Ertesi sabah Jack'in ağlama sesine uyandım.Gözlerimi yavaşça araladım.
"Jey,çocuğa baksana.."
Elinde telefon tık tık mesajlaşıyordu biriyle.Gözleri sanki dünyanın en tehlikeli şeyini görmüş gibi açık ve sinirliydi.Kocamın neden böyle olduğunu anlayamıyordum.
Onun bakmayacağını anladığımda Jack'in yanına gittim.Kucağıma alıp kollarımda sallamaya başladım.Bir kaç dakika sonra uyuduğunda onu yerine koydum.
Yatağımıza geri döndüm ve uzandım.Bir türlü uyuyamıyordum.İçimde deli gibi çırpınan bir huzursuzluk vardı..
"Neden böylesin Jey ne oldu ?"
Yüzüme anlamsızca baktı.Sonra gülümsemeye çalışarak bana sarıldı.Telefonu bir kenara bıraktı.Artık kollarının arasındaydım.
"Bir şey yok tatlım,merak etme.Hem ben seni çok seviyorum !"
Gözlerimi kısarak ona baktım.Yalandan bir sinirle konuşmaya başladım.
"Beni aldatmıyorsun değil mi ?"
Oflayıp başını salladı.
"Tabiki hayır.."dedi.
Başımı göğsüne iyice bastırdı.Ve konuşmaya başladı..
"Bu yaşadıklarımıza hala inanamıyorum.Daha tanışalı bir buçuk yıl oldu.Ama sana deliler gibi aşığım.Karımsın.Ve bizim çok tatlı bir oğlumuz bebeğimiz var."
İkimizde gülümsedik.Kollarını belime sardı ve beni burnumdan öptü.
"Siz ikiniz benim herşeyimsiniz Love.Sizinle bir aile olduğum için asla pişman olmayacağım.."
Beni öpmeye başladı.O sırada telefon çaldı.
Jamie telefonu açıp arayan kişinin söylediklerini dinledi.Bitince yataktan kalkıp pantolonunu giydi.
"Nereye gidiyorsun ?"
Üzerine bir tişört giydi.Deri ceketinin cebinden biraz para bırakıp bana döndü
"Döneceğim tatlım.."
Küçük bir öpücük verip kapıdan çıktı.Korkuyordum.Jey gideli 4.5 saat olmuştu.Evde sadece oğlum ve ben vardım.Çocukluğumdan beri yalnızlığımdan korkuyordum ve bu bana ağır gelmişti.
Kendi kendime sesler duymaya başladım.Jack'i yatağın altına sakladım ve elime bir sopa alıp içeri gittim.Yavaşça odalar arasında geziyordum ve her an tetikteydim.
Şuanda kendi canım umrumda değildi.Ne olursa olsun oğluma zarar gelmesine izin veremezdim.Odalar arası yavaşça gezerken karşıma Bay Blood çıktı.
Elimdeki sopayı az daha vuracakken onu tanıdım.Ve biraz da şaşırdım
"Bay Blood ? Ziyarete mi geldiniz ?"
Yüzüme pişman bir ifadeyle baktı.
"Üzgünüm,bunu yapmak zorundayım Love.."
"Neyi yapmak zorundası...Ahh !"
-Jamie-
"İhtiyar Love'ı almaya gitti.Sen bir şey belli etmedin değil mi ?"
Başımı eğdim
"Hayır.."
Benim düşmanlarım vardı.Bir kavgada adamı bıçakladığım için yıllardır peşimi bırakmamışlardı.Meğerse bu düşmanlar Chris'in de düşmanlarıymış..
Love'ın kızının ölmediğini öğrendim.Chris'in ve benim düşmanım olan Robert doğumu yaptıran doktoru ayarlamış.Bebeği yaşatmayı başarmışlar ve Love ve Chris'e yalan söylemişler.
Oğlumuzu öldüreceklerini söylediklerinde onlara teslim olmak zorunda kaldım.Love'ı da almaya zorladılar ve şimdi alıyorlardı da..
Birden içeriye bir kaç adam dalıp hepsini vurdu.Silah sesleri yankılanıyordu.Dikkatli baktığımda kim olduğunu anladım.
Chris'ti..