YAKISIKLI PATRONUM

buğra

- biz biz biz şimdi ne oluyoruz? Dedim. Hala yüzüne bakamiyordum.
- sence.
- ben premses sen prems mi acaba?
- mi acaba? Diye tekrarlayip beni kendine doğru çekti. Sirtimi göğsüne yaslamistim. Bilmiyorum şu an ne haldeydim. Sadece dusunmemeye calisiyordum tabi onda ne kadar başarılı olduğum aşikar.
- premsim. Dedim bir kez daha. Soylemesi bile icimde baska bir duygu olusmasina yetiyordu.
- prensesim. Dedi sesi adeta büyüleyiciydi.
- ama ben premses olmak istiyorum. Diyer prensesler gibi olmak istemiyorum. Diyer prenseslerin gibi. Demistim.
- premsesim. Diyip sacima öpücük kondurmustu.

●●●

Sabah uyandigimda barisin odasindaydim. Iceriden su sesleri geliyordu ve yerde onun kiyafetleri vardı yoksa ahh tabi ki böyle bişey olmamıştı. Benim yatagimdan bile daha rahat yatagi vardı. Ve her bir köşesinde onun tarçın kokusu vardı. Garip ama mükemmel bir koku. Biiter çikolata ve tarçın karışımı gibi birseydi. Kapının acilmasiyla kafamı o tarafa doğru dondurdum. Belinde sütlü kahve havlu vardi. Diger elindeki havluylada saçlarını kuruluyordu. Vucudundan süzülen su damlaları belirgin olan kaslarindan aşağıya doğru gidiyordu.
- Günaydın. Dedim.
- Günaydın demişti. Ama bisey olmustu sanki. Sesi dun geceki gibi neşeli değildi.
- noldu bir sorun mu var. Dedim hala yataktaydim ve kalkasimda yoktu. Butun gün yatmak istiyordum. Onun kokusuyla harmanlanmak. Ama bugün biraz soğuk davraniyordu. Nolmus benim premsimeee. Kim uzmus onu.
- yo hayir . Ben uzerimi degistiriyim sonra kahvalti yapariz. Bugun bir planim var. O yüzden kahvaltidan sonra biyere gidip geleceğim. Demisti. Yüzü asık ve garipti. İşte bu yüzden kabul edip etmesemmi bilememistim. Acaba beni gerçekten seviyormuydu. Sadece kafami salladim. Arkasini dönmüş tam gidecekken arkasından sarilmistim. Çıplak tenine dokunmak. Ihm ıhm...
- seni seviyorum. Demistim. Seni seviyorum.
- bende seni. Diyerek bana doğru döndü. Yüzümü ellerinin arasina alarak dudaklrima buse kondurdu.
- bende seni. Diye fisildamisti.

Kahvalti yaptiktan sonra dediği gibi gitmisti. Evde tek başıma oturuyordum ve televizyon izliyordum. KBS kanalı vardı. Haha suan çok mutlu olmuştum. Ayaklarimi koltugun sirtimizi dayadigimiz yere uzattim. Baş Aşağı tv izliyordum. Kore dizileri izlemeyeli uzun zaman olmuştu. Kapı calmisti. Gelmisti sanirim. Acaba plani neydi. Biyere mi gidecektik. Kapiya gidip actigimda karsimda buğra vardı. Ve kizgindi. Nerden bulmuştu burayi. Benim burda olduğumu nerden biliyordu. Barış nerdeydi.
- nerdesin sen yağmur. Telefonunu acmiyorsun. Senin telefonun yok.u ne kadar merak ettigimi biliyormusun. O geceden sonra başına bişey geldigini düşündüm. Yuru hemen gidiyoruz. Diyerek kolumdan tuttuğu gibi sürüklemeye başladı. Arabaya zorla bindirmisti. Beni dinlemiyordu. Butun erkekler beni dinlememek uzerine yemin filan mi etmislerdi.
- ya buğra durdururmusun arabayi. Ben iyiyim. Nereye gidiyoruz buğra bisey soylermisin. Diye arabanin icinde bağırıyordum.
- sessiz ol ve soru sorma. Evine gidiyoruz. O dag evinde seni tek basina birakacagimi mi sandin.
- ya benim o evde yalniz olduğumu nerden cikariyorsun. Ben o evde yaldiz degildim. Arkadasim vardi. Yani patronum. Biz is konusmak icin gelmistik.
- ya is konusmak için dag evine mi geldiniz. Ikiniz bas basa. Dun gecede birlikte kaldiniz öyle değilmi. Ya anlamıyorum sen bir adamla nasil ayni evde kalırsın.
- tamam sakin ol. Bak araba kullaniyorsun. Dikkat et.
- ben sakinim. Diye bagiriyordu. Tabi ya çok sakindi. Elleri beyazlamisti. Direksyonu çok sıkı tutuyordu.
..
Barış

Eve geldiğimde evde yoktu. Etrafa baktığımda ortaliktada yoktu. Allahim nereye gitmisti bu kiz. Heryeri ariyordum. Telefonuda burdaydi. Bırakıp gitmisti öyle degil mi. Allah kahretsin birakip gitmisti. Beni sevmismiydi ki. Jacksonu varken beni mi secerdi sanki. Onun hayatindaki nesesini ben almisken o beni mi sececekti. Jackson denen o herif konusmustu kesin. Benim ona para verdigimi ve. Allah kahretsin ya. Beni birakip gitmisti işte. Neden gitmiştim ki. Tam da benim olmusken neden onu birakip gitmistim ki.

Medya jackson