Uzerime kırmızı göbeği açık t-shirt giydim.
- yardiminiz icin tesekkur ederim. Ben gerçekten iyiyim. Diyerek calan telefonuma doğru ilerledim.
- aloo aşkım seni çok özledim ama daha sonra konusalim olurmu. Yo hayir onemli bir durum yok biliyorsun iste yeni hayat filan. Sonra seni ararim. Öptüm bayy. Diyerek telefonumu kapattim arayan erkek arkadaşım Jackson di. Onunla babamla yurtdışında gittigimizde tatilde tanismistik. Ne kadar annem bizim iliskimize izin vermesede ben onu cook seviyordum. Sempatikti bi kere annesi koreli babasi amerikan olduğu için cekik gozluydu. Annemde bunu istemiyor ya. Barış bey
- neyse sen daha iyisin oyle degilmi? Diyrek yanima geldi.
- ah evet daha iyiyim. Zaten şimdi duş alir yatarim malum yarin saat altida is var. Diyerek gozlerimi devirmeme engel olamadim.
-tamam o zaman ben gidiyim baska bir gün yemek yeriz. Diyerek merdivenlere yoneldi. Hala yemek diyordu. Kafamla onaylayarak ona kapiya kadar eslik ettim. Lüks arabasina binip gitmisti. Herkesin lüks arabasi vardi bir benim yoktu. Yukari cikarak banyoya girdim. Kisa bir dus aldiktan sonra bornozuma sarindim. Pembe ve yumusacikti. Dolabimdan siyah iç camasirlarimi giyerek uzerime jacksonla aldigimiz cift t-shirt lerimden birisini giydim. Kalcalarimi kapatacak sekildeydi. Bu yüzden altima birsey giymedim. Saclarimi tarayarak ordum. Yatagimdaki ortuyu kaldirarak icine girdim. Bugun olanlar benim icin cok fazlaydi. Bu yüzden gözlerimi kapattim ve olanlari dusunmemeye calistim. Kisa sürede uyumustum. Sabah uyandigimda saat 5.34 tü. Geç kalacaktim. Hemen yataktan kalkip banyoya doğru ilerledim. elimi yüzümü yikadim ve dislerimi fircaladim. Beyaz dolabima doğru ilerledim. Gri mini penye elbisemi ve siyah platform topuk ayakkabilarimi giydim. Bu elbisemi çok seviyordum. Kırmızı rujumu sürdüm. Eyeliner ve rimelide sürerek saçlarımı tepeden sımsıkı at kuyruğu yaptim. Dün gece saçımi ordugum için biraz dalgaliydi. Çok geç kalmıştım. Kendime son kez aynada baktiktan sonra Elime telefonumu alarak hızla aşağıya indim. Anahtarlarida alarak taksi bulmak için caddeye dogru yürüdüm. Acele etmeme gerek yoktu zaten gec kalmistim. Bana kizmayada hakki yoktu saat alti nedir yani. Taksi kısa sürede gelmisti. Taksiye bindigimde sasirmistim çünkü dün beni goturen amca vardı. Kendimi tutamayip
- yinemi siz. Koca istanbul'da baska taksicimi yok. Demiştim.
- bu caddeye bizim taksiler bakiyor o yüzden seninle karsilasiyorum hanim kızım. Demişti mantikliydi bu yüzden sesimi cikarmadan Aras Holding'e gitmesini söyledim. Oda sesini cikarmadan arabayi sürmeye başladı. Aras Holding'in önüne geldigimde 6.23 olmuştu. O dönen kapilardan gectikten sonra etrafa bakindim. Herkesin işi vardi. Etrafta kosusturuyordu. Hızla merdivenlerden çıkarak barış beyin odasinin önüne gelmistim. Kapıyı calip girdiğimde odada kimse yoktu. Odama gecerek dosyalari kurcalamaya baslamistim. Ilgimi ceken birkac dosyayı alfabetik siraya dizip tek tek dosyalamistim saate baktigimda 10a geliyordu üç saattir barış bey nerdeydi. Canim sıkılmışti. Odanin icinde gezip birkac bişeye bakmistim. Geçen senelerin dosyaları vardı. Ama hicbir dosyada barış beyin adı gecmiyordu daha demin inceledigim dosyalarda barış beyin adini birçok kez gormustum. Dosyalarin hepsi I masama koyup tarihlerine gore tekrar dolaba siralamistim. Can sıkıntısından ne yapacagimi şaşırmıştim ve yorulmustum. Masama oturarak telefomla ilgilendim. Jackson a mesaj attim. Mesjlari korece konusmalari türkçe yapiyorduk oda bizim fantezimizdi işte. Mesajlasirken birsürü yazım hatam oluyordu bu yüzden jackson benimle dalga geciyordu. Bu yüzden onunla mesajlasmak istemiyordum. Kapinin hizla acilmasiyla yerimden sıcramistim. Ne oldugunu anlamaya çalışırken barış bey esip gurlemisti. Son olarakta odasina acilen gelmemi söylemişti. Hizla barış beyin odasina gittim.
- sen nerdesin. Ne kadar büyük bir toplantiyi mahfettigini biliyormusun hi. Ben sana saat altida burda ol dedim sadece bugün ama sen o bilmiş tavirlarinla gelmeye bile tenezzül etmiyorsun kizim sen kimsin. Diyerek bağırıyordu. Beni kapiyla arasina almıştı ve elini kapiya vurarak daha da çok bağırıyordu.
- ben saat alti bucukta gelmistim-
- geldiysen nerdesin hi nerdesin. Bana aciklama yapma. Şimdi git muhasebeden çıkışını al. Demişti
- ne yani kovuldum mu. Diyerek sesimi biraz yukseltmistim.
-evet kovuldun. Begenemedinizmi hanımefendi. Demişti ukala pislik. Ona son kez gozlerine baktiktan sonra kapiyi acarak hizla ciktim. Kapi çok hızlı carpilmisti. Ağlıyordum. Babam bile bana bu kadar bagirmamisken o kim oluyorduda gelip bana bagiriyordu. Odamdan telefonumu ve cantami alarak disari ciktim. Hayır bide geldim dosyalari duzenledim siraya dizdim gerekli bilgileri not aldim ha bide gozlerinden kacan gecen seneki JTBX ile olan besinci asamanim yanlisini buldum. Bu bilgiler yuzunden sirket bu camiada birinci olur. Benim gibi zeki bir kizi kovmak neymis görsünler. Hem ben kovulmam istifa ederim istifa ediyorum iste sanki baska is yok. Bugün merdivenler sanki dahada cogalmisti in in bitmiyordu. Indigimde hemen dışarı çıktım. Temiz hava biraz daha iyi gelmisti. Kendimi toparlayarak taksi durağına doğru ilerledim. Taksiye binip zor zar ezberledigim adresi verdim. Hıh kovuyormus beni dangoz. Telefonu elime alır almaz Jackson'ı aradım. Açmıyordu. Açmaz tabi gıcık. Onu çok seviyordum bu yüzden ona kizamiyordum. Oyşş benim tatli bebeğim. Onun o sarı saçlarını yerim. Evin önüne geldiğimde anahtarlarimi krem rengi cantamdan cikararak kapiyi actim. Amann banane be. Cokta umrumda bunlari dusunerek kendimi yaslandiramam. Mutfaga doğru ilerleyerek fırını açtım. Kek yapmak benim isimdi. Yukarı çıkarak uzerime rahat bişeyler giydim ve sacimi topuz yaptim. Asagiya indim. Kek malzemelerini dolapran cikararak beş dakika da kek hamurunu hazirladim. Bugün olanları unutacaktim. Hicbirseyi umursamayacaktim. Gitsin o çok bilmiş dangoz patron kendisine baska köle bulsun. Kek hamurunu muffin kaliplarina dikdukten sonra firina verdim. Yarım saat sonra kekim hazirdi. Isiticida isittigim suyu büyük bardağa bosaltarak kwndime kahve yaptim. Kekimi yiyip ve kahvemi ictikten sonra uyumak için odama çıktım. Hayır anlamiyorum insan geç kaldı diye asiatanini kovarmi ya. Hayır yani birazcik gec kaldiysam nolmus. Hem ben ne yapcaktim toplantida. Konuyu bilmiyorum gelenleri bilmiyorum orda boş boş durmaktan başka ne yapacaktim yani. Geç kaldım diye sanki sirket battı. Ellerimi yikayarak yatağa uzandim. Gozlerim gittikçe agirlasip kapaniyordu. Gozlerimin uykuya teslim olmasina izin verirken Jackson'ı dusunuyordum neden telefonunu acmamisti acaba. Kafamı tirmalayan bir sürü soru vardı. Normalde ben böyle miydim. Normal zengin kizlar gibi salonda oturur kahvemi icerken dergilere bakardim. Alisveris yapardim. Arkadaslarimla buluaurdum vee düzgün ev yemekleri yerdim. Buraya geldigimden beri yemek yemiyordum. Yemekten geç bir damla su bile aklimin ucuna gelmiyordu. Kisa sürede uyumustum. En azindan yarin güzel bir gün ve yeni bir gün olacaktı. Yarin sabaha kadar uyanmatacaktim. Öğlen yatip yarin sabah kalkmak biraz zor olsada uyanmiyacaktim iste. O dangoz patronlada birdaha konusmayacaktim.Medya jackson
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKISIKLI PATRONUM
Randombabasiyla iddaya giren kumsalin hic alisik olmadigi bir hayata baslamasi onu ne kadar zorlasada iddayi kazanmak için elinden geleni yapacak. Tabi o hayatina devam etmeye calisirken hayatindaki ona can veren onun neşesi olan jackson ondan ayrılır. h...