Ayaz la süren kısa bir araba yolculuğumuzun ardından çok şirin bir yere getirdi beni.
Zengin yerlerine zaten gelmek istemezdim.
Gülseyip arabadan indim oda inip yanıma geldi karşı tarafa geçerken 3 tane oğlanda bize doğru geliyordu hızlı bir şekilde Ayaz kolunu omuzuma atıp beni kendisine cekti. Sadece 3 erkek geliyor diyeydi istediği için yapsaydı keşke.
O şekilde yani sarmaş dolaş bir sekilde şirin lokantaya girdik.
Kiyafeti özenle seçilmiş gibi duran orta yaşlardaki bir adam bize doğru gelip "Hoş geldiniz, Ayaz bey" dedi Ayaz da hafiften gülümseyip kafasıyla selam verdi.
Cam kenarındaki bir masaya doğru yöneldik.Adam siparişlerimizi alıp gitti. Ayaz la konuşmak istiyordum etrafa bir bakındım belkide konuşmak için baş başa değil de insanlarla bir arada olmalıydık ölme riskim azalabilirdi, insanlar varken.
Ayaz a kısa bir bakış atınca telefonuyla bir şeyler yaptığını gördüm.
Içimdeki kıskançlık dürtü müsüdür nedir bilinmez ama seri bir şekilde davranıp telefonunu elinden aldım
Ayaz kaşlarını çatıp bana dik dik bakarken ben telefonunu kurcalamaya başlayacaktım ki telefon sert bir şekilde elimden geri alındı.
Bende kaşlarımı çattım "ne saklıyorsun" diye sordum cünkü gerçekten sinirlendiriyordu artık.
Ayaz sabır dilercesine yukarıya bakıp "hani sadece patrondum senin için" dedi onun gibi davranıp "hani sadecee sekreterdim senin için" dedim sorarcasına.
Ayaz bir an duraklayıp "ben kurcalamıyorum senin telefonunu" dedi yine onun gibi davranıp "ben kıskançlıktan delirmiyorum yada şirketten çikarken ben girmiyorum senin koluna" dedim.
Ayaz gülüser gibi oldu o sıradada garson geldi siparişlerimizi getirmişti.
Ayaz beni cevapsız bırakmıstı sinir olmuştum.
Tek kelime bile konuşmadan yedim yemeğimi bitincede onun çay içmesini bekledim. 'cay içelim mi' sorusuna bile kafamı olumsuz anlamda sallayarak cevap verdim. Konuşmayacaktım.
Ayaz kalkınca bende onun gibi ayaklandım.
Arkasından yürüyordum.Hesabı ödedi ve tekrar önden yürumeye başladı.
Uzun koridordan çıkışa yaklaşirken
Ayaz saçlarıma bir kaç öpücük bıraktıktan sonra "hadi gidelim" dedi ben yine önden yürüyecek diye beklerken o elini uzattı...
Uzattığı elini sıkıca kavradım. Hiç bırakmayacakmış gibi tuttum.
Sirket yerine eve getirdi beni.
Araba evin önünde durunca Ayaz a döndüm.
Bir şeyler söylemesine ihtiyacım vardı.Iyi seyler duymak istiyordum, Ayaz a 'bir sey söyle' dercesine baktım ama o tüm kelimeleri değersiz bıraktı ve uzanıp alnıma bir öpücük bıraktı.
En içten duygularımla gülümsedim. Mutlu olmuştum.
Oda gülümseyince arabadan inmem gerektiğini anladım ve "görüşürüz" diyerek indim arabadan.Eve girince ilgilenmem gereken body i hatırladım.
Balkon dahil tüm evi aradım ama body yoktu. Sera da yoktu evde. Telefonumu cıkarıp Serayı aradım açmadı günlerdir body ile Sera ilgileniyordu kendimi suçlu gibi hissettim.
Bir kaç saat evde deli gibi dolandıktan sonra anahtar sesini duymamla kapıya koştum Sera ceketini çıkartıyordu sesli bir şekilde "Sera saatlerdir seni arıyorum neden açmıyosun ? " diye sordum Sera da bir şeyler vardı tam ağzını açıp bir sey diyecekti ki "Body nerede Sera" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasız
Mystery / Thriller-Senin tek amacın soyadımızı almak diye devam etti cümlelerine , nasıl bu kadar ruhsuz olabilirdi ki onca şeye rağmen -Soyadınında seninde hepinizin belasını ver-, derken cümlemi yarıda kesen şey yanağımda hissettiğim eşsiz ağrıydı, yanıyordu ca...