Bölüm 7: "007"

257 18 5
                                    

Darmadağındım. Mor saçlarım birbirine girmişti. Pijamalarımla çok harika (!) bir görünümüm vardı.
Takvime baktım. Bugün Cumartesi idi. Evde oturma günümdü.
Hiç saçımı taramadan gevreğimi alıp televizyon karşısına geçtim. Kanalları karıştırmaya başladım.
Ardından telefonum çaldı. Kim olabilirdi ki bu?

Madeleine? Neden arıyordu acaba.

-Alo, Madeleine? Ne oldu?

-Geziye gelmeyecek misin? Birazdan evden çıkacağım, beraber gidelim diyecektim.

-Ne?! Bugün gezi mi var? Tamamen unutmuşum. Ne zaman çıkacaksın?

-Yaklaşık 10 dakika sonra.

-Ben hemen hazırlanıyorum. Çıkacağında beni ara.

Saçlarımı aceleyle taradım. Hemen yeni aldığım mavileri giydim. Aynaya baktım. Ama uzun uzun incelemek için vaktim yoktu. Bir de saçıma beyaz bandana takarak çıktım.

Çıktığımda Madeleine önümde kızgın kızgın bana bakıyordu.

-20 dakika oldu. Ben de buraya geldim. Tam da kapını çalacaktım.

-Beni arasaydın çıkardım hemen!

-Telefonuna bir bakar mısın?

Telefonuma baktım. Cevapsız arama vardı:

-Üzgünüm ama duymamışım!

Beraber okula gittik. Herkesten bir ses çıkıyordu. Cıvıl cıvıl bir ortam vardı. Baharın anlamı bu olsa gerek.

Gözlerim hemen Ray'i aramaya başladı. Madeleine'e bakarsak, Janet ile Derek'i arıyordu.

Madeleine aradağını bulmuş gibiydi. Onlar yine beraber konuşuyorlardı. Janet'ın yüz ifadesine bakarsak, Derek'ten sıkılmış gibiydi.

Ray'i buldum! Hemen yanına koştum. Madeleine arkadan bana gülümsüyordu.

-Merhaba Ray! Geziye geleceğini bilmiyordum.

-Ama geldim! Mavi sana çok uymuş.

Dünyada duyduğum en güzel söz müydü bu? Artık ömrüm boyunca mavi giyebilirim!

-Teşekkür ederim. Sen de yine havalı takılıyorsun işte.

Gülümsedi. Gülümsemesi bile tatlıydı. Biz konuşurken birden Madeleine beni gıdıkladı ve iğrenç bir şekilde kahkaha attım. Ray bizi izliyordu.
Madeleine'i hemen bir köşeye çektim.

-Madeleine! Neden beni gıdıklıyorsun! Kahkahamın kötü noktam olduğunu biliyorsun. Ray'in önünde beni gıdıklama.

-Ne yapayım, seni Ray'e kaptıramam. Onunla çıkarsan beni unutacaksın!

-Ben en iyi dostuma öyle yapacak biri değilim. Bana güven, ve bir daha Ray'le konuşurken beni gıdıklama.

Tekrar Ray'in yanına döndüm.
-Konuşmamızı birden kesen Madeleine adına özür diliyorum senden.

-Sorun değil, çok komiktiniz. Çok tatlı kahkaha atıyorsun.

Ray'in tatlılık anlayışı konusunda şüphe duymaya başlıyorum. O kötü kahkahama tatlı dedi.
Biz konuşurken müdür geldi ve herkesi topladı. Sanırım özel servislerle gidecektik.

Madeleine'i hemen yanıma kaptım. Ray'i de gözden kaçırmamaya çalışıyordum. Ray'in bindiği servis 007 numaralıydı. Hemen arkasından koşarak gittim. Madeleine arkamdan şaşkınca geliyordu.
Hemen bindim, Madeleine'i de çektim. Ama bir adam Madeleine'i durdurdu.
-Üzgünüm, ama son bir koltuğu da arkadaşına veriyoruz. Lütfen 008'e geç.
Madeleine arkamdan bakakalmıştı. Madeleine'le birlikte olamayacaksam ben de inmeliyim diye düşündüm. Yerimden kalktım ve Madeleine'le beraber 008'e bindim.
Arkamdan bakan bir çift göz hissediyordum. Arkamı döndüğümde, Ray bana bakıyordu. Benim baktığımı farkedince hemen suratını çevirdi.
Çok canım sıkılmıştı. Hala servisler kalkmamıştı. Madeleine'le sohbet ediyorduk ki, nefes alıp verme sesleri kulağıma ulaştı. Ray, arkamdan koşmuştu.

-Ray, sorun nedir?

-007'den bir kişi indi, o da senin gibi arkadaşının yanına gidecekmiş. Yani Madeleine'e de yer açıldı.

-Söylediğin için çok teşekkürler Ray!

Beraber 008'den indik ve 007'ye geri döndük. Madeleine'le yan yana oturduk. Ray, 2 sıra arkamızdaydı. Ray neden arka tarafta ki? Onu izleyemiyorum.
Tam kulaklığımı takıyordum ki, arkadan seslenmeler başladı. Döndüğümde, arka sıralar bağıra bağıra şarkı söylüyorlardı. Anlayacağın, eğleniyorlardı işte. Kimisi ayağa kalkmıştı, kimisi de dans ediyordu. İçimden gülmek geldi. Ama müziğimi duyamayacaktım.
-Susar mısınız? Müzik dinleyeceğim.
Birkaç saniye baktıktan sonra, şirin mi şirin ela gözler gördüm. Ray de şarkı söyleyenlerdendi.
Madeleine'i itekledim.
-Hey Madeleine! Biz de katılalım!

-Daha demin onlara bağıran sen değil miydin?

-Olsun, şimdi içimdem şarkı söylemek geliyor.

Madeleine, nedenini sezmişcesine suratıma üç saniye baktı. Arkaya döndü, Ray'e de üç saniye baktı. Ray de Madeleine'e "Neden bakıyorsun?" der gibi baktı.

-Madeleine, daha fazla bakmasana Ray'e! Gel katılalım!

-Sırf senin için yapacağım. Aşk uğruna.

Ah Madeleine! Bu henüz bir hoşlaşma! Ama olsun, Madeleine'den daha iyi bir dost olamaz. Tek dayanağımsın.

-Biz de katılıyoruz!

Bağıra bağıra şarkı söylemeye başladık. Aşk konulu bir şarkı söylüyorduk. Söylerken Ray'den gözlerimi alamıyordum.

Ray, uzaklara dalmış, birini düşünür gibi söylüyordu şarkıyı. Çok da hoş sesi vardı. Madeleine de eğleniyor gibiydi, yüzinde gülümseme vardı. Daha sonra bana baktı.

-Hey Nina! Bu Ray'in de sesi pek bir kargaymış.

-Ne! Sen bu kadar kişi söylerken Ray'in sesini anlayamazsın. Ben anlarım ama Ray'imin sesini.

-Gayet de anlaşılıyor sesi. Şarkıyı bozan ses onun sesi. Bak nasıl da ayırdım.

Sinirden yüzüm kızarmıştı. Bu da bir özelliğim. Ray domates suratımı görmesin diye önüme dönüp oturdum ve kulaklığımı geri takıp müziğimi açtım. Madeleine bana pişmanca bakıyordu.
Bir an önce gezi yerimize gelmeyi istedim.

PopülerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin