Bölüm 15 (Şu dosya operasyonu)

36 9 0
                                    

DÜZENLENMEDİ

Birincisinde olduğu gibi kusup yere yapışmayacaktım. Azimle ve kendime şaşırarak cesede yaklaşmaya başladım.

Tuna halen içeri girmemişti. Fit'in içindekilerini dışarı çıkarmasına yardım ediyordu.

Tek bir şey hariç her şey klasikti. Gözler alınmış, kalp çıkartılmış, değişik bir işkence tarzı uygulanmış, çarpık bir gülümseme... Farklı olan şey sürprizdi.

Boş olan kalp deliğine projeksiyon makinesi adeta sokulmuştu. Makine boş beyaz ekrana "bana en çok benzeyen'in" ölüm anlarını, işkenceleri gösteriyordu.

Sanırım bittiğinde tekrar başlayacak şekilde ayarlanmıştı.

Duyduğum sesler, çığlıklar hoparlörlerden geliyordu. Koku berbattı. Önceki kadar olmasa da...

Aslında bana en çok benzeyen bana o kadar da benzemiyordu.

Bu sadece bir metafordu.

Saç rengimiz ve boylarımız yakın olabilirdi ama çekik gözlü değildim.

Karşımda Efe duruyordu.

Quarter'ın yakın arkadaşı Efe.

Masum Efe.

Sadece 16 yaşında bir öğrenci.

Kimsenin göremeyeceği iğrenç işkencelere, acılara ve korkulara göğüs germişti.

Ve ölmüştü.

Ve bunun tek suçlusu bendim.

Her şeyin suçlusu bendim.

Bir şey yapabilecek gibi saldırıp sadece onu sinirlendirmiştim. Kendi yarattığım bu şey arkadaşım olsa da ona artık bakmak istemiyordum.

"Burada görülecek bir şey yok. Hadi gidelim çocuklar." dedim.

Bu sefer önde ben arkada onlar öğretmenlerin yemek yediği masalara ilerlemeye başladık.

Bu şeyin tek sorumlusu bendim.

İyi bir amaca hizmet etmek için adama saldırmıştım ama sonucu hiç iyi olmamıştı.

Ben hiçbir şeyi kast ederek yapmamıştım.

Amacım asla bu olmamıştı.

Suçlu ben değildim. Bunu biliyordum.

Bu iğrençliğin bir parçası olamazdım.

Ama hala onun ölümünün suçunu omuzlarımdan indiremiyordum.

Yeşil-beyaz mozaik duvarlar yanımdan akarak geçerken gözümün önünden cesetler geçiyordu.

***

Yine aynı oda.

Aynı sebep.

Fakat farklı kişiler.

Üçüncü ceset daha bir ay dolmadan çıkmıştı. Kendime yediremediğim için hala kendi suçum olduğunu düşünüyorum. Mantıken öyle olmasa ve kimse öyle demese de ben kendimi hala bir şeye inandırabilmiş değildim.

Yaşadıklarımın sonrasında neye inanacağımı kestiremiyordum.

Öylece durmak her şeyi değiştirebilirmiş, bir şey yapmamak her şeyi yapmamı sağlayabilirmiş gibi duruyordum.

Bir şey düşünmek veya bir şey için endişelenmeyi geçtim artık nefes almak bile yorucu olmaya başlamıştı.

Beynimi düşüncelerden arındırmaya çalışırken bunu başaramadığım için kafam patlamak üzereydi.

Şanslı Çocuk: Katil -Düzenleniyor-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin