18. BÖLÜM (KİTAP)

1.4K 57 14
                                    

Multi: Çağatay ❤️


İlk başta afallayan Poyraz başını yavaşça bana çevirdiğinde gözlerindeki korkunç karanlık giydiğim kalın kazağa rağmen titrememe yetmişti.

İşte şimdi bitmiştim...

:::

Poyraz yavaş adımlarla bana yaklaştığında ne kadar sinirli gözüksede koyu renk saçlarındaki beyaz karlar o fark etmese de ciddi anlamda tatlı duruyordu. Bu yüzden aklımı koruyup kaçamıyorum. Hayır etkilenmemiştim ama bir şekilde dikkatim dağılıyordu. Kafamı iki yana sallayıp kendime gelirken kaçmak için aklım anca çalışmaya başlamıştı. Ben neredeyse dizkapağıma gelecek olan karda geri geri zar zor ilerlerken Poyraz bu sefer çok daha korkutucu bir yüz ifadesiyle benim aksine gayet rahat bir şekilde ilerledi . Ben bundan daha çok tırsarak koşmaya çalışırken yere kapaklanmam yüzden yüz kesindi. Öyle de oldu zaten. Direk Karla buluşan yüzüm ağzıma dolan karla birlikte uyum içinde resmen " sana huzur yok" Mesajı veriyordu. Ben kendimi toparlayıp ayağa kalkmaya çalışırken kendiliğimden havalanınca önce şaşırsamda bunu yapan kişinin Poyraz olduğunu Tabikide anlamak zor değildi. Yüzüme ağzıma bulaşan karları Poyraz la göz Göze gelmeden temizlerken ağzıma giren karları tükürerek kendimden def ediyordum. Belki birkaç Parça kar tükürüklerin sayesinde Poyraz ın yüzüne gelmiş olabilirdi ama kesinlikle isteyerek olmamıştı.

Ben yerdeki karlara bakarken Poyraz soğuk elini çeneme koyarak başımla birlikte yukarı kaldırdı. Beni ona bakmaya zorlarken Poyraz konuşmaya başladı.

-"Çocuk musun?" Dedi sakin bir sesle.

-"Daha reşit olmadım, çocuk sayılırım." Dedim onun sinirlenmesini keyifle izlerken.

-" İşine gelince yetişkin Olmayı biliyorsun ama." Dedi. "Her zaman çocukluk olmaz." Diye diklenirken hala dudağımda sızı bırakan soğuk karları siyah eldivenlerle ittirdim. Ama maalesef eldivenin tüyleri dudağıma yapışmıştı. Bense tüyleri  hala tükürerek temizlemeye çalışıyordum.

Poyraz bu halime göz devirip eliyle dudağıma konan minik siyah tüyü aldı. Ben Olduğum yerde huzursuzca kıpırdanırken " ellerim moraracak yine , ben arabaya geçeyim." Diye ağzımda bir şeyler geveleyip karda bata çıka nihayet arabaya varmıştım. Ön koltuğa geçerken , Çağatay ayaklarını ön koltuğa yaslamış telefonuyla ilgileniyordu. Botları siyah koltukta çamur ve kara bulanmış bit leke bırakırken Poyraz sürücü koltuğuna geçti. Dikiz aynasından Çağatay a bir bakış atıp kaşlarını çattı. Hışımla Çağatay ın ayaklarını iterken Çağatay Herşeyden habersiz şaşkın şaşkın etrafına bakıyordu. " lan kaç kere diyeceğim, ayaklarını oraya koyma diye " diye çemkirerek Poyraz eski huysuz haline geri dönmüştü. Çağatay babasının sinirle yaptığı Konuşmayı dinlemeyip Kafayı telefona gömem ergenler gibi duruyordu şuanda. Gülmemek için kendimi kasarken Poyraz önüne dönüp arabayı çalıştırdı. Bende ellerimi kaşındıran eldiveni çıkartıp kısa bir bakış attım ellerime ilk seferki kadar olmasada yine şişmiş ve morarmıştı. Poyraz yan bir bakışından sonra klimayı açarak iyice yayıldı koltuğuna bir yandan da arabayı sürerken.

Yaklaşık bir buçuk saati devirdikten sonra büyük bir tesiste mola verdik. Birkaç otobüs ve  üç beş arabanın bulunduğu işlek tesiste ayrıca restoran ve birkaç mağazada bulunuyordu. Yolculuğumuz yaklaşık 6 saat Sürer Demişti Poyraz ve daha önümüzde saatler vardı. Vakit geçirecek hiçbirşey yoktu telefonumdan başka ve şarjı da bitmek üzereydi. Yanıma kitap almamıştım çünkü en son okuduğum roman üç gün önce bitmişti ve bu karmaşada herzamanki kitapçıma uğramama vakit kalmamıştı.

YETİMHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin