Bölüm 19 Gerçekler

1.6K 139 22
                                    

  Yun ağzından

   Derin bir nefes alarak yatakta ikinci defa döndüm. Yavaşça kafamı kaldırıp saate baktım. Saat 04.58. Her gün geç uyanmaktan okula geç giden kız bu gün erken uyandı. Bir mucize gerçekleşti. İnanmıyorum?!. Hırsla kafamı yastığa vururken dün olanları düşünüyordum. Suho ve Teahyun oppa birbirine öldürecekmiş gibi bakmakla kalmamış Suho oppa gerçek anlamda Teahyun oppanın üzerine uçmuştu. Suho oppa Teahyun oppaya hırsla bir yumruk geçirmişti. Teahyun biraz affalasada karşılık vermekte gecikmedi. Suho oppaya yumruk attı. Peki o yumruktan sonra ne mi oldu dersiniz? Ortalık birbirine girdi. Suho oppaya yumruk atıldığını gören Sehun koşarak Teahyun a yumruk attı. Teahyun un fotoğrafçı bir arkadaşı gelip Sehun a yumruk attı. Sehun a yumruk atıldığını gören ruh öküzüm Teahyun un arkadaşına yumruğu geçirmişti. Sonrası zaten savaş alanına döndü. Yumruklar havada uçuştu. Ayıran şey ise benim kafama yediğim yumrukla bayılmam oldu.

    Birkaç saat önce -birkaç saat dediğime bakmayın saat 20.39- uyandım. Gözlerimi açtığımda beni endişeyle izleyen 3 çift göz karşıladı. Başımın ağrısıyla gözlerimi birkaç defa kırpıştırdım. Gözlerimi tamamen açtığımda Yuni, annem ve Kai nin ablası beni izliyordu. Kainin ablası? Hey hey hey neler oluyor? Kai nin ablası ona bakmış olduğumu hissettiği için bana Kai nin onu gönderdiğini söylemişti. Kai ve diğerlerinin nerede olduğunu sorduğumda şirkete gittiklerini söylemişlerdi. 

   Şimdi gerçekten de başları belaya girmişti. Bütün üyeler dövüşmüştü. Lee Soo Man ın onlara ne ceza vereceğini düşünürken aklıma binlerce şey gelmişti. Tek ayak üstünde durmak? Bütün yıkanma kabinlerini diş fırçasıyla fırçalamak? Bütün şirketi boyamak? Lee Soo Man ın hizmetçiliğini yapmak? Böyle mısır firavunları gibi sırtlarında falan taşırlar mı? Ya da yemek yaparlar mı? Ya şirketten kovulurlarsa? Ya hayvanat bahçesinde çalışmaya başlarsalar? Kesinlikle isteyeceğim ilk şey Kai yi öküzlerinin yanında çalıştırmaları olurdu. İyi anlaşırlardı. Neler düşünüyorum ben? Yavaşça başımı sallayıp yerinden kalkmıştım. 

    Akşam yemeğimizi yedikten sonra Kai nin ablası evine geri dönmüştü. Bende odama çekilip Kai yi aramıştım. Fakat telefon açmamıştı. İkinci aradığımda yüzüme kapatmıştı. Üçüncü denememde telefonu kapattığını anladım. Telefondan müzik açıp kafamı yastığa koymuştum. Sonra uyuyakalmışım. Veee uyandım hemde sabahın beşine doğru. 

      Oflayarak yataktan kalktım. Dilim damağım kurudu. Bir bardak su içsem fena olmazdı. Terliklerimi giyip ayaklarımı sürükleye sürükleye aşağıya indim. Mutfağa doğru giderken salondaki masanın üzerindeki sürahiyi gördüm. Adımlarımı hızlandırıp sürahiyi elime aldım. Etrafa baktığımda hiç bardak yoktu. Ya ben mutfağa gitmek istemiyorum. Çok uzak!! Merdivenlere baktığımda kimse görünmüyordu. Sürahinin kapağını açıp sürahiden suyumu içtim. Valla gidemicem mutfağa kadar. Tekrar sürahinin kapağını kapatıp yerine koydum. Annem sürahiden su içtiğimi görse herhalde beni ortadan ikiye ayırırdı.

   Odama geri gideceğim sırada bahçe kapısının açık olduğunu fark ettim. Kapıyı kim açık bıraktı ya? Hırsıza davetiye mi gönderdiniz hayırdır? Kapıyı kapatmaya gittiğimde bahçede Yuni'yi gördüm. havuzun kenarına oturuyordu. Bu mal tek başına bahçede ne yapıyordu ki? Kapıdan çıkıp kapıyı kapattım. Yavaşça Yuni' ye doğru yürümeye başladım. Biraz daha yaklaştığımda Yuni'yi ağlarken görmeyi beklemiyordum. Biraz hızlı adımlarla Yuni'nin yanına geldim. Yuni geldiğimi hissetmiş olmalı ki göz yaşlarını siliyordu. 

Ben: Saklama bebek. Gördüm

Yuni: Neyi?

Ben: Yuni sen sakın evlenirken ağlama! Valla seninle evlenecek adam son anda senden soğur. Bu ne tip? Yüzü tıraş edilmiş kuzuya benziyorsun

Bilinmeyen Sevgilim: Asıl Yolculuk (2. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin