(Selin)
"Allah'ım ne şanssızım!!" diye geçirdi içinden.Sarışın genç hala gülüyordu. Durumdan oldukça memnundu.
Selin, ona bakarak;
"Kim bilir neler düşünüyor?? Nerden bulaştım buna ben yaa??" diye geçirdi içinden..
Nihayet ders bitmişti. Herkes sınıftan çıkmaya başladı. Selin de çıkmaya hazırlanırken o çocuk kolundan tuttu ve;"Bana bulasmakla büyük hata ettin Selincim. Sonuçlarına katlanacaksin!" dedi.
Selin;
"Adımı nerden biliyorsun sen be??""Maşallah her tarafa yazmışsın, defterinde gördüm:)"
"Ukala şey!!" diyerek hızla kapıya yöneldi Selin.
Tam o sırada o çocuk;
"Ha bu arada adım Ali, Ali Mertoğlu!! Bilmek istersin belki :)" dedi
Selin:
"Bana ne bundan??" dedi ve sinirle dışarı çıktı."Nerden bulaştım buna ben ya? Al başına bela!! Yakamı da bırakmaz şimdi off" diye söylenerek bahçeye çıktı.
Hala gülmekte olan Ali'nin keyfini, çalan telefon kaçırmıştı. Arayan babasıydı. Memnuniyetsiz bir şekilde açtı telefonu.
"Alo"
Babası Haluk bey oldukça sinirli bir şekilde;
"Yine arabayı tamire vermişsin, sen hiç uslanmayacak mısın lan?!"
"Sadece küçük bir çizik merak etme. Niye aradığını biliyorum ben zaten.."
"Bak Ali bu konuda yeterince konuştuk. Artik senin kaprislerinle uğraşmak istemiyorum"
"Uğraşma o zaman. Beni de o kadından uzak tut olur mu?"
"O kadın dediğin yakında senin annen olacak, doğru konuş!"
"Olmayacak, hiçbir zaman olmayacak!!" diye bağırdı ve telefonu kapattı Ali.
Yine morali bozulmuştu. Hemen bahçeye çıktı ve bir banka oturdu. Derin derin düşünmeye başladı. Çocukluğundan beri yaşadıkları geldi gözünün önüne. Annesi o daha 6 yaşındayken ölmüştü ve babası alkolik huysuz adamın tekiydi. Şimdi de başka bir kadınla evlenecekti. Aklı tüm bu olanları almıyordu.
Araba olmadığı için taksiye bindi. İstemeye istemeye eve gitti...
Selin Ali'yi düşünerek eve gelmişti. Günün siniri hala üstündeydi. Kapıyı açtı ve içeri girdi.
İçerde hummalı bir hazırlık vardi. Annesi Güneş, Nazlı'ya söyleniyordu:
"Hadi kızım çabuk! Geç kalacağız"
Selin hemen sordu:
"Ne oluyor burda anne??"
"Aa Selin sen mi geldin? Gel kizim. Hadi hemen hazırlan."
"Neye hazırlanıyoruz annecim?"
"Hani geçen gün sizi biriyle tanıştıracağım demiştim ya o işte kızım"
"Ben o konuda ciddi olduğunu hiç düşünmemiştim anne!"
"Gayet ciddiydim kızım. Hadi hazırlan!"
Selin zoraki odaya çıktı. Hazırlanmaya başladı. O sırada Nazlı geldi:
"Canım ikizim pembe rujunu versene"
"Bakıyorum dünden hazırsın Nazli"
"Annem mutluysa ben de mutluyum Selin o yüzden ona destek oluyorum"
Nazlı ruju aldı ve odasına geçti. Selin de artık hazırdı.
Hep birlikte çıktılar ve taksiye binerek restorana gittiler. Ayırtilan masaya oturarak beklemeye başladılar.
Selin;
"Ben bir lavaboya gideyim" diyerek masadan kalktı.Nihayet Güneş hanımın beklediği kişiler gelmişti. Haluk ve Ali Mertoğlu!!
Haluk;
"İyi akşamlar"
Güneş;
"Hoşgeldin:)"
Haluk Ali'yi göstererek:
"Bu da oğlum Ali "dedi.
Güneş;
"Memnun oldum Alicim, bu da benim kızım Nazlı:)"Ali durumdan oldukça rahatsızdı.
Haluk;
"İkiz kızlarım var demistin"
"Evet öyle diğeri de lavaboda gelir şimdi"Tam o sırada Selin lavabodan çıktı. Masaya geldi. Ali'nin arkasında durdu.
"Geldi mi misafirlerin annecim" dediSesi tanıyan Ali ani bir hareketle arkasını döndü ve;
"Sen, Selin??"
"Ali?!!!"
Şaşkınca bakakaldılar...
2.Bölüm sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ VE UZAY
RomantikHuzuru ve mutluluğu biribirlerinde bulan iki genç aşığın hikayesi... Mavi huzuru Uzay'da buldu..