Yine uyanmistim iste. Ama bugun bi baska uyanmistim sanki. Bir eksiklik bir hüzün. Ah tabiya terkedilmistim. Yatagimdan kalkarak banyoya doğru ilerledim. Ayak tabanlarima carpan soguklukla sonunda bonyoya ulasmistim. Aynaya baktigimda dun gece aglamaktan şişmiş ve kıpkırmızı olan gozlerime baktım. Elimi yüzümü yikayarak aşağıya indim. Elime telefonu alarak jacksonu aradım ama cevap vermiyordu. Gozlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Onları tutamiyordum. Ne zaman tutmustum ki. Patronumu aramistim. Geç te olsa acmisti.
- alo barış bey eğer kabul ederseniz bugün ise geri dönmek istiyorum. Demistim. İşte calisirsam belki onu düşünmeyi birakirdim.
- noldu. Biseymi var sesin kötü geliyor. Demişti. Neden sadece gel yada sen gelmeyince baska birini bulduk bu yüzden git baska is ara demezdiki.
- yok bişey. Diye kestirip attim.
- tamam o zaman. Saat iki gibi gel. Ayrıca tekrar Özür dilerim ogün seni dinlemem lazimdi.
- onemli degil barış bey. Ben saat ikide gelirim. Diyerek telefonu kapattim. Mutfağa doğru ilerlerken dün gece olanlar aklimdan çıkmıyordu. Kahve yapmak için aldığım bardağı yere düşürmüştüm. Yere egilerek cam kiriklarini toplamaya calisiyordum. Kalbimde böyleydi ayni bu bardak gibi paramparça. Toplarken ellerime camlar batiyordu ama umrumda degildi. Ne kadar canim acisada dün geceki aciyla hiçbirşey yarisamazdi. En çok beni üzen şey ise beni o kadinla aldattiktan sonra bile gelip benim yatagimda benim yanimda yatabiliyor olmasıydı. Yerdeki bütün parçaları topladiktan sonra hepsini çöp kovasinin icine firlattim. Ellerim kaniyordu. Suyun altina tuttuktan sonra yukari çıktım. Yarabantlarini alarak ellerimdeki kesiklerin üzerlerine yapistirdim. Heryerim yarabandi olmuştu. Saat 12 ye geliyordu. Üzerime siyah dar paça pantalon giyip üzerime gri bisiklet yaka penye bir t-shirt giydim. Gözüm jacksonla aldigimiz cift t - shirtlerine takilinca iyiden ağlamaya başlamıştım. Jacksonla birçok çift esyamiz vardi. Çift esyalarini çok seviyordum jackson her ne kadar sevmesede. Kalin siyah bir bileklik taktiktan sonra gozlerimdeki sislikleri kapatmak için düzgün bir makyaj yaptim. Üzerime lacivert hırka alarak beyaz supralarimi giydim. Telefonumu siyah deri cantamin icine atarak aşağıya indim. Anahtarlarimi ve cüzdanımı da cantama koyarak dışarı çıktım. Sadece yürüyordum nereye gittiğimi bilmeden yuruyordum. Bugün hava baya bi soguktu. Yüzüme soğuk hava carpiyordu. Saclarim ruzgardan geriye doğru savruluyordu. Bugün icimde bir boslukla yürüyordum. Yurumek nedense iyi geliyordu. Birisine carpmamla irkilerek kafami kaldirdim. Karsidaki kişi dusmemem icin beni tutuyordu. Bana baktığında parlak siyah gozler gözlerime bakiyordu.
- cok dalginsiniz küçük bayan. Demişti sessizliği bozan ilk o olmuştu. Kucukmu. Nerdeyse ayni yastaydik yada benden büyüktü neyse.
- ah çok pardon ben sizi görmedim. Diyerek dogruldum ve uzerimi duzelttim.
- beni görmediğinizi çok iyi görebiliyorum. Demişti espiri yapti salak.
- hı.
- diyorumki böyle yururseniz basiniza bir iş gelebilir agrica yolun bu tarafinda hicbirsey yok. Cikmaz sokak yani. Tabi eger şu gece kondu evlerinde oturmuyor ya da bir yakininiz oturmuyorsa o tarafa gitmeyin bence.
- ah teşekkür ederim. Bilmiyordum. Soylediginiz icin gercekten cok tesekkurler. Bu aralar dünya umrumda değil. Aslinda d'une kadar umrumdaydi çünkü yasama sevincim yanimdaydi. Ama bugün yanimda değil ve boşlukta onsuz nereye gittigimin bir onemi yok. Demiştim ve ters yöne doğru tekrar yürümeye baslamistim.
- eğer isterseniz sizin boslugunuzda kaybolmamaniz için yardımcı olabilirim. Sizin gibi guzel bir bayanin genç yasta hayata kusmesini hiç istemem.
-yani.
- yani gideceğiniz yere kadar size eslik edebilirmiyim. Demisti. Iyi birisine benziyordu. Sapik olamazdi heralde. Uzun boylu siyah gözlü esmer birisiydi. Yakisikliydi ama kimin umrunda. Bana ne avukatlar ne doktorlar çıkma teklifi etti ama ben kabul etmedim çünkü benim hayatımda jackson vardi. Ama şimdi yok. Yine ağlamaya başlamıştım. Eliyle cenemden tutarak başımı kaldirmisti.
- noldu neden ağlıyorsun. Yiksa kötü bişey mi söyledim. Demişti. Ayrica naziktide.
-yok hayır seninle alakalı değil. Diyerek göz yaslarimi silmeye çalışıyordum. Kahvaltı yaptinmi diye ekledim.
- H-hayir. Demişti.
- kahvalti yapabilecegimiz güzel biyer biliyormusun. Demistim.
-Evet aslında hem buraya çok yakin. Ama severmisin bilmiyorum. Diyerek eliyle siyah bir arabagi gostermisti.
- arabam orda hadi gidelim. Diyerek önden yürümeye başladı. Hizla kolundan tutarak durmasini sağladım.
- eger yakinsa yurusek olurmu. Yani yurumeye ihtiyacim var. Demistim. Kafasiyla onaylayarak yürümeye başladı. Ona yetistirmek için hizlandim.
-nereye gidiyoruz. Diye sordum. Birazdaha yavaslamisti. Bana dönerek
- süpriz. Demişti.
- suprizmi. Tanimadiginiz herkese suprizmi yaparsiniz.
- tanımadığınız herkesle kahvaltiyami gidersiniz. Diye karsilik vermişti.
-tanisalim o zaman ben kumsal.
- bende buğra. Diyerek elini uzattı. Uzatan elini sıkarak
-memnun oldum. Demistim. Birazdaha ilerledigimizde
-iste geldik. Diyip deniz kenarinda bir bank gostermisti.
- burda ne yiyecegiz peki. Diyerek banka oturdum.
-beni biraz burda bekle. Diyip gitmişti. Gülümseyerek
-tamam bekliyorum. Ama acele et işe gitmem lazım. Diye bagirdim çünkü daha sözümü bitirmeden yanimdan uzaklasmisti. Ben bu adama kibarmi demiştim sanirim biraz erken konuştum. Kisa sure sonra kolunda bir poset ellerinde ise iki bardak çay vardı. Yanima geldiğinde
-umarim boyoz ve simit seviuorsundur. Demişti. Istanbulda da mi boyoz satiyorlardi. Yanima oturup çayı uzatmisti.
- tabiki. Hem ben izmirliyim. Izmirli olup boyoz sevmeyen yoktur heralde de buralarda boyoz satan biyer olduğunu bilmiyordum. Diyerek posetin icindeki boyozu aldim. Alir almaz elim yanmıştı.
-cok sıcak. Diyip gulmustum.
-nerde calisiyorsun. diye sormustu. Ve telefonum calmaya baslamisti. Bir ihtimal jackson arar diye beklerken ekranda barış beyin fotoğrafinin gozukmesi yüzümün dusmesine neden olmuştu.
-iyi insan lafin üstüne arar öyle değilmi. Dedikten sonra telefonu acmistim.
- Efendim barış bey. Soyleyin biseymi oldu.
- hemen gelmen gerekiyor toplantimiz var bu seferde gec kalirsan seni affetmem.
- tamam hemen gelirimde ne kadar sürede gelmem gerekiyor. Demistim. Eşegimi sağlam kaziga bagliyimda sonra patron beyin sağı solu belli olmuyordu.
- yarım saate burda olman gerekir en geç. Demişti bugraya dönerek
- Aras Holding'i biliyormusun demiştim
-evet neden.
- sence burdan yarim saate oraya varirmiyim.
- simdi kalkarsan evet . Demişti.
- alo barış bey tamam hemen geliyorum. Diyip telefonu kapatmistim.
- yaa kusura bakma hemen gitmem gerek diyip ayaga kalktım. Tam yuruyecekken.
- yarin saat bir de burda buluşalım olurmu. Demişti.
- emin olamam ama gelmeye çalışacağım tam birde burda. İnşallah. Diyip hizla ana caddeye dogru yürüdüm. Kisa sürede bir taksi bulmustum. Aras Holding'e gitmesini söyledim.Medya Buğra
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKISIKLI PATRONUM
Diversosbabasiyla iddaya giren kumsalin hic alisik olmadigi bir hayata baslamasi onu ne kadar zorlasada iddayi kazanmak için elinden geleni yapacak. Tabi o hayatina devam etmeye calisirken hayatindaki ona can veren onun neşesi olan jackson ondan ayrılır. h...