14. BÖLÜM( REYNO)

1K 55 3
                                    

Multmedia: Can ve Ece
İyi okumalar. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Çünkü gördüğüm manzara kesinlikle normal bir durum değildi...

Ellerim sanki kangren olmuşum gibi morarmıştı. Ama bu normal bir morluk değildi ki.Ciddi düzeyde korkunç gözüken şişmiş ellerimin herhangi mantıklı bir açıklaması yoktu. Şaşkın gözlerle Enis e baktığımda onun yüzündeki ifade benimkimden çok daha fazlaydı. Tereddütle bakışlarımı tekrar ellerime çevirdiğimde ayağa kalkarak sırt çantamı omzuma taktım.
Herhangi bir açıklamada bulunmadan sigara ve içki kokularının dolup taştığı bardan çıktım. Hastaneye gidip bu morluğun sebebini öğrenmem gerekiyordu.

-"Doğa!" Poyraz ın arkamdan gelen sesi bardan gelen yüksek sesli müziğin sesini bastırınca bu kadar çok bağırmasının sebebini öğrenmek için arkama döndüm.

-"Efendim Poyraz ?" Diye sorarken sesimin isteksiz çıkmasına ayrı bir çaba göstermiştim.

-"Nereye gidiyorsun apar topar?" Diyerek sitem eden Poyraz a cevabım vardı ama abartmamak için normal bir şekilde karşılık verdim.

-"Hastaneye gidiyorum." dedim ellerimi göstererek. Poyraz ilk başta karanlık sebebiyle birşey göremese de daha sonra birkaç adımda yanıma gelerek ellerimi ellerinin arasına koydu. Şişmiş ellerimle bile ellerinin yarısını kaplayamazken Poyraz soğuk bakışlarını bana çevirdi.

-"Nasıl oldu bu?" Ellerime lastik geçirdim Poyraz , canım kangren olmak istedi de. Bilsem niye hastaneye gideyim?

-"Bilmiyorum Poyraz o yüzden hastaneye gidiyorum ya!"patlayan bir volkanı simgeleyen sesim , yolun ortasında yankılanırken Poyraz kolumdan tuttuğu gibi beni otoparka sürüklemeye başladı.

-"Ya çekiştirmesene!" Arabaların dolup taştığı ama bir insana bile rastlayamadığımız boş otoparkta Poyraz son model siyah arabasına beni tıkarken bende sakin olmaya çalışarak derin nefesler aldım. Hava hem buz gibiydi hem de ben etek gitmiştim. Çok fazla etek giymezdim ama nedense bugün içimden böyle gelmişti.

-"Hastaneye gidiyoruz cırlamayı kes." diye sert bir şekilde uyardı beni.Yerime iyice sinerken gözlerim ellerime kaydı. Bu kadar işin arasında birde hastalıkla ve hastalığın beraberinde getirdiği masraflarla başa çıkamazdım.Para konusu beni gerçekten tedirgin ediyordu.

-"Sustun kaldın, ne oldu?" Bu soruyu yönelten Poyraz ın yüzünde varla yok arası bir alay tınısı belirmişti.

-"Aklıma birşey geldi sadece önemli değil." diye karşılık verdim kendi çapımda. Poyraz eski soğuk ifadesini takınıp arabayı hastanenin olduğu kavşağa çevirdiğinde hafif bir sallantıyla yolculuğa devam ettik.

Hastanenin girişine arabayı park ettiğimizde ağır adımlarla yürümeye başladık. Dönen kapıdan geçer geçmez daha ilk adımımızda burnuma çarpan hastanenin o berbat antiseptik kokusu yüzümü buruşturmama sebebiyet verse de kendimi kasarak bu dürtüye engel oldum. Alışmam lazımdı bu kokuya. Çünkü hayalim bir çocuk doktoru olmaktı. Yine çocuklar üzerine kurduğum hayal hafif bir tebessüm etmemi sağlarken Poyraz ın bana baktığını fark ettim. Durduk yere güldüğümü sanıp beni deli sanacak yeminle...

-"Ne gülüyorsun sen o moruk ellerinle?" Diye atar yapan bir adet Poyraz sırıtmamı genişletirken aklıma gelen soruyu Poyraz a yönelttim hemen. Bu sırada acil servise girmiş doktorun kapısında asistanı bekliyorduk.

-"Çocuklardan hoşlanır mısın?" Diye masum masum sordum.

-"O veletlerin neresini seveceğim ben?"Anlaşılan Poyraz bugün ters taraftan kalkmıştı.

YETİMHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin