Bölüm Yirmi Beş
Karanlık sokaklar, tıpkı zihnimdeki ikilemler gibi beni ona iterken derin bir nefes aldım. Kapıyı aralayarak dağınık odaya girdikten sonra, bıraktığım şekilde yatakta oturan kadına baktım. Kızarık mavi gözleri, ümitsizlikle bana odaklandığında, dudaklarından dökülecek birkaç kelime bekledim. Beni bulunduğum karmaşadan çıkarabileceğine inanıyordum. Ve bunu tek kelimesiyle bile yapabilirdi.
"Özür dilerim..."
Dudaklarından çıkan güçsüz, zayıf ve kendinden emin olmayan ses, gözlerinin yaşarmasına sebep olduğunda başımı çevirdim. O an, karşımdaki kadını bana en güçsüz gelişiyle görmek istemiyordum. Onu bu kadar çaresiz ve güçsüz hatırlamak istemiyordum...
"Özür dileme."
Şaşkın bakışlarını beni bulduğunda, oturduğu yerden kalkarak bana yaklaştı. Elimi tutmak için yaptığı küçük hamleyi geri çevirmeden onu izledim. İçten ifadesinin bana her şeyi unutturacağını bildiğimden gözlerimi ondan ayırarak, açık pencereye yansıyan gökyüzünü izledim.
"Ben gerçekten çok aptaldım. Yaptığım hataların hepsi aklımda... Kendimi affettirmek için her şeyi yapabilirim."
Öfkeli bakışlarımı, karşımdaki çaresiz kadına çevirdikten sonra ondan uzaklaşarak arkamı döndüm. Söylediği her cümle, bende farklı çağrışımlar yapıp, onun varlığını kalbimden soyutluyor gibiydi.
"Sen beni yalnızca, babandan aldığın intikamın kuklası olarak gördün. Ödemeni de özür dileyip, ara sokaklarda bedenini bana sunarak yapıyorsun."
Dudaklarımdan, tıpkı bir zehir misali dökülen kelimeler yerine ulaştığında, boğazımda düğümlenen o ağır yumruyu göndermek için çabaladım. Kendime ne kadar gerçekleri itiraf etmek istemesem de, kalbimin hâlâ onun için attığını çok iyi biliyordum.
Küçük adımlarla yanıma ulaşıp, söylediğim her şeyi sildiğinde gülümsedi. Güzel dudakları mutlulukla kıvrıldı ve kalp atışlarımı hissetmek için kulağını kalbime yasladı.
"Benim için atıyor... Değil mi?"
Alacağı cevaptan korktuğu belliydi. Titreyen dudakları merakla kapandığında, sustum. Kısa bir süre boyunca, yalnızca ona baktım. Sonra nazikçe elimi tutarak kalbine götürdü. Hızla atan kalbini avuçlarımda hissettiğimde derin bir nefes aldım.
"Senin için atıyor." dedi fısıltıyla.
Küçük gözyaşları yanaklarından dökülmeye başladığında, bakışlarımı pencereye çevirdim. İhtiyacım olan tek şey, onun yokluğuydu. Onun yokluğunda düşünmeye ihtiyacım vardı. Onun sesinin kulaklarıma dolmadığı bir yere kaçmalıydım. Dudaklarının, ellerinin, varlığının olmadığı bir yer bulmalıydım.
"Gözlerini kaçırma, lütfen... Sana, en çok şuan ihtiyacım var. Lütfen, beni sensiz bırakarak cezalandırma..."
Ve dudaklarından dökülen kelimelerle, acımı dindirmenin yolu zihnimde yankılandı.
Hepinize merhabalar. Sizden küçük bir ricam var. Yazdığım şu son bölümler beni biraz zorladı ve ciddi anlamda her türlü eleştirinizi paylaşmanız beni çok mutlu eder. Teşekkürler. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kirli Ruh
Short Story"Sonra bir şarkı mırıldanmaya başladı. Duyduğum en güzel melodiydi sesi. Dünya durdu o an... Rüzgâr yüzünü yalayıp saçlarını savururken, kusursuz güzelliğini izledim. Dudaklarından dökülen kelimeler okyanusu beni sararken sevdim onu... Haberi yokken...