Madeleine, sen ciddi misin?
-Seni seviyorum Derek.
Bunu söyledikten sonra gözlerim fal taşı gibi açıldı, şoka girmiştim. Madeleine ise beni farketmeden koşa koşa yukarı çıktı. Ben onun arkasından bakakalmıştım. Atlattıktan sonra ben de koştum. Madi, demek sen Janet'ın sevgilisine aşıksın?
Hemen odamıza geri döndüm. Ama ne Janet'a, ne de Madi'ye hiçbir şey söyletemedim. İkisi de gayet normaldi. Bense burada tedirgin, yerimde duramaz haldeydim:
-Kızlar, ben uyuyorum. Biraz kötü hissediyorum kendimi.Ağzıma birkaç cips daha attıktan sonra kendimi yatağa attım. Yorganı üstüme çektim. Uyumak bahanesiyle biraz düşünecektim.
Janet'a söylersem ne olurdu? Belki de Madi'yle araları bozulabilirdi. Böyle olsun istemezdim! Ama Janet'ın haberi olmazsa da kötü olabilir, sonuçta sevgilisi.
Ahh, çok zor! Neden bunu öğrendim ki? Bir an önce uyuyup olanlardan geçici olarak kaçmaya çalıştım.
Yağmurlu, ama güzel bir sabaha uyandım. Pencereye düşen damlaların sesini dinledim bir süre. Daha sonra yerimden kalkıp tarağımı elime aldım. Saçlarımı atkuyruğu yaptım. Madi ve Janet hala uyuyordu. Büyük ihtimal geç yatmışlardır.
Kafeteryaya indim. Buranın yemek salonu gerçekten çok harikaydı. Bir sürü yuvarlak, ahşap masalar vardı. Sandalyeler de masalara uyumluyuu. Duvarlar ise krem rengiydi, avize de taşlarıyla çok hoş bir görüntü veriyordu.
Kahvaltılık bir şeyler tercih ettim ve masama oturdum. Telefonumu masanın üstüne koydum, yemeğimi de yemeye başladım. Henüz salonda pek kişi yoktu. Galiba ben biraz erken kalkmış olabilirim.
Telefonuma mesaj geldiğinde yemeye ara verip ekrana baktım.
"Janet'tan;
Ben Derek ile beraber dışarı çıkıyorum, sabah yürüyüşü yapacağız."Ben de Madeleine'i alıp yürüyeyim ya, diyerek odaya çıktım. Madeleine hala uyuyordu. Ben de onu gıdıklamaya başladım:
-Uyan! Yürüyüşe gidelim!O ise gülmekten konuşamadı. Gıdıklamayı bıraktım, o da gözlerini açtı:
-Nereye gidelim dedin?-Yürüyüşe!
Biraz hayıflandı, ve bana sırtını dönüp uyumaya devam etti.
-Gıdıklanmak mı istiyorsun?
O ise daha gıdıklamadan güldü, daha sonra yerinden doğrularak kalktı.
-Janet da yürüyüşteymiş, haberin olsun.-Öyleyse ona katılalım.
-Katılamayız, o Derek'le beraber yürüyor.
Madeleine'in tepkisini merak ediyordum. Derek adını duyunca hemen yerinden kalktı ve saçını başını taramaya başladı.
-Birden coştun?
-Çünkü canım yürümek istedi.
-Hazırlandıysan gidelim.
Ben üstüme beyaz bir tişört geçirip, altıma da siyah dar paça pantolonumu giymiştim, mor neon detaylı siyah spor ayakkabımda uymuştu. Madeleine ise sarı üzerine pembe puantiyeli tişörtünü giydi, altına da beyaz pantolonunu giydi. Ayakkabısı ise düz beyaz spor ayakkbıydı. Doğrusu, çok havalı görünüyorduk.
Beraber dışarı çıktık, ve yürümeye başladık. Yağmur dinmişti, toprak kokusu ise ayrı bir huzur veriyordu.
Beraber uzun bir süre yürüdükten sonra, karşımızda Janet ve Derek'i gördük.-Günaydınlar, dedim.
Derek bir gülümsemeyle yetindi, Janet ise bana karşılık verdi. Madeleine hemen atladı:
-Siz de mi yürüyordunuz?Biz zaten onlar yürüyüşe çıkınca özendik, diyecektim de tabii ki demedim. Ama bu aslında bir gerçekti.
Derek Madeleine'e olumlu cevap verdi. Daha fazla kalmadan onlara veda edip Madeleine'i çekerek devam ettim.
-Arkadaşlarımızla ne güzel konuşuyorduk, ne diye çektin beni? Onlara katılsaydık ya?
-Onlar iki sevgili yürüsünler, biz onlara karışmayalım.
Madeleine iç çekti ve benimle beraber yürümeye devam etti. Yürürken Ray ve Ethan'a rastladık. Ray bana gülümseyerek:
-Günaydın, Nina, dedi.Ben de ona karşılık verdim. Ethan'la Madi ise susup bizi izlediler.
Ben Madi'ye dönerek:
-Ben Ray'le yürüyeceğim, sen Ethan'la devam et.Madeleine'in cevabını beklemeden Ray'in yanına gittim ve onunla yürümeye başladım. Yani, bir zahmet biz de iki sevgili yürüyelim, değil mi?
Ray ile tek bir kelime etmeden yürüyorduk. Sokaklar susmuştu, sadece ayak seslerimiz vardı. Ray yolun ortasında birden:
-Benimle çıkar mısın, dedi.O sözcükleri duyduğum anda yerimde kalakaldım. O anda kızarmıştım. İçimde felaket bir heyecan vardı. Samimi bir çıkma teklifi almayalı çok olmuştu.
-E-evet Ray.
iki sevgili olarak yürümeye devam ettik. Ray birden elimi tuttu, felaket kızarmıştım. Ama ona baktığımda ise o daha çok kızarmıştı. Küçük bir kahkaha attım ve ben de onun elini tuttum. O da bana dönüp gülümsedi.
Birkaç tur yürüdükten sonra beraber yemek salonuna gittik.Beraber yemek seçtik, ben ödeyecektim ki, benden masamıza geçmemi istedi. Kendisi ödedi ve o da masaya geldi:
-Hepsini sana yükletmek kötü oldu ama.-Sen bunlari düşünme, dedi ve yemeğimize başladık. Uzun yürüyüş sonrası enerji depolamak iyi gelmişti.
Beraber kalktık, beraber yürüdük. Ama maalesef, yollarımızın ayrılma vakti gelmişti. Ayrı otellerdeydik ya.
Ve aniden yağmur yağmaya başladı. Benim de üstümde kısa kollu vardı, keşke yanıma bir şeyler alsaydım.Birden üstümde bir ağırlık hissettim. Bu, Ray'in hırkasıydı. Hırkanın kapşonuyla kafamı örttüm ama bu sefer Ray ıslanıyordu.
-Ray, ıslanıp üşüteceksin.
Ray hiçbir şey demeden kolunu omzuma atarak benimle beraber yürümeye başladı.
-Ray, otele dönsene, yağmur daha çok yağmadan.
-Sorun değil, seninle yürüyeceğim.
Benle yürümeye devam etti. Sessizce yürüdük, Ray'in ıslanmasına içim elvermiyordu. Ama Ray'e söyleyince de beni dinlemiyordu.
Beraber benim kaldığım otelin kapısına kadar geldik. Beni yanağımdan öptü, ve hırkasını almadan koşmaya başladı.
Arkasından var gücümle seslendim:
-Hey, hırkanı al! Hasta olabilirsin!Ama o arkasına bakmadan koşmaya devam etti. Yanağımda hala hissi vardı. Biraz kızarmıştım.
Odamıza çıktım, ardından hırkayı üzerimden çıkardım. Biraz ıslanmıştı, ama Ray beni korumuştu. Yüzümde sebepsiz bir gülümseme oluşmuştu. Ray'in hırkasını kuruması için asmıştım.
Demek artık hayatımın aşkıyla çıkıyordum... Umarım hiç ayrılmayız!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Popüler
Teen FictionOkulun güzel mi güzel, havalı popüler kızı. Onun arkadaşlıkları ve aşkları. Ona oynanan oyunlar ve intikamlar. Onun anıları, onun okul hayatı. Onun engebeli hayatı... Popüler kızımızın tüm maceraları bu kitapta. Tanık olmaya ne dersiniz?