Başbakan: Acımasız Bir Süikast

148 14 16
                                    

"Babanı mı öldürdün?" dedim, sesimde hissedilen duygu meraktan çok emin olma isteğiydi. Aslında bakarsanız belki benim de babamı öldürme isteğimin olması yüzünden bana asıl garip gelen şey babasını öldürmesi değil, babasının başbakan olmuş olmasıydı. Evet asıl şaşırdığım şey buydu. Ve bu yüzden sormuştum.

"Evet, bak..." dedi, cümlesini tamamlamaya başlayacaktı. Derin bir nefes aldı ve ellerini öne, daha doğrusu aşağıya doğru serbest bir şekilde tamamıyla uzattı. Ben de ona odaklanınca gözleri ile etrafı kontrol etti zaten bizi kimsenin göremeyeceği kadar uzaklıktaydık. Rositsa yerin temiz olup olmadığı umursamadan yere oturdu. Tek bir defa derin nefes almak cümlesini toparlamasına yardımcı olmamıştı muhtemelen, bundan dolayı yeniden ve daha derin bir nefes aldı. Direkt olarak gözlerime bakmaya başlayınca konuşmaya başladı. "Bunları sana neden anlattığım konusunda herhangi en bir ufak fikrim yok, daha tanışalı neredeyse en fazla bir gün oldu fakat nedense seni yıllardır tanıyor gibi hissediyorum." dedi, bilmediği yüzünden anlaşılıyordu nasıl açıklayacağını düşünüp duruyordu. Benim ona yardımcı olmam gerekebilir diye onun dediğini daha dikkatli dinlemeye başladım, daha fazla kulak kabartmıştım.

"Bunları çoğu kişiye söylemiyorum, nasıl söyleyeceğim hakkında bir fikrim yok veya neden söylediğim hakkında" dedi, dedikleri bana anlamlı gelmiyordu. Bu raddeden sonra pek de söylenecek şeylerin anlamlı olduğunu düşünmüyordum veya söyleneceklerin zor olduğunu. Her ne kadar Rositsa hakkındaki çoğu konuda yanılmış olsam da bu konuda yanılmak istemiyordum.

"Anlıyorum, Rositsa." dedim aslında bakarsanız şimdilik anlamıyor olsam da anlayabileceğimi düşündüğüm için anlıyorum demeyi tercih etmiştim. Ardından kafamda beliren bir soru işaretini geldiği gibi Rositsa'ya yönelttim.

"Babanı neden öldürdün? Yani eski Başbakanı." dedim, Rositsa'nın yüzüne bakarken. Muhtemelen bir nedeni vardı fakat bu nedenin geçerli veya geçersiz olduğunu anlamam için anlatması gerekiyordu. Rositsa'nın içler acısı halini görünce gözlerine daha derin bir güven duygusuyla baktım. Direkt göz teması kurmanın bana güvenme ihtimalini arttırmasını umuyorum. Neden sustuğunu az çok anlayabiliyorum. Muhtemelen bana söylemesi için bir neden bulamıyordu. Öyleyse ona bir neden verecektim.

"Bana neden anlattığını bilmiyorsun değil mi, Rositsa? Muhtemelen seni anladığım içindir." dedim, fazlaca klişe bir nedendi fakat özel bir neden vereceğimi söylememiştim. En azından şimdilik. Peki bu verdiğim neden bana anlatmasını sağlayacak kadar iyi miydi? Önemli olan buydu. Gözlerimi aşağı doğru devirdikten hemen sonra göz kapaklarım gözümü örtmüş, sarmalamıştı. Bir kaç saniye için gözüm kapalı kaldıktan sonra muhteşem bir koku hissettim. Gözlerim açıkken hissedemediğim muazzam bir kokuydu. Kimden geldiğini anlamam gözlerimi açtıran ses sayesinde oldu.

"Pekâlâ anlatacağım." dedi, gözlerimi açtığımda o muazzam kokunun Rositsa'dan geldiğini anlayabilmiştim. Nasıl olur da bu kadar iğrenç bir yerde bu kadar mükemmel kokabilirdi? Aklım ermiyordu fakat şimdilik bunu bir kenara bırakmam ve anlatacaklarına kulak kabartmam gerekiyordu.

"Benim bir kız kardeşim var ve, henüz 13 yaşında, en azından beni buraya soktuklarında 13 yaşındaydı. Müthiş güzellikte, ufak bir kızdı sadece, o..." dedi, cümlesini tamamlaması zor olacağa benziyordu. Yeniden Rositsa ile ilgili bir konuda şaşırmak veya yanılgıya düşmek istemiyordum. Yanılmak pek de alışık olduğum bir durum değildi veya sevdiğim bir durum. Rositsa'ya baktığımda ise en ufak bir üzülme belirtisi göremiyordum ne gözleri doluyor ne de sesinde bir hüzün sezebiliyordum. Fakat nedense içinin parçalandığını hissedebiliyordum, hissettiğim şey yanlış olabilse dahi. Şimdilik tepkisiz bir şekilde izliyordum. Cümlesine devam etmesi birkaç saniyemizi almıştı, geriye kalan muhtemelen hala 38 dakikamız vardı . "O sadece, masum ve saf bir kızdı. Bunu hak etmiyordu. Onu buraya gelmeden önceki gün görmüştüm, ondan önce ise sadece 11 yaşındaydım. Evi terk ettiğimde sadece 11 yaşındaydım. Dışarıdan baktığında başbakanın kızı ha? İstediği her şeye sahip olabilen biri. Mutsuz olamayacak biri. Öyle mi gerçekten? Neden evi terk ettiğimi şimdi söylemek istemiyorum. Ve konumuza dönecek olursak..." dedi, ardından tüm sakinliğini dışarı yansıtmaya başladı, az önceki cümleleri heyecan içinde söylemesinden ve tedirginlikle söyleyişinden eser kalmamıştı.

ManipülasyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin