19. BÖLÜM (ÇARŞAF)

1.3K 54 9
                                    

-"Gel buraya , sümüklü kedicik." Diyerek soğuk asfaltın üzerinde bana güven kokan kollarını sardı...

\_\_\_\_\_\_

Üşüyordum, hatta donuyordum.
Şuan Poyraz ile salonda oturmuş Çağatay ın arabadan kömür getirmesini bekliyorduk. Poyraz soğuk bakışlarla beni izlerken ben sürekli koltukta kıpırdanıyor ve gözlerimi kaçırıyordum. Poyraz sert ve kendinden emin , kahverengi gözlerini kısmış herzamanki gibi yine kaşlarını çatmıştı. Soğuk rüzgar ile sallanan ağaçların yaprakları cama vururken aynı zamanda çığlık atan güçlü rüzgar zaten bozuk olan moralimin iyice batmasına sebep oluyordu. Bir de normalmiş gibi Poyraz ile sarıldıktan sonra bu sessiz bakışma kafamı karıştırmak için berbat bir ortam hazırlamıştı.
Sürekli birşeylerin ters gitmesine artık alışmıştım fakat alışmış olmam işleri düzelteceğim anlamına gelmiyordu. Daima bir koşuşturmaca içinde olmak zordu. Hemde çok zordu.

11. Sınıf öğrencisiydim. Seneye üniversite sınavına girecektim. Eğer kazanırsam tıp okuyacaktım. Hayalim çocuk doktoru olmaktı. Tabiki önceliklerimde vardı...

Daha reşit olmamış hangi kızın hayali babasının intikamını almak için hiç anlamadığı işlere bulaşarak vicdanını rahatlatmak olabilirdi ki? Garip Hayatım sürekli beni şaşırtıyordu. Fakat kötü yönde.

-"Ben geldiim." Diye kapıya vuran Çağatay bu soğuk sessizliğimizi nihayet bozmuştu. Koşar adımlarla girişe varıp kapıyı açtım. Çağatay elinde kömür poşetlerini almış hatta bir kaçı yere düşmüştü.
Çağatay içeri geçerken bende yerden aldığım kömürlerle kapıyı kapatıp içeri geçtim.

-"Götüm dondu resmen, hemen şu ateşi yakalım." Diye ordan oraya koşuşturan Çağatay montunu çıkardıktan sonra ellerini yıkamaya gitti. Poyraz şöminenin başına geçtiğinde tozlanmış şömineye yapışmış tozlar gri bir örtü gibi duruyordu. Güçlü bir nefesle tozları üflediğinde zaten kirli olan eve başka tozlar da arkadaşlık ediyordu şimdi.
Poyraz dikkatle kömürleri çıkartıp şömineye odaklandığında bende Poyraz ın eve gelir gelmez çıkarıp üstüne geçirdiği siyah ve oldukça sıcak tutan hırkasını inceliyordum.

-"Sırtımı dikizlemeyi kes." Diye homurdandı Poyraz bir anda.

-"Sırtına baktığımı nasıl görüyorsun?" Diye karşı çıktım.

-"Görmüyorum , hissediyorum." Dedi Poyraz bana bakmaya bile tenezzül etmezken. Umursamayıp bir süre sonra yanan ateşi izlemek aynı zamanda da ısınmak için bende Poyraz ın yanına yere çöktüm.

Ateş...
Bence bu Dünya'daki en güzel şeylerden biriydi. Isıttığı için aynı anda ışık saçtığı için de değil. İçine aldığı herşeyi yakıp kül ettiği için.
Belkide ateşe karşı olan sempatim beni rahatlattığı içindi. Genelde insanları su gibi şeyler rahatlatırdı. Bende denizi izlemeyi severdim. Hatta sırf rahatlamak ve kendimi iyi hissetmek için duşa girdiğim zamanlar oldukça fazlaydı. Ama ateş benim için farklıydı. İzlerken kendimi kaybederdim. Belki de sıcak beni mayıştırdığı için böyle düşünürdüm ama yakından bakıldığında işin daha farklı Boyutları da var gibi görünüyordu.

-" iyi misin?" Diye sordu Poyraz. Sesinden ne kadar ilgili veya ilgisiz olduğu anlaşılamıyordu.

-"Evet"diye geçiştirdim. Sahte ilgilere ihtiyacım yoktu.

-"Yalan söylüyorsun?"

-"evet" derken oturduğum yerden kalkıp uyku ilacımı içmek için çantamı karıştırmaya başladım. Kısa Süren bir keşiften sonra bulduğum ilacımı Çağatay dan öğrendiğim taktikle boğazıma yerleştirip yanımda duran sudan bir Yudum alarak yutuverdim.
Eskisi kadar içerken midem bulanmasada az zorlanmıyordum.

YETİMHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin