Okulun 2.dönemindeydik. Keşke o tatil bitmeseydi, tatilde evde kapanıp internette takılmıştım ama güzeldi.
Okula geldiğimde her zamanki gibi sırama çantamı bırakarak sınıftan çıktım. Henüz kimse gelmemişti, bizim sınıftan. Canım sıkılıyordu, ben de sırama oturup müzik dinlemeyi tercih ettim.
Kapıdan soluk soluğa sesler geliyordu.
"Oh be! Şu merdivenler beni amma da yordu. "
Madeleine gelmişti. Hemen yanıma çantasını attı. Onla beraber oturuyorduk.
-Nina burda yalnız başına oturmuş ne yapıyorsun?
-Müzik dinliyorum tabii ki de, dinlemek istiyor musun? Hoparlörü açarım.
-Yok sağol, diyerek sınıftan dışarı koştu.
Ne oldu, diye bağırdım ama dinlemedi. Her neyse, diyip geçiştirdim.
Saat 10.30'a doğru geliyordu. Sınıfta herkes tamdı. Henüz öğretmen gelmemişti. Sınıftaki herkes beni görünce sarıldı.
-Çok özledim seni Nina!
-Nihayet görebildim seni.
-Seni seviyorum!
Hepsi beni seviyordu, ya da görünüşte öylelerdi. Çünkü çoğusu bana sıcak gelmiyordu. Bir sarılıp hemen gidiyorlardı. Sadece Madeleine beni gerçekten seviyor gibi hissediyordum. Ama bunu belli etmiyordum, sadece benim kafamda saklı bir fikir.
Dersteydik ve canım sıkılıyordu. Karşıdan Derek ikide bir kağıt atıyordu.
"Selam naber? Canın hiç sıkılmıyor mu? Biraz konuşalım."
"Cevap yazsana."
"Bekliyorum."
Ben de "Yeter artık kağıt atma artık. Sıkılıyorum ama öğretmen kağıdı yakalarsa görürüz. Teneffüste konuşuruz." yazıp kafasına fırlattım.
Derek kağıdı açtı, okuyunca surat astı. Ben de karşılık olarak küçük bir tebessüm verdim.
Derek kalkıp bütün kağıtları çöpe attı. Ben içimden kahkahalar atıyordum. Kankamı nasıl da sinir ettim ama.
Madeleine beni koluyla ittirdi.
-Ne kağıtlaşıyordunuz Derek'le? Yoksa?
-Madeleine kesinlikle öyle birşey değil!
Madeleine'le küçük bir kavgaya giriştik sayılır. Öğretmen yanımıza gelip:
-Neden kavga ediyorsunuz? dedi.
-Kavga değil, yok birşey, deyip gülümsedim.
-Peki, bu seferlik öyle olsun.
Zil çalınca herkes dışarı fırladı. Derek, ben ve Madeleine vardık sınıfta. Derek:
-Konuşalım mı Nina? deyince Madeleine:
-Ben gideyim, kantinden 3 sakız alıp geleyim, dedi ve bana göz kırptı. Ona sinirli bakışlar attım.
-Evet kanka. Asıl konuya gelelim Derek. Ne diyordun?
-Ya, ben hani diyecektim ki, bugün öğle yemeğinde beraber yiyelim mi?
-Olur tabii ki.
Madeleine 2 sakızla geldi. Üçüncüsü ağzında olmalıydı. Sakızını çiğneye çiğneye karpuzluyu Derek'e, çilekliyi bana verdi.
Madeleine beni arka sıraya götürdü.
-Ne konuştunuz bakayım ben kantindeyken, ha?
-Madeleine, baştan söyleyeyim. Hiç o tür şeylere bağlamayacaksın. Kabul mü?
-Peki anlat sen bakarız.
-Öğle yemeğini beraber yiyeceğiz.
-İnanamıyorum! Bu, Derek'in sana çıkma teklifi edeceğinin bir işareti!
-Saçmalama. Sen nereden bileceksin ki? İstersen git konuş.
Peki, diyip gitti. Arkasından "Şaka yapmıştım ben!" diye bağırdım ama dinlemedi. Madeleine'nin her zamanki huyu bu.
Derek'in arka çaprazında bir pencere vardı. Pencereden bakıyormuş gibi yaparken onları dinledim.
-Derek senin sevdiğin biri var mı?
-H-hayır. Niye ki?
-Hiç belki vardır diye. Hani böyle havalı, tatlı kızlar olur ya.
Madeleine öyle dediğinde gülesim geldi. Ben mi havalıyım? Demek ki okuldakiler öyle düşünüyor.
-Tamam tamam, çok ikna ettin beni. Bugün öğle yemeğinde...
Zil çaldı. Derse girecektik.
-Devam et Derek! Boşver zili mili!
-Öğle yemeğinde Nina'ya çıkma teklifi edeceğim. Sakın söyleme, sürpriz olsun.
-Peki, deyip sıraya oturdu. O sırada öğretmen gelince ben de oturdum.
Madeleine kağıda bir şeyler karalayıp bana doğru kaydırdı kağıdı. Kağıda baktığımda el ele tutuşmuş iki sevgili vardı. Kızın altında "Nina", erkek olanın altında "Derek" yazısı vardı. Yanına da "Duydun değil mi?" yazmış.
Kağıda "Of, evet duydum. Hadi bakalım. Acaba nasıl edecek? Ama şöyle dalgalar etme olur mu? Çıkarsak çıkarız, çakmazsak çıkmayız bu kadar basit."
Karşılığında "Peki. Ama ağzımdan bununla ilgili şakalar kaçırırsam kızma." yazan bir kağıt aldım.
Fısıltıyla "Sonra konuşuruz" deyip kağıtları çöpe attım. Öğretmen:
-Her derste birkaç kağıt çöpe atıyoruz. Hayırdır? dedi.
-Çöpleri atıyorum işte, dedim ve yerime oturdum.
Heyecanla zilin çalmasını bekledim. Çünkü bu dersten sonra öğle yemeği vardı. Henüz iki ders gördük ama öğle yemeği bu saatte oluyor. Yani saat 11.20'de.
Derslere katılmaya başladım şimdiden. Çünkü beni acayip heyecan sardı ve bunu geçiştirmek için parmak kaldırıyordum. Öğretmen de beni not etmişti, olumlu yönde!
Öğle zili çaldığında Derek'in işaret ettiği masaya oturduk.
-Şey. Evet, Nina. Bugün öğle yemeğini beraber yiyoruz. Yerken sana çok önemli birşey diyeceğim.
O önemli şeyi biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Popüler
Fiksi RemajaOkulun güzel mi güzel, havalı popüler kızı. Onun arkadaşlıkları ve aşkları. Ona oynanan oyunlar ve intikamlar. Onun anıları, onun okul hayatı. Onun engebeli hayatı... Popüler kızımızın tüm maceraları bu kitapta. Tanık olmaya ne dersiniz?