Bölüm müziği : Seafret - Oceans
Belkide bu ses onu ilk gördüğüm zamankiyle aynı tonda olduğu için, içim parçalanmıştı. Ya da bu kez anlamından doğan soğukluk burun deliklerimden geçip tüm organlarımı kolayca donduracak bir maddeye çevirip, sonrada kırmış, parçalamıştı.
Şu an neden korkmam gerektiğini bilmiyorum aslında. Önümde bir kısmı kana bulanmış bir şekilde yatan adamdan mı yoksa karşımda, silahının kabzasını sımsıkı tutmuş ve aynı şekilde bakışlarını bakışlarıma sımsıkı bağlamış adamdan mı? Ya da gelecekte beni bekleyen birkaç günahtan mı? Hangisinden? Bu Azrail'in yanıma ikinci yaklayışıydı ve ben nefesini halen ensemde hissediyorum.
Öyle bir nefesti ki bu derimin gözeneklerinden geçip kendini, zihnimden parmak uçlarıma kadar hissettiriyordu.
Ürperiyordum.
Şenelmemiş zihnimin her köşesinde bu adamın ruhundan bir parça buz serpilmişti.
Açıkçası ne yapmam gerektiğini bilmiyordun. Kanlar içinde kıvranan adama bakmalı mıydım yoksa halen kanımı dondurup, vücudumun hakimiyetini ele geçiren adama tamamen teslim mi olmalıydım?
Neye bakmam, ne yapmam, ne söylemem gerektiği hakkında zerre fikrim yoktu.
Hatta elime bir kalem bir de kağıt verseler kelimeler sayfalar arasında kayboluverir, erirdi. Öyle kifayetsiz, öyle beyhude biz vaziyetteydim.
Eray'ın sesi bir an bu derin düşüncelerden, sığ bir noktaya çekilmeme sebep oldu.
"Ben... Ben bu adamı tanıyorum." Sesi ilk kez titrek çıkıyordu.
"Ne demek tanıyorum?"
"Adamla bir davam vardı." dedi. Ardından sesindeki pürüzü kazıyarak kontrolü eline aldı. "Uzun hikaye. Bana gelmiş olmalı." Sesindeki pürüzü temizlemesi, vücudunda gezinen gerginliği temizlediği anlamına gelmiyordu. Korkuyordu. Ve en kötüsü bende en az onun kadar korkuyordum.
Baray, yavaş adımlarla bize doğru yürüdü. Lakin bir iki adım sonra durup eğildi ve yerde yatan adamı kendine çevirdi. Adam kanayan yarasına bastırıp, bir yandan da acıyla inliyordu.
Baray, adamın kulağına bir şeyler fısıldadı ve sonra sesli konuşmaya başladı.
"Kurşun derine saplanmadı. Korkma." Sonra dudaklarını yalayıp nefes verdi. "Sana pansuman yapacağım ve sonra bir daha ortalıkta görünmeyeceksin."
Adam korkuyla başını salladı. "Tamam." dedi. "Götür beni."
Baray adamı yerinden kaldırdı. Adama yürümesi için yardım ederken bir anlığına başını bize doğru çevirdi. "Tekrar görüşeceğiz."
Ona karşı hiçbir şey diyemedim. Zaten kelimeler dilimin ucuna bile gelmiyordu. Aklımın kapısına vurulan bir kilit vardı ve ben anahtarı bulamıyordun. Kelimeler içeride sıkışıp kalmıştı.
Sonra o kayboldu. Yerde birkaç damla kan, içimde soru işaretleri kalmıştı. Ve sonra fark ettim ki o anahtar sorulardı ve ben hepsini dilimin ucuna akıtıp, dudaklarımın arasından döktüm.
"Bir an önce bana neler olduğunu anlat. Yoksa başına almak istemediğin bir bela alacaksın."
Eray'ın bakışları bir anlığına seyirdi. Bir adım geri çekildi. Fakat sonrasında omuzları düştü. "Peki." dedi. "Her şeyi anlatacağım."
"Arabama geçelim. Orada konuşuruz."
Eray kabullenip arabama bindi ve bana her şeyi bir bir anlatmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ GÖLGE
Misteri / ThrillerBÖLÜMLER ARTIK YAYINLANMAYACAKTIR! "Bu şehirde adamın biri her öğlen bir deprem bekler." D. Madak Çaresizliği mesken bilmiş kalbi kaybettiği ruhunun son kalan artığıydı. İşte tam orada katilin parmağının isli dokunuşu duruyordu. Oradan kendine yo...