Gözlerini kapatması çok iyi olmuştu. Bu şekilde çok daha kolay odaklanabiliyordu. Ayrıca istediği yöne odaklanıp o taraftaki sesleri duyabiliyordu. Tek bir sıkıntı vardı: Sesler çoğu zaman fazla bulanık geliyordu ve Aaron'ın bunu düzeltmesi için iyice odaklanması gerekiyordu.
Zamanla midesinin bulandığını hissetmeye başlamıştı ancak durmamakta kararlıydı. Henüz elle tutulur bir konuşma dinleyememişti. Çoğu kişi konuşmuyordu, konuşanlarsa boş boş şeylerden konuşuyordu. Bu da Aaron'ın daha uzaklardaki odalara odaklanarak daha çok efor sarf etmesine sebep oluyordu.
Yaklaşık 20 dakika içerisinde olayı az çok çözmüştü. Odaları tepeden gördüğünü hayal edip odadan odaya geziyordu, böylece hem birbirine karıştırmadan farklı konuşmaları dinleyebiliyor, hem de önemli bir bilgi elde etmesi durumunda, konuşmanın hangi odada geçtiğini biliyordu.
Mide bulantısına ufak bir baş dönmesi ve kulaklarında hafif derinden bir çınlama eklenince yüzünü ekşitti ancak şimdi durmak istemiyordu. Bu yeteneği her zaman kullanamayabilirdi. Yeteneğin her zaman işe yarayıp yaramayacağını bilmemesi bir yana, uzun ve muhtemelen fazlasıyla zorlu bir eğitim onu bekliyordu. Bu da uzanıp odaklanmaya çalışamayacağı kadar yorgun olmasına, hatta bunu denerken uyuyakalmasına sebep olabilirdi.
Odalarda bir konuşma geçip geçmediğine emin olmak için, her birinde en az yarımşar dakika bekliyordu. Hiçbir şey duymadığı odalarda, sesleri algılayamadığını düşünüp iyice odaklanmaya çalışıyor ve böylece çok daha fazla zaman kaybediyordu. Sohbet dönen odalardaysa işe yarar hiçbir konuşma geçmiyordu.
Aradan fazlasıyla zaman geçince, mola vermeye karar verdi. Bir sıkıntı çıkmadığından emin olmak için kendi odasına döndüğünü hayal etmeye başladı. Bütün odaları teker teker sayarak geçiyordu. Kendi odasına gelince, tekrar yataktaki bedenine döndüğünü imgeledi ve yavaş yavaş ellerini, kollarını ve bacaklarını hareket ettirmeye başladı. Bu dinleme olayını ilk deneyişi olduğu için hiçbir şeyi aceleye getirmek istemiyordu.
Gözlerini açtığında her şeyi fazlasıyla bulanık gördüğünü fark etti. Biraz bekleyip yavaşça ayağa kalktı ve Belki soğuk bir duşla kendime gelirim diye düşünerek salına salına lavaboya doğru yürümeye başladı. Garip bir şekilde rahatlamıştı. Kendisini inanılmaz derecede hafiflemiş hissediyordu. En ufak rüzgârda uçmaya hazır bir kuş tüyü gibi...
Banyonun kapısını doğrudan eliyle iterek açamayacak kadar güzeldi kafası. Onun yerine, kolu çevirip kapıya yaslanmaya karar verdi. Kolu el yordamıyla bulmaya çalışırken kapıya yaslanınca, birden içeri doğru düşüverdi. Tam yere yapışacakken tek bacağını hızla öne atıp düşmekten son anda kurtuldu. Kendi kendisine homurdandıktan sonra kafasını kaldırıp klozete doğru yürüyecekti ki bir anda bütün vücudu buz kesti.
Tuvalet aynasının önünde bir kız vardı.
Kız aynadan kendisine bakarak makyaj yapıyordu. Geriye dönüp dönmemek arasında bir süre kararsız kaldıktan sonra durup kızın kendisini neden fark etmediğini düşünmeye başladı. Bir yandan da kızın yüzünü görmeye çalışıyordu.
"Aaa, pardon" dedi biraz utangaç bir ifadeyle. Tepki gelmeyince iyice şaşırmıştı. Normalde bir erkek, bir kız içerideyken bilmeden banyoya dalarsa kıyamet kopardı. Düşünceli bir şekilde arkasını dönüp eşikten geçti. Tam dışarı çıkacakken, duvarın kenarına yığılmış birkaç parça kıyafeti fark etti. Kafası iyice karışmıştı; Aaron odaları dinlemeye çalışırken, kız buraya girip sağa sola kıyafetlerini saçmış olamazdı. Böyle bir şey olsa bunu kesinlikle fark ederdi.
Dalgınlıkla odanın dışına çıkıp kapının numarasına baktı. 681 yazıyordu. Kendi odasının numarasının ne olduğunu hatırlamaya çalıştı ancak aklına hiçbir şey gelmiyordu. Bu, fazlasıyla garip bir histi. Normalde beyninin olduğu yerde kocaman bir boşluk vardı sanki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siesta Teorisi
Science FictionSize, beyninizin derinliklerinde, kendi bilinçaltınızdan bile saklanan bir yer olduğunu söylesem... Karanlık bir yer... Bilinmeyen... Sizi, kendinizden koruyan bir yer... • • • Aniden bir kaldırımın ortasında uyansanız, ve uyandığınız yerin bulundu...