Bölüm Yirmi Dört
Kayboldum. Zihnimde dolaşan tüm düşünceler bana meydan okurken, saklandım ve kayboldum. İnsanlar tiksinerek gözlerime baktıkları zaman gülümsedim.
"Sen farklısın!"
Karşımdaki insanların aksine bana bir adım yaklaşıp yüzüme dokunduğunda şaşkınlıkla ona baktım. Gülümseyerek narin parmaklarını yüzümün her bir köşesinde gezdirirken, boşlukta gibiydim.
"Sen farklısın..." dedi gülümsemesini bozmadan.
"Ben farklı değilim. Siz normalsiniz..."
Tek kaşını alay ederce kaldırdıktan sonra parmaklarını yavaşça boynuma indirdi. Tam nabzımın üzerinde yavaşça durduğunda yutkundum.
"Neden normal değilsin?"
Meraklı mavi gözleri bana odaklandığında, kendimi kapana kısılmış hissettim. Sorduğu sorunun cevabını alacağına emin gibiydi. Aslında, alabileceğine bende emindim...
"Çünkü başkalarıyla aynı olmayı sevmem."
Yavaşça başını salladıktan sonra o mükemmel gülüşünü tekrar gözler önüne serdi. Etrafımızdaki insanlar hayretle bize bakarken küçük dudaklarını hafifçe ıslatarak bana yaklaştı.
"Aynı olanları bende sevmem..."
Nazikçe dudaklarıma küçük bir öpücük kondurduktan sonra yavaş adımlarla geri çekildi ve ona bakan onlarca insanı umursamadan koşmaya başladı. Dönüp bir kez arkasına bakmadan, büyük bir hızla uzaklaşıyordu. Narin bedeni insanlara hafifçe çarpmasına rağmen umursamadığını belli edercesine, orta parmağını havaya kaldırıyor ve kahkaha atıyordu.
Şaşkınlıkla gidişini izlediğim saniyeler sona erdiğinde, hareket edecek gücü dizlerimde bulamadım. Beynimin komutları net bir şekilde reddedilirken, olduğum yere oturdum ve kalabalık yolun ortasında, batana kadar güneşi izledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kirli Ruh
Short Story"Sonra bir şarkı mırıldanmaya başladı. Duyduğum en güzel melodiydi sesi. Dünya durdu o an... Rüzgâr yüzünü yalayıp saçlarını savururken, kusursuz güzelliğini izledim. Dudaklarından dökülen kelimeler okyanusu beni sararken sevdim onu... Haberi yokken...