DYATHON - Hope [Piano, Emotional Music]
❄❄❄❄❄❄❄
11.11.2017 Saat 23.12 . Bir gece vakti başladı bu masal...
Sizler de başladığınız tarihi buraya not bırakın dilerseniz, sizlerden bir anı olsun her başlangıç...
❄❄❄❄❄❄❄
Soğuk bir kış gecesi...Gecenin içinde orman patikasını çınlatan atlı araba gürültüsüne gözcülük eden ay ışığı, süratle ilerleyen atları seyrediyordu. Sürücü küçük ve hızlı bir arabada efendisini ve onun çok önemli emanetini taşıyordu. Geceleri neredeyse kimselerin gelip geçmeyeceği bir orman yolundaydılar. Hele de kışın en soğuk gecelerinden biri olan bu gece akıl işi olmazdı buradan geçmek. Fakat efendisi tam olarak gecenin ilerleyen saatlerinde ondan kendisini buraya getirmesini istemişti. Ne için olduğunu söylememiş, sadece nerede olduklarını soran olursa kesinlikle bu seyahatten bahsetmemesini emretmişti. Sürücü efendisinin emrine kesinlikle karşı gelmeyecekti, çünkü efendisine karşı gelmenin sonuçları hiç de iyi olmazdı.
Araba karanlıkta önlerini aydınlatan ay ışığı eşliğinde hızla ilerlerken sürücü, efendisinin komutuyla arabayı durdurdu. Üstü kapalı araba durduğunda siyah pelerin giymiş uzun boylu bir adam indi arabadan. Sert hatlara sahip uzun yüzü karanlıkta hayal meyal seçiliyordu. Sürücüye doğru baktı ve,
''Beni burada bekle, birazdan geri döneceğim Povka!'' Emir netti. Sürücü başıyla onaylarken saygı dolu sesiyle cevap verdi.
''Peki efendim.''
Siyah paltolu uzun adam, arabanın içine tekrar uzandı ve büyük bir çıkını kucakladı. Povka o çıkında ne olduğunu deli gibi merak etse de cevabı sorarak öğrenmeye cesareti yoktu. Efendisi bir açıklama yaparsa şanslıydı, yapmazsa merakıyla birlikte geldikleri gibi geri döneceklerdi. Siyah pelerinli adam bastonunu da eline aldı ve hızla ormanın içlerine doğru yürüyüp ağaçların arasında gözden kayboldu.
''Acaba bir hazine mi gömecek?'' diye düşündü Povka.
Efendisinden öyle çekiniyordu ki, düşüncesini o yokken bile sesli dillendiremiyordu. Çünkü Vikon* Alendurov Lenikov'un hayattaki tek ve büyük oğlu ve dolayısıyla ünvanına aday olan d'Vikon* Yuşhakov Lenikov belki de çarlıkta yaşayan en tehlikeli ve korkulması gereken kişiydi. Povka da ona hizmet ettiği süre boyunca merakını kendine saklamayı ve gerekenden fazla konuşmamayı öğrenmişti. Eğer efendisinin öfkesini üzerine çekerse kaybedeceği tek şeyi meraklı dili veya gözleri olmazdı çünkü, biliyordu.
Diğer yandan, d'Vikon Yuşhakov Lenikov'un arabayı beklettiği yer konusunda korkusu yoktu. Buradan bu saatte kimsenin geçmeyeceğine adı gibi emindi. Nefesi dondurucu havaya karıştığında neredeyse yerdeki kar kadar beyaza dönmüştü buhar. İçinden bir lanet savurdu dondurucu soğuğa ama hemen ardından bu soğuğun işini kolaylaştıracağını hatırlayıp gülümsedi. Kafasındaki şapka yüzünden ay ışığı sadece ürkütücü gülüşünü aydınlattı. Arabanın arka kapısını açtığında battaniyeye sarılmış küçük bedene kısa bir bakış attı.
Çocuk battaniyesinin altındaki küçük beden uykudaydı hala. Elinde sıkı sıkıya bir şal tutuyordu. Annesinin şalı, diye geçirdi aklından Yuşkakov Lenikov ve buna tiksintiyle karışık bir minnet duydu. Bebek o şal sayesinde bu kadar uslu duruyordu çünkü. Yolculuk sırasında uyanır gibi olmuştu ama arabanın sallantıları ve şalın varlığı sayesinde yeniden uykuya dalması uzun sürmemişti.
Herhangi bir insan bu küçük kız çocuğunu böyle uyurken seyredebilseydi kalbi sevgiyle dolup taşar, beyaz yanağına küçük bir öpücük kondurmak isterdi muhtemelen. Ama Yuşkakov'un içinde böyle bir duygu kabarmadı, ya da uzanıp küçük kızı sevgiyle öpmek istemedi. Kafasını arabanın içine sokup mışıl mışıl uyuyan küçük bedeni battaniyesi ile kucakladı. Hafifti küçük kız, çünkü henüz 1.5 yaşındaydı. Adam onu zorlanmadan taşıyarak arabanın yanından uzaklaşıp ormana daldı. O ağaçların arasında dizlerine kadar gelen kara bata çıka yürürken sadece ay şahitti bu gizemli yolculuğa. Ne bir ses vardı ormanda adamın ayak seslerinden başka, ne de bir hareketlilik görülebilirdi onunkinin dışında. Kara gömülüp çıkan ayakkabıların çıkardığı katur, kutur sesler sessizliği tehdit ediyordu her seferinde ama çocuk mışıl mışıl uyumaya devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASTASYA 2 / ATEŞ ÇİÇEĞİ
Fantasy2. KİTABIN YAZIMINA ŞİMDİLİK ARA VERDİM. TEKRAR BAŞLADIĞIMDA DUYURU YAPARIM. Bir gece vakti küçük bir bebek ormana bırakıldı. Ölsün diye götürüldüğü orman ona kıyamadı. Mavi gözleri safirler kadar parlak, Kızıl saçları alev alev yanacaktı. Eşsiz bi...