DÜZENLENDİ
Zaman kavramımı yitirmiş gibiyim
Müdüre sadece yedi saniyedir baktığımın farkındayım ama benim için bir yıl falan oldu bile.
Bu okula bu bursa ihtiyacım var. Bunları kaybedemem. Ne ihtiyacı?
Muhtacım.
Sanırım yurtta kalan herkes az önce olan her şeye şahit oldu. Hoş değil.
Müdür iğrenerek bize bakıyor ve eliyle "gelin" işareti yapıyor.
Tanrım daha ilk gün olmadan müdürün odasına çağrılıyorum.
Hiç iyiye işaret değil.
Yanımdakilere bakıyorum. Hepsinin suratındaki kan çekilmiş, bembeyaz olmuş.
İlk sene kesin disipline gitmişlerdir. Müdürün garezi olduğuna göre...
Harekete geçiyorlar ve yürümeye başlıyorlar. Onlara sinirli olmam gerekir ama değilim. Tabi sinirliydim ama şuan gözümün önünde gerçekleşen yağ torbası olmadan önce sinirliydim.
Her ne kadar amaç şaka olsa da gereksiz bir şaka olduğu ve hazırlıksız oldukları çok belliydi.
Tanrı aşkına o kadar öğrencinin önünde yapacaklar ve kimse ispiyonlamayacak. Veya zemininin bile milyonlara satılabileceği bu yerde tek bir kamera bile yok!
Ben içimden sinirlenmekle sinirlenmemek arasında giderken herkes bize bakmaya devam ediyor. Bazı on ikiler elleriyle boğazlarını kesermiş gibi ağızlarını oynatarak "Öldün sen!" diyorlar.
Gerçekten mükemmel!
Arkamda temizlik görevlilerinin çoktan gelip işlerine başladığını görüyorum.
Birisi sinirle beni takip ederek üstümden dökülen su damlalarını her adım attığımda temizlemeye çalışıyor ve ağzını oynatarak -tahminimce- bana küfür ediyor.
Arkama baktığımda o kadar kişiden bir kişinin bile henüz çıkmaya cesaret edemediğini görüyorum.
Müdür bana dikkatlice bakıyor ve "Üstünü değiştir de öyle gel." diyor
Suratındaki iğrenme ifadesinin kat kat arttığı çok net görünüyor.
"Hocam odanızın yerini bilmiyorum" diyorum.
Suratıma somurtarak bakmaya başlıyor ve o an onu incelemeye fırsat buluyorum.
Adam benden biraz kısa. Elli yaşlarında falan olmalı. Kafasında çok az saç var fakat bunun aksine gür bir bıyığı var. Yer yer aklar düşmüş. Üzerinde beyaz bir gömlek ve kumaş siyah bir pantalon var. Gözleri çökmüş ve kan çanağı. Nefret dolu bir suratı var.
Gözlerini kısıp Fit'e bakıyor. "Sen bu çocukla gidiyorsun. Hazırlanır hazırlanmaz hemen odama geliyorsunuz."
"E-Evet efendim." diyor Fit. Sesi daha önceki sesine benzemiyor ve "Efendim" de ne oluyor?
Fit beni direk kolumdan sürüklercesine odamıza götürmeye başlıyor. Müdür görüş hizamdan çıkınca kolumu çekiyorum ve peşinden koşmaya başlıyorum.
- Tanrı aşkına neden "Efendim" dedin? İngiltere kraliçesiyle çay içtiğimizi pek zannetmiyorum.
Fit anında duruyor ve bana bakıyor. "Sana dediğimiz gibi bu adamın bize garezi var. Çok ciddi bir adamdır ve kendisine efendim denilmesini tercih eder. Müdür olduğu için bize de demek düşer." diyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şanslı Çocuk: Katil -Düzenleniyor-
AcciónBoğazını temizledi ve "Ege Kanmaz Blok A kat 2. Berk Tutucu Blok A kat 1. Tuna Çanak Blok A kat 4. Gizem Armağan Blok A kat 3." dedi. Neden sıralar karışıktı? Sanki özellikle yerlerini değiştirmiş gibi. "Her yer tertemiz olacak. Hadi iş başına." Her...