Günlerden yine bir Pazar günü sosyal, neşeli, atılgan ve her daim formunu korumaya and içmiş Ceren'in sabahları koşuya hazırlanma zamanı gelmişti.
Alarmın zırıltısını susturup uyandım.
Pazar günlerinden nefret ediyorum bir uğursuzluk var yani ne bileyim bir cenabetlik taşıyor sanki üzerinde.
Zaten beraberinde Pazartesini getirmiyor mu?
Apar topar üzerime bir şeyler geçirip çıktım.
Apar topar dediysem lafta, saçımı yaptım, hafif bir göz kalemi sürüp favori lip balmım'ı sürmeden hayatta olmaz.
İşte doğallık!
Evimiz ormanın içinde olduğundan her sabah ormanda ve orman dışında koşu yaparım. Ayrıca Ada ve Buğranın düğününden sonra onlar balayına ben, Sena ve Logan orman tatiline çıkmak istemiştik. Merve ise gerçeklikten bihaber nişanlısı Rüzgarla romantik bir tatile gitmişti beni beni Bihterini arkasında bırakarak. Orman manzarası, temiz hava ve kulağımdaki müzik sesiyle koşuma geri döndüm.
(ne kadar maceraperest bir kız)
Daha fazla iç sesimle birlikte ego kasmadan koşmaya başladım. Evden aşırı uzaklaştığımı biliyordum ama geri dönüşü hiç takmadım spor spordur.
BAYA BAYAĞI ADIM ATTIKTAN SONRA...
Duyduğum sesle ürperdim arkama bakmak için döndüğümde kendimi yerde bulmuştum.
-İyi misiniz? Diye elini uzatan birini görünce kafamı kaldırıp bakmamla iç geçirmem bir oldu.
-Bileğim çok acıyor, insan bir önüne bakar!
Ehliyetini bakkal mı verdi senin?
-Öncellikle dalgındım özür dilerim, ben doktorum izin ver lütfen.
Aklıma ünlü replik 'açılın ben doktorum' lafı gelince bu klişeyi yaşadığım için içimden kendimi sonra doktor olduğunu iddia eden meteoru tebrik ettim. Ellerimi kaldırıp seninim demek isterdim ama olmaz, orman içi tanımadığım adam ve bana çarpan kişilik sonuçta haklı olan benim ağırdan almalıyım.
Ama çok tatlı değil mi ya!
Kes sesini iç ses!
- Orası çok acıyor diyerek elimle gösterdim.
- İsterseniz evime gidelim hem sadece bir çıkık, gerekli malzemeler orda da var.
- Sen kendini ne sanıyorsun ya! Burada yaralı ve savunmasızım diye bundan faydalanamazsın tamam mı?
Sen salaksın Ceren atarlı ergen çocuk gibi konuşup, adama yunan tanrısı gibi şöyle bakmayı kes.
Hem kibarlık yapıyor işte.
-Hastaneye de gidebiliriz sorun değil, sadece yardımcı olmak istemiştim.
-Olmaz annemler öğrenirse çok üzülürler, hastane olmaz.
- Pekâlâ, evime gidiyoruz o zaman yaralı papatya.
Papatya! Beyin iflas beyin felç beyin ölü tamam güzelim Merve'ye göre çapkınım(!) ama benim takıldıklarım böyle güzel bakıp, çemkirmeme karşı kibar davranıp beni narin ama kökü sağlam papatyaya benzetmezler. Hatta onlarla takılıp dalga geçtiğimi görünce ben onları kovmadan uzaklaşırlar.
İç sesim isyana geldi. Tamam, Bu ne soğukluk kızım sanki aileni öldürdü.
Hem yaralı papatya dedi ya ne kadar romantik bir erkek. Ben bile ormantik panda takılıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL KURUSU
Genç Kız EdebiyatıAslında bu hikaye ayrılık, aşk, özlem ve birçok duygunun hikayesi olabilirdi ama değil işte benim Selim'in ihanetine verdiğim -aslında vermediğim (!)- tepkime olan yaşadıklarımı anlatan bir hayatımın özeti denilebilir. Ailemin yanımda oluşu, biricik...