Bölüm On
Karşımda öylece dikilen kadının, bana masumiyetini ispatlamadan gidişini bekledim. Konuşmasına müsaade etmedim, yalnızca ona düşünmem gerektiğini söyledim. Ve ilk defa gidişleriyle üzüldüğüm kadına, 'git' dedim o akşam.
Yokluğunun sessizliğinde, zihnimde konuşan karmaşık onlarca sesi yok etmek için gözlerimi kapattım. Bulabileceğim bir çözüm yolunu, kendime en yakın çıkışı aradım o an. Önümdeki onlarca yolun ucunda, kapısı açık tek bir seçenek vardı. Bende tüm varlığımla kabullendim o an ölümü. Bedenimi Tanrı'ya sunmak adına küçük bir eylemdi benimki. Ve belki bende hatalarımın bedelini, cehennemde diğer insanlardan daha fazla zaman geçirerek öderdim.
Umutsuz ifademe yalancı bir gülüş ekleyerek odadan çıktım. Tanıdık sokaklarda son kez yürüdüm gece boyunca... Her zaman gördüğüm insanlar, yüzümdeki gülümsemenin şaşkınlığıyla beni izlerken kendi kendime fısıldadım.
"Sonunda, cezama ulaşacak cesareti buldum..."
Yıllar sonra aradan geçen onca zamana rağmen ruhum huzura kavuşacaktı. Ruhunu temiz sanan onca kirli insanın arasından sıyrılıp, mutlu olacaktım...
Karanlık sokakların sakladığı, temiz insanlarla dolu kaldırım beni geniş caddeye çıkardığında gülümsedim. Kendini temiz sanan insanların, kirli ruhlarının doldurduğu bir cehennem gibiydi lüks cadde. Adımlarımı sıklaştırarak yola çıktım. Hızlanan arabaları umursamadan tam yolun ortasında durdum. Beni ilk gördüğü yerde sessizce bekledim bir süre... İnsanlar göz ucuyla bana bakarken, olduğum yere oturdum ve onu düşündüm.
"Sen farklısın..."
Duyduğum mırıldanmayla bakışlarımı yanımdaki kadına çevirdiğimde, istemsizce gülümsedim.
"Sende pek normal sayılmazsın..."
Söylediklerime karşı küçük bir gülümsemeyle yanıma oturduğunda, cebinden çıkardığı sigara paketini bana uzattı.
"Sigaralar bitince, söz, sen kovmadan ben gideceğim..."
Elinden aldığım paketi açarak içinde kalan birkaç sigaraya baktım. Bir süre öylece bekledikten sonra, davetini bir sigara yakarak kabul ettim. Bu ona ondan habersiz veda edişimdi.
Kalabalığın sesi, sessizliğimizi bastırırken başını omzuma yasladı. Küçük gözyaşları, üzerimdeki ince tişörtü ıslatırken sustum. O güzel anı, kelimelerle kirletmek istemedim.
"Beni affetmeyeceksin, değil mi?"
"Sen bana sevginin gerçek olduğunu, ikinci kez kanıtlayan kadınsın. Ne olursa olsun, kalbimde değerin bambaşka olacak." dedim.
Başını salladı. Ve sigaralarımız bitene kadar tek kelime dâhi etmeden, derin düşüncelere daldı. Boş sigara paketi, parmaklarından kayıp yeri bulduğunda, onun gitme, benimse ölme vaktim gelmişti. Son kez, bana yaşattığı mutluluğu dudaklarıyla taçlandırdım. Son kez kısa saçlarını kokladım ve varlığını kollarımda hissettim.
"Seni tekrar ziyaret edebilir miyim?" dedi yaşlı gözlerini benden kaçırmadan.
"Beni istediğin her zaman ziyaret edebileceksin. Yanımda yat, olur mu? Ruhum seni özlemesin..."
Şaşkın bakışları bana ulaştığı sırada küçük adımlarla ondan uzaklaşmaya başladım. Tekrar o lüks caddeye çıktım ve karanlık ara sokaklarda kaybolarak, aynı odaya döndüm. Ve yokluğunu, orada ilk defa böyle derin gördüm.
"Tanrım dualarımı kabul ettiğin için teşekkür ederim."
Ve Tanrı, dualarımdaki gibi beni onsuz bırakmayacaktı. Onun ölümünü görerek yaşamayacaktım hiçbir zaman... Ama ona en ağır cezayı verecektim. Sevgisine inandığım kadına, yokluğumu süslü bir hediye paketiyle sunacaktım.
"Hissedecek bir acı yok." dedim kendi kendime.
Aksini biliyor olsam da, yıllar sonra bulduğum cesareti yok edemezdim. Titreyen ellerim çekmecedeki bıçağa ulaştığında derin bir nefes aldım. Ve ruhumun temizlenişini çektiğim acılarda hissettim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kirli Ruh
Short Story"Sonra bir şarkı mırıldanmaya başladı. Duyduğum en güzel melodiydi sesi. Dünya durdu o an... Rüzgâr yüzünü yalayıp saçlarını savururken, kusursuz güzelliğini izledim. Dudaklarından dökülen kelimeler okyanusu beni sararken sevdim onu... Haberi yokken...