Arkası dönüktü, kim olduğunu bana yavaş ve kendinden emin bir şekilde yüzündeki silik gülümseme ile dönmesiyle kesinlikle anlamıştım. Bu Jagler'dı. Buraya beni tekrar oraya sokmak için mi gelmişti? Hayır, hayır, oraya geri dönmeyecektim. Gözlerimi bir elimdeki sıkı demir, soğuk kelepçelere bir de Jagler'a kenetledim. Bir kaç adım ilerledim, Jagler sessizdi. Konuşmuyor aksine yüzünde başlarda olan silik gülümsemesi git gide daha belirgin olmaya başlıyordu. Sadece ileri doğru gittiğim bir adım ile daha Jagler'ın birbirlerine birleşik olan dudakları yavaş yavaş aralanıyor odanın soğuk havası git gide artıyordu. Jagler elini ceketinin cebine atıp, ceketinin içinden bir şeye çıkarmadan bakıp tekrar yerine koydu. Bunu yaptıktan sonra tam olarak konuşmaya başladı.

"Burada ne yaptığımı merak eder bir havan var çocuk."

Hadi ya? Bunu anlamak zor olmamalı. Gözlerimi garip bir şekilde yana çevirdim. Bu yaptığım mimik ile anlatmasını beklediğimi ifade etmiş olsam da, ya anlamamıştı ya da benden duyup daha çok tatmin olmak için bekliyordu. Hangi seçenek olduğu hakkında bir fikrim olmasa da sanırım konuşacaktım. Tatmin olup olmaması pek de umurumda değildi.

"Evet. Merak ediyorum."

İçimden sürdürdüm cümlemi, "ama bunu zaten biliyorsun değil mi?" sesli olarak bunu söyleyip gereksizce ego ile dolmasına katlanamayacağım için içimden söylemekle yetindim. Kendimden bir şeyleri saklamayı acizce ve gülünç buluyordum. Ve kesinlikle insanın gelişmesini engelliyordu. Eli hala cebinde odada sağ tarafa doğru yürümeye başladı, odanın fazla büyük olmayışından dolayı fazlaca yavaş adımlar kullanıyordu.

"Seni bekliyordum, çocuk." dedi, neredeyse yeniden beni oraya götüreceğine emin olacak kadar düşüncelerim belirginleşmiş olsa da cümlesine devam etmesi tüm düşüncelerimi yok etmişti.

"Tebrik etmek için." dedi, olabildiğince ses tonunu yumuşatmaya çalışmıştı. Tebrik etmek mi? Bunu beklemiyordum. Fakat ne için? Vücudumun her tarafında soru işaretleri belirmiş, garip bir yüz ifadesiyle Jagler'a bakmaktaydım. Jagler, bu yüz ifademden dolayı mi yoksa zaten cümlesini sürdüreceğinden mi anlamadığım bir şekilde konuşmaya büründü.

"Seni tekrar yakalayacağımı falan düşünmedin değil mi? Casey'i pek sevdiğim söylenemez. Fakat bir söz verdi ve sende ondan kurtulabildin. Tebrik ederim, çocuk."

Her ne kadar öyle söylemiş olsa da buraya gelmekteki asıl amacı beni tekrar oraya götüreceğini düşündürmek olduğunu düşünüyordum. Fakat bu şimdilik iyi bir şeydi. Tebrik etmek ha? Derin bir iç geçirdikten sonra tekrar elimi sarıp sarmalayan soğuk kelepçelere dokundu gözüm. Ne yapsam da elimdeki kelepçeler beni onlara bakmak zorunda hissettiriyordu. Casey kelepçeleri o kadar sıkmıştı ki elime tam olarak kan gittiğinden bile emin değildim. Ellerim buz kadar soğuk olmuştu bile, her ne kadar soğukluğunu hissedemesem de renginin solmuş olmasından az da olsa anlayabiliyordum. Yüzümü Jagler'ın belirtisiz ve anlamsız gülümsemesine bakmak zorunda bıraktım, muhtemelen bir saatlik serbest kalma süresinden en fazla sadece 4 dakika geçmişti. Fakat toplam süreye oranla baktığımızda küçümsenmeyecek bir süreydi.

ManipülasyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin