Bölüm On İki
Çocuk sesleri somurtmama sebep olurken bana yaklaşan kadına baktım. Her seferinde olduğu gibi beni yine bulmuştu. Bir çocuk parkında, salıncakların karşısında ağaca yaslanmış bir şekilde...
Çantasından çıkardığı birayı bana uzattıktan sonra çimlerin ıslak olmasını umursamadan yanıma oturdu ve başını dizlerime koydu. Elimdeki biradan küçük birkaç yudum alırken onu izliyordum. Bu sefer saçının rengi değişmişti mesela... Beline kadar inen saçları biraz kısalmıştı. Rengi artık turuncuydu.
"Yeni dövmemi görmek ister misin?"
Çocuksu heyecanı beni hafifçe gülümsettiğinde, bundan cesaret bulup montunun önünü açtı. Kazağının sağ tarafını göğsüne kadar sıyırdıktan sonra belindeki narin papatya dövmesini gözler önüne serdi.
"Çok gerçekçi değil mi?" dedi gülümseyerek.
Başımı salladıktan sonra bizi izleyen insanları umursamadan ona dokundum. İrkilmesi beni gülümsetirken, sanki onu hissediyormuşçasına okşadım. Narin bir papatyayı sever gibi sevdim. Nazikçe elimi tuttuğunda, meraklı gözlerine çevirdim bakışlarımı.
"Her günah affedilir mi?"
Sorduğu sorunun ağırlığı beni un ufak ettiğinde içimde uçuşan tozlar dışında bir şey kalmamıştı. O yalan söyleyemeyeceğim kadındı. Kaybedemeyeceğim kadındı. Her gidişinde, dönmeyeceğine kendimi inandırdığım kadındı... Nasıl olurdu da ona günahlarının affedilmeyeceğini söyleyebilirdim ki? Bileğindeki kesiklerin daha da derin olmasına, nasıl olur da sebep olabilirdim?
"Affedilmez mi?" dedi merakla.
İlk defa kalbim bakışlarıyla hızlanırken, içtenlikle gülümsedim.
"Cezası ödenen her günah, affedilir..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kirli Ruh
Short Story"Sonra bir şarkı mırıldanmaya başladı. Duyduğum en güzel melodiydi sesi. Dünya durdu o an... Rüzgâr yüzünü yalayıp saçlarını savururken, kusursuz güzelliğini izledim. Dudaklarından dökülen kelimeler okyanusu beni sararken sevdim onu... Haberi yokken...