Yuşhakov Lenikov arabaya binene dek nasıl bir korkuyla koştuğunu bilememişti. Kurt onu takip edecek ve parçalayacak diye duyduğu korkuya benzer bir korkuyu daha önce hiç tatmamıştı. Povka arabayı sürmeye başladığında kalbi hala deli gibi atıyordu genç adamın. Kurdun gözleri ve güçlü dişleri gözünün önünden gitmiyordu bir türlü. Kıl payı kurtulmuştu, ölüm onu teğet geçmişti mucizevi bir şekilde.
Sonra birden gerçeği idrak etti ve histerik bir kahkaha krizine girdi Yuşhakov Lenikov. Tanrı kendisine yaşaması için bir şans vermiş, ölüm meleği ise o küçük şeytanı seçmişti. Tanrı bile onun tarafındaydı, o halde Yuşhakov bu gece olması gerekeni yapmıştı işte. Babası yanlış kararlar vermeye başlamış bir bunak olabilirdi ama genç Yuşhakov'un aklı gayet başındaydı. Tanrı bile babası Vikon Alendurov Lenikov'un kararını onaylamadığını bu gece göstermişti bu mucizeyle. Genç adamın keyfi birden yerine gelmişti. Hiçbir suçluluk duymuyordu o küçük kız için.
Az önce yaptığı şey için bir üzüntü hissetmiyordu ama tanrının onu haklı gördüğünü anladığı ana kadar şüpheleri vardı açıkçası. Kötü hissedebileceğinden dolayı değil ama yaptığı şeyin vaktinden erken ortaya çıkmasından kaygılıydı. Oysa şimdi tanrının onayını almış, ölüm onu teğet geçip olması gerekeni yapmaya yardım etmişti ortaya çıkan o kurtla. Kim derdi ki bir kurt ortaya çıkacak ve o minik bebeğin hayatına son verecek. Bunu Yuşhakov da hesaplamamıştı ama talih ondan yanaydı. Küçük kız kardeşi şimdi aç bir kurdun ziyafeti olurken, Yuşhakov daha önceden yaptığı plan gereği odasını ayırt ettirdiği hana doğru sürdürüyordu arabasını...
Yuşhakov nerden bilebilirdi ki tanrı onun yaptığını onaylamak için değil de, küçük bir yavruyu onun kötülüğünden korumak için ortaya çıkarmıştı o kurdu? Kuşkusuz Yuşhakov bunu bilmiyordu, öğrenme şansı olup olmayacağını da zaman gösterecekti. Onun arabası son sürat kaçarken olay yerinden, kızıl saçlı küçük kız emin ellerde ve sıcak bir yuvadaydı o sırada.
''Kim bir bebeği ormana getirir ki ölsün diye? Ah nasıl da güzel hem. Keşke Sadık o adamı yakalayıp parçalasaydı böyle bir vahşilik yapmayı düşündüğü için!'' Genç kadın biraz irice elleriyle küçük kızı kucağında tutuyor ve onu ocakta yanmakta olan ateşe yakın tutarak ısınmasına yardımcı oluyordu konuşurken. Ocağın diğer tarafında uzanmış olan kurt kendisinden bahsedildiğini duyunca kulaklarını oynattı ama daha fazlasını yapmadı. İri adam kurda şöyle bir baktı ve karısına döndü.
''Sadık da onun gibi bir canavar mı olsaydı yani? Hayır Anuşka, bizim kurdumuz bir hayvan olabilir, etle beslenebilir ama bu çocuğu ormana atan insan kılıklı yaratık kadar vahşi olmadığı kesin.''
Genç kadın öfkeyle kımıldayan dudaklarını sıktı ve sonra kucağındaki battaniyenin içinde halinden memnun gibi görünen küçük kıza baktı yeniden. Kurt sakin sakin dinlerken genç kadının gerisindeki yerine tünemiş olan şahin yerinde hareketlendi. Hava çok soğuk olduğunda ocağın başında geçirirlerdi geceyi ikisi de. Aralarında türlerinin doğasına inat gizli ve güçlü bir anlaşma vardı. Kurt onu yemeye kalkmaz, şahin de pençelerini asla kurda zarar vermek için kullanmazdı. Kadın düşüncesini değiştirmiş olmalıydı ki sesi daha yumuşak çıktı cevap verirken.
''Haklısın Vitoli. İyi ki Sadık kokusunu almış bu yavrunun. Yoksa o cani bebeği çukura atardı ve yavrucak çok dayanamazdı o soğukta.''
Kadın küçük kıza bakarken gözlerinde derin bir şefkat vardı. Kocası az önce kapıdan girdiğinde kucağında bir bebekle gelmiş olmasına epey şaşırmış ve Vitoli ısıtması için çocuğu ona uzatırken tereddütle almıştı kucağına. Oysa şimdi, sadece birkaç dakika geçmişti onu kucağına alalı ama bu küçük melek kalbini fethetmişti sanki. Vitoli ile yıllardır evliydiler, iki oğulları vardı ama o hep bir kız bebek istemişti. Belki de tanrı onun dualarına böyle cevap vermişti. Kim bilir belki bir kötülük bazen bir iyiliğe gebe olabilirdi şimdi olduğu gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASTASYA 2 / ATEŞ ÇİÇEĞİ
Fantasy2. KİTABIN YAZIMINA ŞİMDİLİK ARA VERDİM. TEKRAR BAŞLADIĞIMDA DUYURU YAPARIM. Bir gece vakti küçük bir bebek ormana bırakıldı. Ölsün diye götürüldüğü orman ona kıyamadı. Mavi gözleri safirler kadar parlak, Kızıl saçları alev alev yanacaktı. Eşsiz bi...